GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
12 Ocak 2022 Çarşamba 10:06

Bakanlık onay vermişti... Narlıdere'de dönüşüm davalık oldu!

Narlıdere’de belediye tarafından başlatılmak istenen kentsel dönüşüm çalışmasına vatandaşlardan itiraz geldi. 305 vatandaş ve mahalle derneği planların iptali için dava açtı. Dava dilekçesinde planların kamu yararına, planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürüldü.

Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Narlıdere ilçesinin 15,7 hektarlık bölümünü kapsayan Narlı ve Çatalkaya mahalleleri, 2013 yılında Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edildi ve dönüşüm yetkisi bakanlık tarafından Narlıdere Belediyesi’ne devredildi.

Narlıdere Belediyesi, dönüşüm çalışmalarının yapılmasını sağlayacak olan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planlar geçtiğimiz aylarda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanarak askıya çıkarıldı. Askıya çıkarılan planlara vatandaşlar tarafından itirazlar geldi ancak itirazlar kabul edilmeyerek planlar 9 Kasım tarihinde onaylandı.

Narlıdere Çatalkaya Mahallesi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve 305 vatandaş planların iptali için yargıya başvurdu. Vatandaşlar yürütmeyi durdurulması ve plan iptali için mahkemeye dava dilekçesi sundu.

Dava dilekçesinde planların kamu yararına, planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğunun altı çizilerek, “Dava konusu plan değişikliğinin uygulama aşamasında kent ve kamu adına telafisi olanaksız zararlara mahal verilmemesi için kesin yargı kararı oluşturuluncaya kadar, uygulamanın yürütmesinin durdurulması gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.

Hukuka aykırılık gerekçesi olarak şunlar gösterildi:
-1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı,, 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Uygulama Hükümlerinin, Planlama İlkelerinden biri olan, “Alt ölçeklerde hazırlanacak planların, bütüncül olarak hazırlanmasının desteklenmesi, parçacı gelişmelerin engellenmesi”ni öngören 5.3.5 maddesine aykırıdır.

-1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın üst ölçekli plan ile belirlenen nüfus kabullerinin aşılamayacağı yönündeki 8.1.1.3 maddesi ile 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Uygulama Hükümlerinin onaylı alt ölçekli imar planlarının öngördüğü yoğunluk ve nüfus değerlerinin aşılamayacağı yönündeki 6.7. maddesine, dolayısıyla üst ölçekli plan kararlarına açıkça aykırıdır.

-Dava konusu plan, planlama alanında fiziki dönüşümden öte herhangi bir ufka sahip değildir. İdarenin fiziksel mekanın yıkılıp yeniden nüfus ve yapı yoğunluğunu artırıp, sosyal dokuyu mahalle kültürünü bozarak alanın inşası dışında kentin geleceğine dair bir ufku da yoktur.

-Dava konusu plan yapım süreci açısından şehircilik biliminin günümüzde olmazsa olmaz ilkesi haline gelmiş olan katılımcı yönetim ilkesine uygun olarak yapılmamıştır. Dava konusu plan karar alma sürecinde şeffaf ve katılımcı bir şekilde hazırlanmamıştır.

-Dava konusu planın konut alanlarının fiziki dönüşüm sürecine sosyal boyutun kazandırılmasına ilişkin herhangi bir açık hüküm ihtiva etmemektedir. Mahalle boş bir arazi olarak görülmekte boş arazide inşaat yapılıyormuş gibi plan kararları getirmektedir. Sürecin nasıl işleyeceği plan raporu ve kararlarında yeterli ölçüde tanımlanmamıştır. Yerleşimcilerin hak sahipliğine dair bir analitik incelemeye bile sahip değildir.

-Dava Konusu Plan, Plan Kademelenmesi ve Nitelikleri açısından şehircilik ilke ve esaslarına aykırıdır.

-Dava konusu planlarla yetersiz donatı alanı belirlenmiştir. Belirlenen donatı alanlarının erişilebilirlik mesafeleri şehircilik ilke ve esaslarına aykırıdır. 14.06.2014 tarihli 29030 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Ek-2 kısmında belirtilen kişi başına hazırlanması gereken donatı standartlarını karşılamamaktadır.

-Plan notundan da anlaşılacağı üzere davaya konu planlarda henüz bir kentsel tasarım projesi hazırlanmadığı anlaşılmakta olup, bu durum anılan yönetmelik hükmüne aykırıdır.

-Dava konusu planların hazırlanma sürecinde ve onayı sonrasında şehircilik biliminin geldiği aşamada olmazsa olmazı haline gelmiş olan “katılım” süreci işletilmemiştir.

-Dava konusu planlar uluslararası sözleşmeler, anayasa, yasalar ve yönetmeliklerle tanımlanmış haklarımızı yok saymakta, hayatımızı ve yerleşimimizi, mahallemizi ve komşuluğumuzu belirsizliğe sürüklemektedir.