Metehan UD/EGEDESONSÖZ - Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, meclis üyesi müteahhit Sercan Sefer Çiğdemoğlu, Belediye çalışanları Ali Murat Çelik, Burçin Çelik ve Ahmet Tolga Aydın hakkında görevi kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik iddialarıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
İzmir Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Belediye Başkan İlkay Girgin Erdoğan ve diğer sanıklar ile avukatları; şikayetçi AK Parti İlçe Başkanı Adem Avcı ve avukatı katıldı. Ayrıca Karaburun Meclis üyeleri, CHP yöneticileri ve üyeleri de izleyici oldu.
Duruşmada ifade veren Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, söz konusu iş yaptırma süreci ile bilgi verdi. İhaleye çıkılamayacağını öğrenince doğrudan temin yoluyla firmalardan teklifler aldıklarını belirten Başkan Erdoğan “Talimatım doğrultusunda daha önceki firmalara da bilgi verildi ve gelen teklifleri açtık. Zarflardan en düşük teklifi veren şirket Sebahattin Üstündağ İnşaat idi. Sonradan bu meclis üyesi Sercan Sefer Çiğdemoğlu’nun bu şirketin ortağı olduğunu öğrendim ve bu şirkete işin verilemeyeceğini söyledim. En düşük teklifi veren 2'nci firma olan Gölkent’e işi verdik. Teslimin kısa sürede yapılmasını istedik. Sonraki süreci Fen İşleri Müdürlüğü yürüttü. Sahada işlerin yapıldığına dair şirket sahibi Ramazan Bey'in de olduğu fotoğrafları belediyenin sosyal medya hesaplarından paylaştık. Ben de sahada idim.” dedi.
‘ÖDEME TALİMATI VERMEDİM’
Sebahattin Üstündağ isimli şirkete ödemenin bilgisi dahilinde yapılmadığını dile getiren Başkan Erdoğan şunları söyledi:
“Dönemin Mali Hizmetler Müdürü Gülay Güngör yanlış ödeme yapmış. Gülay Güngör’e ben talimat vermedim. Kendisinden faturaları ve ödeme emrini istedik ama bize teslim etmedi. Aylarca bilgi alamadık. Sonradan faturayı dosyada gördük. En büyük hatamız kendisinden şikayetçi olmamamızdır. Belediye çalışanlarına güvendiğim için banka hesaplarını da kontrol etmedim.”
‘İŞ ORTAĞIM OLAN ŞİRKETE VERİLMEDİ’
Meclis üyesi müteahhit Sercan Sefer Çiğdemoğlu da, meclis üyesi olmadan önce de belediye ile işler yaptığının belirterek, belediye meclis üyelerinin ortak olduğu şirketlerin ihale veya teklif verme süreçlerine dahil olmadığının konusunda bilgisinin olmadığını söyledi. En düşük teklifi kendisinin de ortağı olduğu şirket tarafından verildiğini ancak “Zaten iş bu gerekçe ile en düşük teklifi veren ikinci şirkete verildi. Ben de kısa bir süre sonra şirketi planladığım şekilde devrettim. Fatura kesildiği tarihte ortaklığım yoktu. Ödemeyi almak için de devretmedim. Ödeme iade sürecini de sonradan öğrendim.” dedi.
‘İŞ GÖLKENT FİRMASINA VERİLDİ’
Belediye çalışanı Ahmet Tolga Aydın ise “İşleri ben eksiksiz teslim aldım. İş Gölkent Firması tarafından yapıldı. Diğer firmaya yaptırılmadı. Dosyadaki bilgiler doğru değildir. İki şirket arasında taşeronluk ilişkisi de yoktur” dedi. Diğer belediye çalışanı Ali Murat Çelik de “Teklifleri kapalı zarfta ben aldım. Tutanak hazırlandı ve iş Gölkent firmasına verildi. O süreçte ben Fen İşleri müdür vekili olarak atandım. Ben söz konusu faturayı görmedim, bilgim de yoktu” diye ifade verdi.
AVUKATLAR: ÖDEMEYE DAİR BAŞKANIN BİLGİSİ YOK
Avukatlar da iddianamede olduğu gibi görevi kötüye kullanma ve evrakta sahtecilik suçlarının oluşmadığını ve belediyenin zarara uğratılmadığını dile getirdi. Söz konusu kilit parke ve oluk/bordür döşeme işlerinin en düşük ikinci teklifi veren Gölkent Firmasına verildiğini belirten avukatlar “Yapılmış bir ödeme var ama başkanın bilgisi yok. Ortada haksız bir kazanç yok. Usulsüz ödeme dönemin Mali Hizmetler Müdürü Gülay Güngör tarafından hatalı bir şekilde yapılmıştır. Bilgileri de AK Parti'ye o vermiştir. Gülay Güngör’ün suistimali ile o ödeme yapılmıştır. Zarar yoktur. Yazı ile ödeme talep edilmiştir. Faizi ile para geri alınmıştır” ifadelerini kullandı.
‘BİLGİLER DOĞRULTUSUNDA ŞİKAYETÇİ OLDUK’
Şikayetçi olan AK Parti İlçe Başkanı Adem Avcı da “İşin meclis üyesinin ortağı olduğu firmaya verildiğini öğrendik. Belediyenin sosyal medya hesaplarında da yapım işlerinin bu şirket tarafından yapıldığına dair fotoğraflar vardı ama sonrasında silindi. Şikayetler gelince evrakların değiştirildiğine dair bilgiler geldi. İş yapım sürecinde de belediye çalışanları ve malzemeleri kullanıldı. Biz de bu sürece dair şikayetçi olduk. Davaya katılma talebimiz vardır.” açıklamasında bulundu.
