GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
4 Mart 2024 Pazartesi 21:39

CHP adayı Tugay çıtayı yükseltti: En az yüzde 50 ile seçimi alırız!

CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Cemil Tugay, 2014 Seçimleri'nde alınan yüzde 49,6'lık oy oranının üzerine çıkmayı hedeflediklerini söyledi. Tugay, "Gördüğümüz durum İzmir halkının en az yüzde 50 oy desteği vereceği yönünde" dedi. 

EGEDESONSÖZ – CHP İzmir Büyükşehir Başkan Adayı Dr. Cemil Tugay, Medyascope’ta Gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı.

KİMSENİN KIRILMASI İÇİN BİR NEDEN KALMAYACAK
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile sürekli diyalog içinde olduğunu söyleyen Tugay,
 “Tunç Başkan aday gösterilmemesini doğru bir karar olarak görmüyor, bir kırgınlığı da var ama her geçen gün bunu üstünden attığını düşünüyorum. Seçim çalkışmaları sırasında bilgi edinme onlardan ihtiyacımız olan mevcut projelerle geleceğe dönük projeler hakkında bilgi alma konusunda sıkıntı yok görüştük. Önümüzdeki hafta içerisinde daha uzun bir süre görüşmek üzere sözleştik. Başka bir sorun görmüyorum. Bu konu yüzde 99 kapandı diyebilirim. Büyük bir sorun görmüyorum, tepki görmüyorum Kurultay’da parti ister istemez neredeyse ikiye ayrıldı eski genel merkezin devamı yönünde ve değişim taraftarı olanlar diye oradan gelen bir ayrışma ama Tunç Başkan da orada değişimin tarafında yer almadı. Bununla birlikte o tarafta yer alanlar daha sonra bir miktar kırılmış hissettiler verdiğimiz mesaj şu: Biz hepimiz CHP’liyiz. CHP ideolojisinde hiçbir değişiklik yok ve olmayacak kadrolarında olan değişiklik de bundan sonraki süreçte daha geniş kapsamlı olacak şekilde yapılanacak. En önemlisi önümüzdeki sonbahar aylarında parti bir tüzük kurultayı yapacak. Bu kurultay ile birlikte adaylıklar genel merkez tarafından değil de hepsi ön seçim ile belirlenecek. Hepimizin yıllardır özlediği parti içi demokrasi tablosu ile birlikte kimsenin kimseye kırılması için bir neden kalmayacak diye düşünüyorum”

İZMİR HALKININ YÜZDE 50’SİNİN OYUNU ALACAĞIZ
Tugay 2014 seçimlerinde alınan yüzde 49,6 oy oranını yakalayıp yakalayamayacağı sorusuna ise
“Geçeceğimizi düşünüyorum açıkçası. Tam bir rakamsal tahminde bulunmak istemem. Gördüğüm durum, İzmir halkının en az yüzde 50 oy desteğini sağlayacağı yönünde” şeklinde cevap verdi.

SANDIKTA DEMOKRAT İNSANLARIN İTTİFAKINA İHTİYAÇ VAR
Tugay sözlerine şöyle devam etti:

“Tam olarak hangi partinin tabanından oy alacağımızı bilemem ama Genel Başkanımızın yaptığı bir çağrı var. Biz de bu çağrıyı sahada yapıyoruz. O da şu: Ülkemizin gittikçe otoriterleşen, baskılayan, özgürlükleri kısıtlayan eş zamanlı olarak ekonominin çok kötüye gittiği bu dönemde mevcut iktidarın medya, sosyal medya ve sosyal yardımlar üzerinden kurguladığı iktidar cephesine karşı sandıkta demokrat düşünceli insanların ittifakına ihtiyaç var. Bunun sonuç vereceğini düşünüyorum. Demokrat düşünceli insanlar sadece İYİ Parti, DEM Parti’den gelmez. AK Parti’den de MHP’den de her siyasi partiden gelir. Bizler birleştirici söylemleri, tavırları olan insanlarız. Mevcut genel başkanımız ve CHP yönetimini de bu konuda yapıcı görüyorum, daha iyi bir sonuç bekliyorum.”

KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL
Cumhur İttifakı adayı Hamza Dağ’ın seçim kampanyasında partisinin logosunu ve renklerini kullanmaması ile ilgili olarak Tugay, "Hangi gerekçeyle bu talepte bulunuyor? Biz hizmet ediyoruz zaten. Proje zenginliği açısından da kesinlikle daha fazla projemiz var. Kesinlikle etik dışı ve ahlaki kısmı da sorgulanabilir bir söylem içerisindeler. En üst düzeyden en alta kadar. İktidardan olanı tercih ederseniz yatırım gelir diyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil, ne demek bu? CHP’li belediye olduğu zaman yatırım yapmıyor musunuz? Bununla insanlardan oy istiyorlarsa buna demokrat duyarlılığı, cumhuriyet duyarlılığı çok fazla olan Türkiye’nin çağdaş demokratik bir ülke olması için yıllardır duruş sergilemiş olan insanların karşılık vereceğini düşünüyorum. Kılık kıyafet değişikliğiyle seçim çalışması sırasında insanlara hoş görünme çabasıyla bunu sağlayamazlar. Sağlam bir gerekçe lazım. Bizim AK Parti tabanına yaptığımız çağrı çok daha doğru ve geçrek bir çağrı. Çünkü ülkenin içinde bulunduğu durum, demokrasisiyle, ekonomisiyle, özgürlükleriyle tam bir felaket ortamı. Hiç kimse Türkiye’nin bu anlamda iyiye gittiğini söyleyemez. Barlar sokağında içki içen insanlara sizin özgürlüklerinizi kısıtlamayacağız diyorsunuz, modern kıyafetli kadınlarla fotoğraf çektiriyorsunuz, diğer taraftan sizin hükümetinizin belirlemiş olduğu milli eğitim sorumluluları müftülük sorumluluarı öğrencileri Menemen’de Kubilay Ayaklanmasının provakasyonunu yapmış tarikat şeyhlerinin mezarlarını ziyarete götürüyor. Bunu açıklamanız gerekiyor, bunu yapan insanlar karşı bir yaptırımınız oldu mu? Ondan sonra seçim için insanları kandırmaya çalışın, bu çağrıların samimiyetsizliğinin herkesin farkında olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla logosuz kampanyanın bir karşılığı olacağını düşünümüyorum” dedi.

GÜVEN VEREN SİYASETÇİYE İHTİYAÇ VAR
"İzmir’de en önemli sorun nedir ve çözümünüz nedir?" sorusunu yanıtlayan Tugay şu ifadeleri kullandı:

“Güven veren siyaset ve siyasetçilere ihtiyaç var. İşin kalbi bu. Ne yaptığını bilen, iyi planlayan, iyi ekiple çalışan, verdiği sözü zamanında yerine getiren, bütçeyi doğru yöneten, her türlü israftan kaçınan ve halkın gerçek ihtiyaçlarını doğru saptayıp yine onlarla birlikte kararları verip yönetimi birlikte götüren katılımcı demokrasi anlayışına sahip bir belediye başkanı olacağımı söylüyorum. Bunun da insanlarda güven yarattığını gözlemliyorum”

30-40 SENELLİK ULAŞIM MASTER PLANI
Kentteki ulaşım sorunu ile ilgili konuşan Tugay, “Nüfusumuz arttı, trafikte araç sayısı arttı. Artan bir trafik sorunumuz var. Bununla ilgili olarak yapılması gereken çok şey var. Geçen gün yaptığımız proje tanıtım toplantısında düzenlemeleri anlattım. Şehrin daha uzun vadeli ulaşım sorununu çözmek için ulaşım master planı yapmamız gerektiğini biliyoruz. Göreve gelir gelmez yapacağım şey bu olacak. Bu plan çerçevesinde 30-40 senelik bir trafik planlaması yapacağız” şeklinde konuştu.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KONUSUNDA İZMİR’İN BİRİKMİŞ DENEYİMİ VAR
İzmir’deki kentsel dönüşüm perspektifi sorulan Tugay sözlerine şöyle devam etti:

