GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
3 Temmuz 2024 Çarşamba 18:19

Başkan Tugay’dan Danışma Kurulu’nda dikkat çeken mesajlar

İl Danışma Kurulu toplantısında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Benim görevim belediye başkanlığı yapmak. Ben bu şehre doğru düzgün hizmet eden bir belediye başkanlığı görevini yerine getirirsem insanlarımız bundan memnun olursa kendi üzerime düşeni yapmışım demektir. O yüzden ben İl Başkanımızdan memnunum devam etmesinden mutluluk duyarım. Seçimle, göreve gelmiş bir kişidir. Gerek kampanya dönemimizde gerek kampanyadan sonraki süreçte her zaman yanımızda oldu. Ve gerçekten minnettarım. Parti içindeki bu yarışlara dahil ya da müdahil olma gibi düşüncem yok” dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Yönetimi seçim süreçlerini  değerlendirme ve parti içi istişare sürecini işletmek amacıyla İl Danışma Kurulu toplantısını düzenledi.
Tepekule Kongre Merkezi'nde düzenlenen danışma kuruluna geçmiş dönemlerde partinin çeşitli kademelerinde görev almış il ve ilçe başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, PM üyeleri gibi birçok kademeden çok sayıda partili katıldı.

CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da katılım sağladı. Açılış bölümü basına açık olarak düzenlenen Danışma Kurulu’nda Aslanoğlu ve Tugay’ın konuşmalarının ardından basına kapalı olarak devam edildi.

TUGAY: PARTİ İÇİ KONULARA KARIŞMAYACAĞIM
Dikkat çekici değerlendirmelerde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Konuşmanın şöyle olması gerektiğini düşündüm. Geçmişe dair çok şey konuşabiliriz. Geçmişe dair bir sürü şeyi tartışabiliriz. Ama sanıyorum aslında konuşmamız gereken erken seçim olarak da yapılabilecek olan genel seçimde iktidar olmanın yollarını konuşmalıyız. Öz eleştiri yapabiliriz, yapmalıyız. Yani bunu yapabilecek çok sayıda partililerimiz var. Ancak bunları yaparken her zaman olumlu bir sonuca götürmeyi hedefleyerek yapmamızda yarar görüyorum. Çünkü hepinizin aynı takdiri göstereceğine inanarak şunu hatırlatmak istiyorum. Çok çok uzun zamandır ilk defa iktidara bu kadar yakınız.  Yapmamız gereken şey verilen görev neyse onu yapmak. Artık şu parti içi yarışlarda birilerine karşı böyle bir zafer kazanmış şehri bırakmamız lazım. Ne olursa olsun o yarışlardan, o seçimlerden sonuç ne çıkarsa çıksın oradan hep beraber çıkmayı başarmak zorundayız. Mücadelemizin dışarı dönük olması gerektiğini senelerdir her birimiz konuşuruz ama gereğini yaparken neyse bazı insani duygularımıza teslim olmaktan bir türlü vazgeçemeyiz. Bunu bırakmamız lazım. Geçen gün bir gazeteci bana şeyi sordu. İl başkanından memnun musunuz değiştirmeyi düşünüyor musunuz? Filan dedi. Bu nasıl bir soru anlamadım dedim. Ama il başkanını değiştirme gibi bir düşüncem yok. Böyle de bir yetkim yok. İl başkanları bir kongrelerde seçilir. Bir hatası varsa bunu değerlendirecek olan genel merkezdir. Benim görevim belediye başkanlığı yapmak. Ben bu şehre doğru düzgün hizmet eden bir belediye başkanlığı görevini yerine getirirsem insanlarımız bundan memnun olursa kendi üzerime düşeni yapmışım demektir. O yüzden ben İl Başkanımızdan memnunum devam etmesinden mutluluk duyarım. Seçimle, kongreyle göreve gelmiş bir kişidir. Ve gerek kampanya dönemimizde gerek kampanyadan sonraki süreçte her zaman yardımcı oldu, yanımızda oldu. Ve gerçekten minnettarım. Parti içindeki bu yarışlara dahil olma, müdahil olma gibi düşüncem yok. Yapmayacağım bunu. Bunu daha önceden konuştuğumuz, beni ziyaret eden ilçe örgütlerine, konuştuğum insanlara da söyledim. Bu duruşu göstereceğim. Lütfen bunu bir kenara not edin ve bunun gereğini yapacağımı duyurun” dedi.