İLÇE BAŞKANIN KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ
Konuşmaların ardından ara veren mahkeme heyeti dinlenilmeyen sanık Burçin Çelik dinlenilmesi ve dönemin Mali Hizmetler Müdürü Gülay Girgin, Gölkent firmasının sahibinin tanık olarak çağrılması için 20 Mayıs tarihine ertelendi. Ayrıca mahkeme AK Parti İlçe Başkanı Adem Avcı’nın da katılma talebini de reddetti.
BAŞKAN ERDOĞAN: ADALETİN TERAZİSİNE İNANIYORUM
Davaya da dair açıklama yapan Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan ise 3 yıllık başkanlık görevi sürecinde pek çok kez ithamlara maruz kaldığını belirterek “Bir hukukçu olarak, bir kamu görevlisi olarak, tüm ve iş ve işlemlerimizde kanunlara, yönetmeliklere uygun davrandık. Adaletin terazisinin tüm bu iddiaları doğru tartarak karar vereceğine de yürekten inanıyorum. Tek üzüntümüz, bu koridorlarda kaybettiğimiz zamanı Karaburunlu hemşehrilerim için hizmet üretmeye harcayabilir olmaktı" dedi.
Başkan Erdoğan’ın açıklaması şu şekilde:
Bugün İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, AKP Karaburun İlçe Başkanı olan şahsın haksız ve mesnetsiz iftirası sonucunda açılan davanın ilk duruşması için bulunuyoruz. Bu vesile ile sizlerin huzurunda, bana destek için burada bulunan tüm hemşehrilerime, parti yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi ben de bir Avukatım. Bu binaları ve bu koridorları 3 sene öncesine kadar çokça arşınlıyordum. Belediye başkanlarının kaderinin yargılanmak olduğunu da biliyorum.
Dava konusu iddialar yargılama aşamasında olduğu için daha fazla yorum yapmam yakışık almaz. Ancak sadece şunu söyleyebilirim. Adı geçen şahsın iddialarının ne kadar temelsiz ve dayanaksız olduğunu, az çok hukuk bilgisi olan herkes anlayabilir diye düşünüyorum. Sayın Mahkememize saygımız elbette sonsuz. “Türkiye Cumhuriyeti’nde Hakimler Vardır” cümlesinin doğruluğuna olan inancımız da sonsuz. Bu inancımın gereği olarak, bugün duruşmamda bizzat yer alarak savunmamı Avukatımla birlikte yapmak istedim.
3 yıla yaklaşan Belediye Başkanlığım döneminde maruz kalmadığımız itham hemen hemen kalmadı. Bir hukukçu olarak, bir kamu görevlisi olarak, tüm ve iş ve işlemlerimizde kanunlara, yönetmeliklere uygun davrandık. Adaletin terazisinin tüm bu iddiaları doğru tartarak karar vereceğine de yürekten inanıyorum. Tek üzüntümüz, bu koridorlarda kaybettiğimiz zamanı Karaburunlu hemşehrilerim için hizmet üretmeye harcayabilir olmaktı. Şimdi doğru görevimizin başına gidiyoruz. Karaburun halkına hizmet etmek için çalışmaya devam edeceğiz. Tüm haksız ve mesnetsiz suçlamalara rağmen…
İDDİANAMEDE NELER YER ALIYOR?
AK Parti Karaburun İlçe Başkanı Adem Avcı'nın şikayeti sonucu başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede Karaburun'un Mordoğan Mahallesinin meydan kilit parke ve oluk/bordür döşeme işinin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında doğrudan temin yöntemiyle, ihaleye çıkılmadan yüzde 50 hissedarı belediye meclis üyesi Sercan Sefer Çiğdemoğlu’na ait olan şirkete verildiği ve bu şirkete yapılan 36 bin liralık ödemenin kanuna aykırı bir işlem olduğu ileri sürüldü.
İddianamede “Karaburun ilçesi Mordoğan Mahallesinde bulunan meydanda yapılan kilit parke yapım işi oluk/bordür yapım işi motif ve muhtelif düzeltme işinin 5393 sayılı Belediye Kanununun 28. maddesine aykırı bir şekilde meclis üyesi Sercan Sefer Çiğdemoğlu’na doğrudan temin yoluyla vererek haksız menfaat sağladıkları, ayrıca yapım işinin Sebahattin Üstündağ Petrol Ürünleri İnşaat Turizm Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Sti’ne firması tarafından yapılması sonrasında Gölkent isimli firmaya ait geçmiş tarihli piyasa araştırma tutanağı, işin eksiksiz yapıldığına ilişkin tutanak ve yapım işinin Gölkent firmasına verildiğine ilişkin sözleşme imzaladıkları, böylelikle şüphelilerin atılı suçları işledikleri anlaşıldığından” ifadeleri yeri aldı.
Savcılık sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 204’üncü maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik, 257’inci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçundan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Ayrıca iddianamede sanıklar hakkında kamudaki görevlerinden istihdam edilme hakkından yoksun bırakılmasını da talep edildi.