“İzmir’in kentsel dönüşüme ihtiyacı var ama hükümetin bunu başarılı bir şekilde yapacağını düşünmüyorum. Karabağlar’da 12 yıldır bakanlığın yetkisinde olan bir kentsel dönüşüm alanı var, riskli alan ilan edilmiş. 540 hektarlık bir alan. Hiçbir çalışma yapılmadı 12 yıldır. Bugün finansal kaynağa bakıyor kentsel dönüşüm çalışması. Biraz da ranttan uzak kararlar vermek gerekiyor. Bu işte rant sağlayalım derseniz bu iş tıkanıyor, halk mağduriyet yaşıyor. Biz hiçbir rant peşinde koşmadan tamamen maliyetlerle insanların binalarının dönüşümünü gerçekleştireceğimiz için hem İzBB hem de kent olarak İzmir’in birikmiş bir deneyimi olduğu için bunu yapabileceğimizi biliyorum. Türkiye’de kentsel dönüşüm konusunda yetkin insanlarla bağlantı kurduk. Şirketlerimizin bir ya da ikisini bu konuda aktif çalışır hale getireceğiz. Birisi mevcut olan binaların dönüşümü için birisi de tamamen yeni yerleşim alanları oluşturmak için çalışacak. Finans modelleri ile ilgili de Türkiye’de ilk defa denenen bir-iki tane fikri yürürlüğe sokacağız. Planlama yoluyla, revizyon, imar plan kararlarıyla kentsel dönüşümü kolaylaştıracağız. Karşıyaka Belediyesi başkanlığı boyunca yaptığımız araştırmalar, görüştüğümüz insanlarla ve bu konuda yapılan çalışmaları yurt çapında inceledik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kiptaş ile beraber çok güzel işler yapıyor, ona benzer bir şey ve farklı modeller de deneyerek bu çalışmayı yapacağız. Kentsel dönüşüme ihtiyacımız var ve bir plansız yapılaşmış bölgeler için, riskli yapılar için var, bir de yeni yerleşim yerlerinin kurulması gerekiyor. İnsanların sağlıklı ve mutlu yaşayabileceği bir alan için çalışmaya hazırız”

HERKESİ KAPSAYAN HİZMET MODELİ
Tugay, yapacağı projelerden şu ifadelerle bahsetti:

“Sosyoekonomik kırılganlık aslında çok değişken... Son zamanlarda da hacim olarak gittikçe artmış durumda. Toplumun tüm kesimlerini doğru olarak değerlendirmeniz ve doğru sosyal belediyecilik hizmetlerini yönetmeniz gerekiyor. Kapsamlı bir iş. Sadece emekliler, öğrenciler, işsizler diyerek bakamayız. Hiç ummadığınız insanlar ummadığınız noktalarda sosyal ihtiyaç içindeler. Ben şöyle bakıyorum. Durumu analiz edip doğru noktalara doğru destek sağlayabilmek adına kabaca genel bakışın ötesinde daha detaylı takip gerekiyor. Kırılganlık haritaları yaparak oradaki süreçleri doğru takip ederek yönetmeyi düşünüyoruz. Emeklilere para vermek, öğrencilere burs vermek belli kartlar verip o kartlarla indirim sağlamanın ötesinde taşımak gerektiğini düşünüyorum. Bir örnek vereceğim. Sosyo-ekonomik açısından dezavantajlı olan okulların kantinlerini belediye şirketleri üzerinden işletme gibi bir düşüncemiz var. Okulların kantinlerini ihalelerle genelde işletmecilere veriyorlar. Oradan alan kişiler belli fiyat politikalarıyla yiyecek satıyor. Biz işin içine girmek istiyoruz, kar etmek amacıyla değil. Bugün okullarda sandviçi 50 liraya, en basit içeceği 20-25 liraya satıyorlar, çocukların çoğu alamıyor  alabilenler de sağlıklı besleniyor mu bu da ayrı bir konu başlığı. CHP’li belediyeler gıda paketleri vermeye çalıştı geçen dönemlerde. Bazen engellendiler, bazen istedikler gibi olmadı. Her okulun kantinini değil ama dezavantajlı bölgelerde sosyal hizmet anlayışıyla yürütme fikri bence yeni bir fikirdir. Burs konusu, öğrencinin hangi konuda ne tür yardıma ihtiyacı olduğu öğrenciden öğrenciye değişen bir durum. Hepsine ben size 500’er lira dağıtıyorum gibi bakamayız. Kiminin daha az kiminin daha fazla ihtiyacı olabilir. Bu fikri burslar müdürlüğü, akıllıca yöneten bir birim üzerinden yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yapacağımız her şey bilinçli olmak durumunda. Toplumun dinamizmini karşılayacak şekilde yapılandırılmalı. Envanter çıkarılması, veri toplanması, doğru analizi, katılımcılarla yönetilmesi, çok yönlü takip edilmesi gibi yaklaşımlar içermek zorunda. Sadece sosyal yardımlar değil tüm diğer yerel yönetim eylemlerini de yapay zeka destekli yürütmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Herkesi kapsayan bir hizmet modeli ortaya koyacağız. Herkesin başvurusuna açık ama gereğini hak ettiği şekilde karşılayan bir hizmet.”