Tugay sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü:

Sonuçta ben de bir parti üyesiyim. Kendi tercihim vardır. O tercihi farklı şekillerde dile getirebilirim. Ama o tercih asla belediyenin kapısından içeri giren bir şey olmadı. Yani belediyelerde asla bununla ilgili kimsenin siyaset yapmasına izin vermem. Ben de yapmayacağım. Belediye insanlarımıza belediyecilik hizmetleri yapması gereken bir kurum. İşin bir tarafında elbette siyaset var. Ama bu siyasetin sadece Cumhuriyet Halk Partilileri hitap eden bir siyaset olmasını kimse beklemesin. Sonuçta partimizin iktidar olmasını istiyorsak birilerinin gönüllerini kazanacaksak belediye hizmeti yaparken de siyaseten bir şeyler söylerken de kazanmamız gereken başka insanları nasıl kazanacağımızı da düşünerek ona göre konuşalım. Ona göre davranarak çalışmamız lazım. Bu basit gerçeğin herkes farkında olmalı. Ben ideal hani böyle bizim o gerçekten kuvvetli damarı olan Cumhuriyet Halk Partililerimizin istedikleri gibi her şeyiyle dört dörtlük bir insan olmalı. O yüzden bu şehrin her yerinde bu şehrin her insanıyla her şey konuşabilen, onlar da kutuplaşmadan onlara hizmet edebilen bir savunum lazım. Bunu yapmamın tek nedeni partimizin iktidar olmasını istemek. Eğer her birimiz başka insanları partimizin güvenilir hale getirmezsek bunun için kendini kendinize kurallar koyar ve bu kuralların mutlaka bütün belediye başkanları tarafınca uygulanmasını falan istersek bu işin sonunda sadece bugüne kadarki seçmen kitlemizle kalırız. Onları elbette ki memnun edeceğiz. Ama iktidar olmak için bu bize yetmez. Benim tanıdığım, bildiğim Cumhuriyet Halk Partisi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir idareyle kurduğu cumhuriyet için mücadele eden, kuruluşundan bugüne kadar önce demokrasi için, halkın egemenliği için, laiklik için, medeniyet için insanlık adına, medeniyet adına ne varsa onun için mücadele eder. Burada herhangi bir vatandaşımızı dışlamak herhangi bir vatandaşımızı düşman gibi görmek olamaz. Söylemlerimizde başkalarını ötekileştirmek olamaz. Bir vazgeçmediğimiz o cumhuriyet ilkeleri, idari ötesinde eğer bu ülkede bir dönüşüm, bir değişim istediğimiz o sosyal demokrat, sol dünya görüşüne daha yakın bir yapı istiyorsak önce biz birkaç adım geriye gideceğiz. Birilerinin tutmayı bileceğiz. Sonra onlara yaptığımız doğrularla birkaç adım ilerisinde nelerin daha iyi olabileceğini anlatacağız. Ama biz olduğumuz yerde durduğumuz zaman başka insanlar bizden uzak durduğu zaman o buluşmayı gerçekleştiremediğimiz zaman bu ülkede olmayı hiçbir zaman başarabileceğimizi düşünmüyorum. Bu söylediklerimin anlamını da eminim anlıyorsunuz. Bu nedenle genel başkanımızın, genel merkezimizin özellikle bu değişim sürecinden sonra başlatmış olduğu bu herkesi kapsayan Türkiye İttifakı adını veren genel başkanımızın bu çabasını yürekten desteklediğimi, doğru bulduğumu söylemek isterim. Bir önceki genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da bunun farkına varmış. Ve adımlarını atmış bir kişidir. Onu da teşekkür borçluyuz. Çok uzatmayacağım bu konuşmamda. Bizim de insan olduğumuzu hatalar yapabileceğimizi hatırlatmak isterim. Üzerimde çok ağır bir yük olduğunu bu ağır yükü taşıyabilmem için siz değerli yoldaşlarımın en başta sizlerin desteğine ihtiyacım olduğunu söylemek isterim.  Geçen yaklaşık üç aylık içerisinde olabildiğince belediyede kendi anlayışım çerçevesinde bir idari yapıyı kurmaya, üç adet eşitliğini sağlamaya çalışırken diğer taraftan meclis üyelerimiz, belediye başkanlarımız başta olmak üzere partimizin örgütüyle de olabildiğince iletişim içinde oldum. Henüz yeterli iletişim kuramadığımız, eksik kaldığımız yoldaşlarımız vardır. Onlara sadece bir kriz yönetiminde zaman bulamadığımı, bunun karşıtı biri olmadığımı ve zaman içerisinde bunu telafi edeceğimi söylemek isterim. Geçen beş yıllık dönem içerisinde Karşıyaka'da belediye başkanlığı yaparken örgütümüze ilişkim ortadadır. O günlerde partimiz, partimizin üyeleri benim için her zaman kıymetli oldu. Sadece Karşıyaka'da değil, İzmir'in her tarafında kime nasıl yardımcı olabiliyorsam elimden geleni yapmaya çalıştım. İlçe belediye başkanıyken bunu yapan birisi büyükşehir belediye başkanı olduğunda çok daha iyisini yapar. Sadece zamana ihtiyacım var. Ve ben geçmişte Her ne olmuşsa hepsinin üzerine bir sünger çektim. Sadece iktidar için çalışan, yoldaşlık isterim. Eğer bunu yaparsanız minnettar olurum. Danışma kurulumuz umuyorum herkese yararlı sonuçlar doğurur. Tekrar seçim döneminde özellikle yaptığınız çalışmalar için çok teşekkür ederim. Bugünkü desteğiniz için çok teşekkür ediyorum. Yarın öbür gün partimizi iktidar yapacağımıza inanıyorum.” 

