GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
11 Mart 2024 Pazartesi 14:41

Araştırmacı Ümit Yaldız: Hamza Dağ’ın rakibi Cemil Tugay değil!

AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir mitingini değerlendiren Ümit Yaldız, “Cumhur İttifakı’nın adayı Hamza Dağ’ın rakibi, CHP adayı Cemil Tugay değil, ekonomidir. Dört İzmirli’den biri, sosyal destekle yaşamını sürdürüyor. Tencere, iktidarı deviremiyor ama muhalefet de, biz bu iktidardan daha iyi yönetiriz, biz sizin tencerenizi daha iyi kaynatırız, diyemiyor” ifadesini kullandı

EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de siyasi gündemi değerlendirdi.

Gazeteci Fatih Yapar’ın programında seçim süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Yaldız, “Hamza Dağ’ın rakibi, Cemil Tugay değil, ekonomidir, hayat pahalılığıdır” dedi. Tencerenin bu iktidarı deviremediğini ancak muhalefetin de biz sizin tencerenizi daha iyi kaynatırız, diyemediğini öne süren Yaldız, iki güçlü adayın, İstanbul ve Ankara adaylarının aksine, emekli meselesine giremediğini hatırlattı.

HAMZA DAĞ’IN RAKİBİ, EMEKLİ MAAŞLARIDIR, YAŞAM STANDARTLARIDIR
AK Parti’nin, Cumhur İttifakı’nın bu seçimde en büyük rakibinin ekonomi olduğunun altını çizen Yaldız, şunları söyledi:

“AK Parti’nin, Cumhur ittifakının bu seçimde en büyük rakibi, ekonomidir. Dar gelirlilerin, emeklilerini durumudur. Hamza Dağ’ın rakibi, Cemil Tugay’dan çok emekli maaşlarıdır, yaşam standartlarıdır. Pek çok şehirde, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere emeklilere belediyeden kaynak aktarmayı gündeme getirdi. Su, ulaşımda indirim yapılmasını doğru bulmuyorum. 65 yaşındaki bir yurttaşın ekonomik durumu iyiyse, indirimden yararlanmasını doğru bulmuyorum. Tek maaşla çocuk okutan, kirasını ödeyemeyen insanların bundan daha çok yararlandırılması lazım diye düşünüyorum. Siyasette hamaset diye bir şey var, oy avcılığı diye bir şey var. Sosyal bir takım imtiyazlar sağlanıyorsa bu imtiyazların koşullarla ilgili olması lazım. 10 bin lira emekli maaşı alan faydalanmalı ancak 25 bin lira maaş alan yurttaş, 65 yaşında diye yararlanmamalı. Türkiye, zorlu bir ekonomik sınav veriyor. Dolar tutulamıyor, seçimden sonra Allah bilir nerelere gidecek, böyle bir kaygı da var. Enflasyonla mücadelede belli bir noktanın altına çekilemiyor. Çok bilinen bir kaşar peyniri markasının 195 lirayla 395 lira arasında değişen fiyatları var. Denetimsizlik var piyasada. Devlet, seçim önceleri genelde denetim mekanizmalarını pek çalıştırmaz. Et, süt ürünlerinde, farklı marketlerde farklı fiyatlar var. Bunların sandığa yansıması ne olacak? Tencere,  bu iktidarı deviremiyor dedik çünkü muhalefet, bu tencereyi daha iyi kaynatacağına dair bir algı oluşturamıyor. Muhalefetin de hali ortada. Muhalefet alanında sorun çok daha fazla. Muhalefet şunu söyleyemiyor: Biz bu iktidardan daha iyi yönetiriz, biz sizin tencerenizi daha iyi kaynatırız, diyemiyor, dedirtemiyor. İki güçlü aday Hamza Dağ ve Cemil Tugay, bu emekliler meselesine pek giremediler. İstanbul ve Ankara gibi emeklilere yönelik vaatlerde bulunamadılar. İzmir, emekli kentidir. Dar gelirlilerin, sabit gelirlilerin yoğun yaşadığı bir şehirdir. Yaşam standartları öyle zannedildiği gibi çok yüksek değil. Sosyal desteklere ihtiyaç duyanların oranı, bazı ilçelerde yüzde 45’leri, 50’lileri buldu. Totalde yüzde 30’a dayandı. Dört İzmirliden birisi, hem devletin, hem büyükşehirin sisteminde bulunuyor ve sosyal yardım alarak yaşıyor. Her iki belediye başkan adayının da bu kitlelere seslenmeden, bu kitleleri etkilemeden sandığı coşturmalarını beklemiyorum.”