PIRIL PIRIL BİR KÖRFEZ İSTİYORUM
"Kentte iz bırakmak istediği bir projeniz var mı?" sorusuna yanıt veren Tugay, “Çok şey var aslında iz bırakmak istiyorum. Yıllardır eleştirilen kötü yapılaşmış mahalleler var. Buradaki dönüşümü sağlamak istiyorum. Körfez’in tamamen kirlilikten arınmasını istiyorum. Koku problemi büyük ölçüde halloldu. Biz pırıl pırıl bir körfez istiyoruz. Yıllardır çözülmemiş çok problemimiz var. Birer birer bunların çözülmesini istiyorum. İyi bir planlamacı yaklaşımla bu şehri yönetmek istiyorum. Şehir plancıları, mühendisler, mimarlar ile birlikte kentin kamusal alanlarını yeniden tasarlayalım istiyorum. Biz Karşıyaka’da kamusal alanların envanterini çıkardık, her biriyle ilgili plan yaptık, bazılarının kararını halkla beraber verdik tasarımlarını beraber yaptık. Ben bunu İzmir için hayal ediyorum. Kamusal alanlarının bir tasarım konseptinin olması, rehberimizin olması gerektiğini söylüyorum. Pazar yeri denince gözümüzün önünde çok daha estetik, nitelikli alanlar olmasını hayal ediyorum. Spor tesisler, kültür merkezlerimiz, mahalle merkezlerimizin, kreşlerimizin detaylı çalışılmış konseptler üzerinden ilçe belediye başkanlarımızın da ulaşabileceği, büyükşehirin de her zaman elinin altında bulunması gerekn tasarımlar olması gerektiğini düşünüyourm.  Çevre mühendisleri, peyzaj mimarları hepsinin katkısıyla beraber yapalım. Görünümü, tasarımı ve fonksiyoneli iyi olan, enerji verimliliği, iklim krizi için emisyonu düşük binalar tasarlamamız gerektiği vs bunları düşünmüş. Çağın gereklerini yerine getirmiş insanların tasarımlarını yerine getirelim bundan sonra. Meydan tasarımları, parklar, Pazar yerleri, spor tesisleri hepsi için standartlarımız olsun. Bunlar benim İzmir’e katacağım şeyler. Bunları özgüvenle söylüyorum. Ön çalışmalarını Karşıyaka’da yaptık zaten.. İşin mentalitesini ben aklımda oturttum. İzmir’de muhteşem bir network var, biz bunu yaparız” dedi.