ASLANOĞLU: SEÇİMİN Bİ KAZANANI VARSA…
Toplantıda konuşan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu seçim süreci değerlendirmesi yaparken, “Dün yaklaşık 30 yıl önce yaşadığımız büyük katliamın yıl dönümüydü. İzmir'de birçok yerde bir kez daha Madımak'ı andık. İnsanlık bunu bir kez daha anladı. Bu tür derin katliamların, derin üzüntülerin, bu topraklarda bir daha olmaması için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bu topraklar maalesef çokça acı gördü. Bunların bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Bugün İl Danışma Kurulunu gerçekleşiyor. Danışma kurulları dertleştiğimiz yerler. Seçim dönemi ve sonrası yapılacak işleri anlatacağız, neleri eksik yaptık, nereleri fazla yaptık bundan sonraki seçim döneminde ne yapalım bunları konuşacağız. Tüm ilçe danışma kurullarında olduğu gibi yol arkadaşlarımı söz almaya davet ediyorum. Geçtiğimiz yıl atama olarak göreve başladık. Göreve başlamamızın hemen ardından büyük Türkiye depremi oldu. Hep birlikte bunun yaralarını sarmaya çalıştık.  Depremin yaralarını sarmadan bir gün masa devrildi, sonra tekrar kuruldu, Cumhurbaşkanı adayımız belli oldu, ardından milletvekili adaylarımız belli oldu ve seçimlere geçtik. 14 ve 28 Mayıs'ta İzmir'de 1 milyon 20 bin oy farkı atmamıza rağmen seçim koordinasyon merkezlerinden boynumuz bükük ayrıldık. Benim yaşadım gördüğüm seçimlerin hemen hemen çoğunda İzmir'de çok iyi seçim sonuçları aldık. Ardından mahalle delege seçimleri ile, ilçe kongreleri, il kongresi ve büyük kurultayımız oldu. Sonra yerel seçim aday belirleme süreçlerimiz oldu, adaylar belli oldu, sahaya indik. O günlerde herkes ne kadar ilçe kaybedeceğimizi spor toto gibi anlatıyordu. Sonuç İzmir'de 31 belediyeden 29'unu kazandık. AK Parti 1 belediye, MHP 1 belediye kazandı. Biz 31 seçim sahasında aslında Aliağa'da da 2'inci parti olarak çıktık. İlk kez seçim koordinasyon merkezlerinden müthiş bir gururla ayrıldık ve Türkiye'nin 1'inci partisi olduk. Bu müthiş bir zafer. Elbette bunu birçok sahiplenicisi olacaktır. Ancak biliyoruz ki seçimleri örgütler kazanır. Seçimleri kazanan CHP'dir. Örgütün en tepesinden en altına kadar. Bu seçim zaferi müthiş bir liderlik örneğidir. Seçimin galibi varsa bu sadece bugünkü yönetimlerle açıklanabilir bir şey değildir. Seçimin bir zaferi varsa 1999 yılında partiyi ayakta tutanlardır” dedi.

KALEYİ HEP İZMİRLİLER KORUDU
Zaferin en büyük mimarlarından birinin İzmirliler olduğunu belirten Aslanoğlu, “Bu zaferin en büyük mimarlarından birini İzmirliler olduğunu düşünüyorum. Seçim tablosunda İzmir'i halen kırmızı tutan bizden vazgeçmeyen bizi destekleyen İzmirliler. Her kale tek tek düşerken kaleyi koruyan İzmirlilerdi. Bu zafer gideceğimiz yolun yarısı. Biz iktidar olacağız. Bizi iktidardan alıkoyacak tek güç CHP'liler. Biz bölünür, birbirimize düşersek iktidar bir kez daha 28 Mayıs'ta olduğu gibi avucumuzdan akıp gidecek. Bu nedenle gittiğim her yerde diyorum ki aile olmalıyız. Aile olmak birbirine sarılmak, dışarıda eleştirmemek, içerde o hatayı telafi etmeye çalışmak demek. Biz bir arada olmaya devam edersek sandık ne zaman kurulursa kurulsun CHP ilk genel seçimlerde iktidar olacaktır. 1999'da baraj altında aldığımdan bu yana benden önce 9 il başkanı görev yaptı ben 10'uncu il başkanıyım. Bugün itibari ile birçok il başkanından daha fazla görev sürecini doldurdum. Görev sürecim bittiğinde de Deniz Başkan ve Aladdin Başkandan sonra en uzun il başkanlığı görevini yürüten olacağım. il Başkanı olduğumda kendime demiştim ki bir il başkanı ne yapmalı, nasıl bir il başkanı olmalı... il başkanı çok çalışmalı ve il başkanı ailenin abisi olduğunu herkesi kucaklaması gerektiğini düşünmüştüm. Ben gerçekten çok çalıştım. Sabah 7'den gecelere kadar hiçbir günü boş geçirmeden çalıştım. Kurultayımızdan sonra herkes birbirimize düşmemizi bekliyordu. Benim bir kriz çıkarmamı bekliyordu. Tarih benim il başkanlığım ile ilgili bir şey yazacaksa bu krizin oluşmaması için elinden geleni yaptı olarak yazacak” dedi.