GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
29 Temmuz 2021 Perşembe 08:43

1 milyona yakın öğrenci neden ‘0’ çekti?

2021 yılı üniversite sınavına giren 2 milyon 600 bin öğrenciden yaklaşık 1 milyonu 150 puan olan sınav barajının altında kaldı. Pandemiyle birlikte bu acı tabloyu değerlendiren Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, "Başarısız olan öğrencilerimiz değil, bu süreci yöneten Milli Eğitim Bakanlığı'dır" dedi.

Menduha Ceylan/EGEDESONSÖZ- Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2021 üniversite yerleştirme sonuçlarını açıklamasının ardından gözler pandemi sürecindeki eğitimin yeterliliğine çevrildi.

Koronavirüs pandemesi nedeniyle 2020'de sınav barajı 180'den 170'e indirilmişti. Bu yıl yine 180 barajı uygulanınca barajı geçen aday sayısı da 500 bin kişi azaldı. Açıklanan sonuçlarla ise 2 milyon 592 bin adaydan sadece 650 bini 4 yıllık bir fakülte tercihi yapabileceği ortaya çıktı.

1 MİLYON ADAY BARAJ ALTI
Üniversite sınavının ilk aşaması olan TYT' de 150 puan barajını 1 milyon 627 bin 539 aday geçti. 2.6 milyon adayın girdiği sınavda 1 milyona yakın aday 150 puan alamayarak baraj altı kaldı.

Toplamda 3 dönemi uzaktan eğitimle tamamlayan öğrencilerden bir çoğu karşılaştıkları sonuçlar karşında hayal kırıklığına uğrarken Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, açıklanan sonuçlarla yüz yüze eğitimin öneminin bir defa daha ortaya çıktığını vurguladı.

UYARDIĞIMIZ ŞEYLERİ YAŞIYORUZ
Bu kadar çok sayıda gencin barajın altında kalmasının sebebinin pandemi süreci olduğunu vurgulayan Vardal, "Pandemide Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu süreci sağlıklı yönetememesi dolayısıyla bu sonuçlarla karşılaştık. Çünkü uzaktan eğitime erişim olanağı olmayan milyonlarca öğrenci vardı. Böyle bir durumda 3 yarı yıl uzaktan eğitimle geçirildi... Milyonlarca öğrencinin sisteme erişiminin olmamasının eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirdiği değerlendirmesinde de bulunmuştuk. 3 yarıyıldır biz bu konuda görüşlerimizi, doğacak sonuçları sürekli olarak dile getirdik, değerlendirmelerimizi bakanlığa ilettik. Şimdi ise maalesef ki bahsettiğimiz durumlara karşı önlem alınmaması sebebiyle olumsuz sonuçlarla karşı karşıyayız. Birebir olarak uyardığımız şeyleri yaşıyoruz. Keşke bizlerin değerlendirmeleri yanlış çıksaydı da bu sonuçlarla karşı karşıya kalmasaydık. Şu anda gördüğümüz LGS ve TYT sonuçları ne yazık ki uyarılarımızı doğruluyor. Pandemi öncesinde de fırsat eşitsizliği söz konusuydu ancak bu pandemi de katlanarak arttı" dedi.

SÜREÇ SINAVSIZ EĞİTİMİN GEREKLİLİĞİNİ ORTAYA KOYDU
Pandemi döneminin sınavsız eğitim sistemini gündeme getirdiğini söyleyen Vardal, "Pandemi sınavsız eğitim sistemiyle ilgili bir çalışma yürütülmesi gerekliliğini ortaya koydu. Bu süreçte ekonomik durumu daha iyi olan; özel okullarda okuyan, çevrimiçi olanaklara erişim konusunda sıkıntı çekmeyen, birden fazla araç gereçe erişimi olan, uygun çalışma alanları olan çocuklar doğal olarak daha başarılı oldular. Yoksullar, kız ve dezavantajlı öğrenciler bu konuda en büyük sıkıntıyı yaşadı. Başarısız olan öğrencilerimiz değil, bu süreci yöneten Milli Eğitim Bakanlığı'dır" diye konuştu.

UZAKTAN EĞİTİMİ YÜZ YÜZE EĞİTİMİN YERİNE KOYDUK
Uzaktan eğitimle geçen 3 yarı yıllık dönemin, 6 Eylül'de kesinlikle okulların açılması gerekliliğini kanıtladığını aktaran Vardal, "Yüz yüze eğitimin yerine hiçbir şeyi koyamazsınız. Uzaktan eğitim; çok acil durumlarda çok kısıtlı bir süre için uygulanması gereken bir yöntemdir ama biz neredeyse yüz yüze eğitimin yerine koyduk. Sonuçlarını da ne yazık ki bu şekilde yaşadık..." ifadelerini kullandı.

YENİ DÖNEMDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Vardal, okulların açılması gerekliliği ile beraber gerekli hazırlıkların, bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, yapılması gerekenler hakkında şunları söyledi:

"Yeni dönemde mutlaka sınıfların seyreltilmesi gerekiyor. Hijyen malzemelerinin temini, pandemide eğitimin sürdürülebilmesi adına gerekli koşulların sağlanması için okullara ek bütçe sağlanmalı. Temizliğin yapılması için de personel takviyesi yapılmalı. Şu anda hiç personeli olmayan okullarımız var, Eylül-Ekim ayında İŞKUR'dan gelecek personellerle idare etmeye çalışıyorlar. O okullarda kadrolu istihdam edilecek personele ihtiyaç var. Okulların sağlıklı bir şekilde havalandırılmasını sağlayacak bir çalışma yapılmalı. En önemlisi de öğretmenlerin aşılanmasında bir aksaklık varsa bir önce giderilmesi ve Dünya Sağlık Örgütü tavsiyesi göz önünde bulundurularak, Türkiye'de 12 yaş üzeri çocukların aşılanması için çalışmalar yapılmasıdır. Ayrıca 3 yarı yıl süren süreçte öğrencilerin eksikliklerinin bulunduğu alanların hızlı bir şekilde tespit edilmesi ve ilerleyen süreçte buna yönelik önlemler alınması gerekiyor. Bütün bunların aynı anda olması için çalışmalar yapılmalı ve 6 Eylül'de mutlaka okulla yüz yüze eğitime başlamalıdır.

SOMUT BİR HAZIRLIK YOK!
Okulların açılmasına aşağı yukarı 40 günlük bir süre kaldı ama somut olarak önümüzdeki döneme ilişkin kamuoyuyla paylaşılmış bir hazırlık görmüyoruz. Bu da herkesi kaygılandırıyor. Kolektif bir çalışmaya, akla ihtiyaç var. Alanın öznelerinin de surece dahil edildiği bir çalışmaya ihtiyaç var. Biz 3 yarıyıldır bakanlığa aynı çağrıyı yapıyoruz; alanın özneleri, sendikalar, bilim insanları ve sağlık meslek örgütlerinin önerileri var. Bu kollarla birlikte kolektif, ortak bir çalışmaya ihtiyaç var. Salgın sürecinin ancak bu şekilde üzerinden gelineceğini düşünüyoruz."