GÜVENİ SAĞLAMAMIZ LAZIM
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra muhalefetteki yıkım ve toplumdaki siyaset yorgunluğu üzerine yerel seçimlere katılım oranı hakkında düşüncesi sorulan Tugay, “28 Mayıs’tan hemen sonra bir seçim yapsaydık inanılmaz düşük bir katılım olurdu. İnsanlar o kadar kırıldı ve siyasete inançlarını kaybetti ki. O tarihten sonra CHP’de değişim hareketi başlayıp parti genel merkezi yönetimini değiştirene kadar aynı kırılganlık devam etti. Yeni genel merkez yönetimi daha farklı bakış açıları, yeni yönetim kadrolarının çıkması Türkiye’de algılanabiliyor mu bilmiyorum ama ben çok net görüyorum. Gerçekten halkla bütünleşecek yeni siyaset anlayışını karşılayacak çok sayıda aday çıkardı CHP. İlk elden akla Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Muhittin Böcek, Özlem Çerçioğlu, Zeydan Karalar gelir ama çok yeni profiller ve değişik nitelikler var. Çoğu kendi mesleğinde çok yetkin, genç ve kadınların sayısının arttığı yeni bir siyasetçi profili var. Ben de bunu temsil edenlerden birisiyim, çok genç değilim ama toplumun yeni bir siyaset anlayışı beklediğini, süslü sözlerle muhteşem nutuklarla değil de gerçekten ayakları yere basan politikalarla, eylemlere siyaset yapılmasının istendiğini görenlerden birisiyim. Değişim hareketi ortaya çıktıktan sonra buna destek vereceğini açıklayan ilk belediye başkanlarından birisi oldum. Şu anda yüzde 100 doğru yaptığıma eminim, doğru yolda gittiğimize de eminim. Şu anda yapmamız gereken seçimi kazanmak ve o yetkiyi alıp sahada performansımızı ortaya koymak... Seçim yapıldığında katılmama kararı verenlerin çok daha azaldığını göreceğiz. Rakamsal olarak ölçemeyiz ama sahada gözlemlediğim 'ben sandığa gitmeyeceğim' diyen insanlar 'sandığa gideceğim ve oy kullanacağım, size güveniyoruz' diyorlar. Ben çok ümitliyim. Mutlaka hala kararsızlığını sürdüren bir grup vardır ama bunun çok azaldığını düşünüyorum. 31 Mart’a kadar çok daha azalacaktır. Bundan sonraki süreçte bu tarif ettiğimiz farklı siyaseti sahada ortaya koyacağız. İnsanların güvenini sağlamamız lazım. Onu sağladıktan sonra arkasını getirip bir dahaki genel seçimde iktidar olmamız lazım ve buna çok inanıyorum.”

MERKEZİ HÜKÜMET BİZE KATILSIN
Tugay son olarak şu ifadeleri kullandı:

“Demokrasi ortamına sahip olmak, yarışın içinde olmak güzel. Diğer adayların durumuna göre pozisyonlanmayı düşünmüyorum. Yüzümüz halka dönük. Kimseyi de önyargıyla saf dışı etmeden herkese bir mesajı ulaştırmaya çalışıyoruz. Ülkemizin sıkıntı yaşadığı,nağır problemler yaşadığı hepimizin malumu. Bunun gideceği yer bugüne kadar daha kötü bir yer. Bir an önce derlenip toparlanacak bir siyaset anlayışı ortaya koymak lazım. Merkezi hükümetin normal şartlarda 2028’e kadar devam edeceğini düşünerek insanlara diyorum ki: Yerel yönetimlerde de sadece temel belediyecilik hizmetlerini altyapı üstyapı, ulaşım, planlama, kentsel dönüşüm başlıklarıyla değil aynı zamanda kalkınma belediyeciliği adını verdiğimiz toplumun üretim gücünü arttırdığı, markalaşmasını arttırdığı, istihdamı arttırdığı, bölgesel kalkınmanın belediye tarafından çok daha güçlü yönetildiği bir dönemi gerçekleştirmek zorundayız. Kendi organizasyonel gücümüzü sonuna kadar kullanacağız. Koordine edeceğimiz güçler var. Yerel STK’lar, kooperatifler, odalar, borsalar bir tarafımızda üniversiteler olacak toplumun bütün dinamiklerini bir araya getirip bölgesel kalkınmayı sağlayacağımız bir dönemi yaşayacağız. Bunu gerçekleştirmek için çok çaba göstereceğim ve bu hükümetin hoşuna gitmeyebilir. Bir şehrin bölgenin kendi kendine kalkınmayı sağlaması onların teklif ettiği rüşveti boşa çıkarır. Merkezi hükümet bize katılsın, bizimle beraber bu organizasyona katılsın ki Türkiye içinde bulunduğu çıkmazdan çıksın. Sadece ben başarayım, bizim partimiz başarılı olsun anlayışıyla gidemeyiz. Buradan yeni bir siyaset anlayışı çıkacak. İnsanlar da farklı gözle bakmaya başlayacaklar. İçimdeki güçlü inanç diyor ki: Yeni şeyler söyleme zamanı ve bu toplumda karşılık bulacak. CHP değişim kadrosuyla beraber bunun öncülüğünü yapacak.”