PARTİNİN STRATEJİSİNE UYGUN BİR MİTİNG OLDU
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonunda İzmir’de yaptığı mitingi değerlendiren Ümit Yaldız, mitingin artık demode, çağdışı bir iş olduğunu söyledi, “Erdoğan’ın yerinde ben olsam, miting yapmazdım” dedi. Erdoğan’ın, daha önceki mitinglere göre daha sakin olduğunu, hatta şarkıcı Cengiz Kurtoğlu ile düet yaptığına dikkat çeken Yaldız, şu görüşlere verdi:

“Ne zaman olur bilmiyorum ama bu miting döneminin artık kapanması lazım. Bu miting işi demode, çağdışı bir iştir. Kaç kişi topladın, sorusu soruluyor. O insanların nasıl toplandığını hepimiz biliyoruz. CHP’liler de biliyor. Onlar da miting yaparken oradan buradan insan getiriyorlar. Diyorlar ki gelenlere para veriliyor. Kim vermiyor ki… Mis gibi bir bahar havasında, gideyim de şu partinin mitingine katılayım gibi bir aidiyet hissi nerede kaldı ki… Resmi açıklamaya göre 100 bin kişi toplanmış Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İzmir mitinginde. CHP milletvekillerine göre, o kadar insan yokmuş. İnsanları toplamak, meydanlarda buluşturmakla olmuyor artık bu çağda. Sosyal medyadan, geleneksel medyadan ulaşıyorsunuz. Masraflı, gereksiz bir iş. Bülent Delican’ın il başkanlığı döneminden bu yana yapılan AK Parti mitinglerini değerlendirecek olursak, hafta sonundaki miting, ilk 5’e zor girer, kalabalık açısından… 1 milyonluk, 300 binlik katılımların olduğu mitingler gördük. Katılım yönünden bir parça zayıftı. Sanki çok da meydan doldurulmak istenmemiş gibiydi. AK Parti’nin İzmir mitingleri, dış ilçelerden, hatta dış illerden katılımlarla miting yapması mümkün oluyor. İzmir’in bir merkezi var, birinci İzmir. Dış mahalleler var, ikinci İzmir, bir de kırsalı var oralar da üçüncü İzmir… Kalabalık miting, birinci İzmir’i korkutuyor. Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım, İzmir’de miting yapmazdım.  Çeşitli ilçelerde birkaç bölgesel meydan toplantısı yapmayı tercih ederdim. Birinci İzmir’deki mitingde merkez kilitleniyor, trafik işlemiyor. Eskiden mitinglerde daha sert ifadeler kullanıyordu Erdoğan, biz olmasak su bile içemezdiniz, gibi. Bu mitingde Cengiz Kurtoğlu ile düet yapan bir Erdoğan ile karşılaştık. Körfezin kokusundan bahsetti. O kadar da söyleyecek tabii ki. CHP’nin kendi içinde dalaşmalar, itişmeler varken, tutup da CHP’yi kutuplaştırmaya gerek yok diye düşündü herhalde. Katılım olarak bir iddia ortaya koymadığı gibi söylem olarak da CHP’yi hedef alan, merkeze alan sert bir üslup kullanmadı. Onun yerine, Kemal Sunal’ın Mazlum’u getirin, bana repliğinde olduğu gibi Özgür Özel’i Mazlum’a benzetti. Gelen giden şamar atıyor anlamında… Erdoğan, keşke hep böyle olsaydı, bu dili kullanmış olsaydı. Belli alanlarda yıkıp döken, kıran, bir dil yerine hafta sonundaki dilini kullansaydı. Bu dil, İzmir’de karşılık bulurdu. Partinin hedefine, stratejisine uygun bir miting olduğu görüşündeyim. AK Parti bunu yaptı. CHP meydana çıkacak mı?  Soru 1!.. Özgür Özel’e Bergama’ya, Ödemiş’e, oraya buraya gidecek ama miting yapacak mı İzmir’de? Televizyon programlarında mutlaka İzmir’e bir parantez açıyor Özgür Özel. CHP, 25 senedir iktidar olduğu kentte hiç bu kadar enerji harcamamıştı önceki seçimlerde. Ne olurdu? Erdoğan gelirdi, 200 bin kişi toplardı, sonra CHP 500 bin kişi toplardı, meseleyi bitirirdi! CHP’de mesele bitmiyor artık, yangın söndürülemiyor.”