EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in gündeme getirdiği ve Sayıştay'ın 'Başka bir tarım mümkün' projesinde yapılan doğrudan alımlara karşı tespitlerde bulunduğu süreç ile ilgili tartışmalar büyümeye devam ediyor.
Soyer'in yaptığı açıklamalar hakkında Egedesonsöz'e konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, sert sözlerle açıklamalara tepki gösterdi.
RAPOR 10 GÜN ÖNCE YAYIMLANDI
Tunç Soyer’in yaptığı açıklamalar ile mağduriyet yaratmaya çalıştığını belirten Hızal “Tunç Bey son zamanlarda önüne gelen her meseleye adaylık üzerinden argüman olarak kullanma çabası içerisine giriyor. Kendince mağduriyet yaratmaya çalışıyor. Ortada mağduriyet yaratılmasını gerektirecek bir rapor yok. Rapor çok açık. Diyor ki sen kooperatiflerden ürün alım yapabilirsin, ama bunun için kanunun belirlediği kurallara uymak zorundasın. Yani endüstriyel nitelikteki ürünleri üst birliklerden alamazsın diyor. Üretici kooperatiflerinden süt ve benzeri ürünleri alma imkanın var diyor. Bu yasa zaten üretici kooperatiflerini desteklemek amacı çıkartılmış bir yasa. Ama ne yazık ki İzmir Büyükşehir Belediyesi uzun yıllar bu yasayı görmezden gelerek bir takım üst birliklerden endüstriyel nitelikteki paketlenmiş ürünleri alarak sanki bir ticari faaliyet yürütüyormuş gibi bir durum içinde. Sayıştay böyle bir rapor düzenledi. Bu rapor da bugün yayınlanmadı. 10 gün önce yayınlandı. Ve bu raporun ön bilgisi aylar önce büyükşehir belediyesine gönderildi. Bu durumu düzeltsin diye. Zaten bilgileri var. Ama ne hikmetse Tunç Soyer'in adaylığının tartışıldığı bugünlerde bir mağduriyet yaratmak adına böyle bir çıkış yaptığını düşünüyorum. Kaldı ki Sayıştay raporlarında bu kadar ehemmiyet veren, bu kadar önem veren bir belediye ve belediye başkanı ise bu konuyu bıraksın. Bu konu düzeltilir. Asıl bakması gereken kendi il başkanının kooperatif başkanı olduğu kentsel dönüşüm meselesine. Sayıştay raporunda, izleyici raporunda diyor ki ‘ihalesiz İZBETON 2 milyarlık kentsel dönüşüm işini kooperatiflere veremez’ diyor. Bunun gereğini yerine getirmeyen Tunç Soyer şimdi çıkıp Sayıştay raporunda hukuki bir düzenlemeye atıfta bulunarak yapmış olduğu bir raporu eleştirerek kendince bir mağduriyet yalanı uydurarak İzmirlileri etkilemeye çalışıyor diyebiliriz” dedi.
YASANIN DIŞINDA KİMSE HAREKET EDEMEZ
Bilgilerin abartıldığını dile getiren Hızal, “Tunç Bey bazı bürokratik hukuki meseleleri abartmayı çok sever. Bu da abartılı bir söz. Hiçbir şeye darbe yaptığı falan yok. Darbelerin nasıl olduğunu biz çok iyi biliriz. İzmir Büyükşehir Belediyesi sadece kooperatiflerden süt almıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi kooperatiflerden başka ürünler de alıyor. Zeytini, peynir, başka tarımsal ürünler alıyor. Bununla ilgili herhangi bir rapor düzenlenmemiş. Çünkü bunların alanında bir sorun yok. Ama süt alımıyla ilgili dediğim gibi yasaya uygun olmayan bir durum olduğu için bunu düzeltiyor sadece. Bunu bu şekilde yapamazsın diyor. Bunu düzeltmen gerekiyor diyor. Kooperatiflerden alma da demiyor. Üst liglerden alamazsın diyor. Endüstriyel ürün niteliğine bürünmüş, paketlenmiş ürün alamazsın diyor. Ama sen yine git ürününü al diyor. Yani dolayısıyla burada darbe varmış ve engelleniyormuş gibi bir izlenim ortaya koyarak hem Sayıştay raporunu manipüle etmeye çalışıyor, hem de kendisinde bir mağduriyet hikayesi yaratmaya çalışıyor. Ama sonuç itibariyle Tunç Soyer ve biz de Büyükşehir Belediyesi yasalara bağlı bir yönetim anlayışıyla hareket etmek zorunda. Bu çok net. Yasanın dışında hiç kimse hareket edemez” ifadelerini kullandı.
DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL
Tunç Soyer’in ‘vazgeçmeyeceğiz, devam edeceğiz’ sözlerini de yorumlayan Hızal, “Vazgeçmeyeceğiz, devam edeceğiz derken muhtemelen Sayıştay raporunun kıstas alarak alım yaparlar. Ama bunu yaparken bile şov kısmında. Kimse ondan bir şeyden vazgeçsin demiyor. Kimse ondan süt alma üreticilerden, üreticiliği destekleme demiyor. Ama bu işin hukuki prosedür çerçevesinde yap diyor. Yani üst birliklerden ürün alamazsın diyor. Üretici kooperatiflerinden alırsın diyor. İhale kanunu çok açık. Dolayısıyla bunun çok fazla büyütülmesi, bunun üzerinden bir mağduriyet hikayesi ortaya konulması, bunun sanki bir İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yapmış olduğu bir işe birilerinin darbe vuruyormuş gibi bir izlenim ortaya konulması hiç doğru bir yaklaşım değil” diye konuştu.