GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
26 Ekim 2022 Çarşamba 09:18

'Arka mahalle'de göç başladı... Deniz manzaralı kriz manzarası!

İzmir’in kalbinde yer alan ve kentin en yoksul semtlerinden biri olan Kadifekale’de ekonomik krizden derin biçimde etkileniyor. Artan kiraların yanı sıra Afrika ve Suriye’den gelen göçmenlerin de mahalleye yerleşmesi sebebiyle mahallede göç başlamış durumda…    

Metehan UD – Ahmet Can KARATAŞ/EGEDESONSÖZ - Koronavirüs pandemisi ile başlayan ve ekonomik sıkıntılar ile derinleşen kriz hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Krizin etkilerini konuşmak için İzmir’in en eski merkezlerinden biri olan Kadifekale’nin yolunu tuttuk. İlk dikkatimizi çeken Kadifekale sokaklardaki sakinlik oldu. Tarihi Kale’nin içerisindeki Pagos Pazarı’na rağmen sokakta insan bulunmazken meydandaki kepenk indirmiş dükkânlar ise ekonomik krizi göstergesi olarak bizi karşılıyor.

Kendilerine yardım için gelen insanların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken muhtarlar, işsizliğin yükseldiğini, her gün daha fazla icra tebligatları geldiğini ve Afrika ve Suriye’den gelenlerin sayısının inanılmaz arttığını, kiralardaki yükselişten dolayı insanların bir zamanların düşük kiralardan dolayı tercih edilen Kadifekale’den bile kaçmak zorunda kaldığını vurguladı. Esnaf ise gündemlerinin cirodaki düşüşün ve kabaran veresiye defterleri olduğunu belirtiyor.

‘İNSANLAR ARTIK GÖÇ EDİYOR’
İlk durağımız Kosova Mahalle Muhtarlığı… 3 bin 500 civarındaki kişinin yaşadığı Kosova Mahallesi’nde 3 dönemdir muhtarlık görevini Reşit Gezginci yapıyor. Bir dönem Suriyeli mültecilerin göç merkezi olan mahalle şimdilerde ise Afrikalı göçmenlerin çekim merkezi olmuş.

Muhtarlığın yardım sorma merkezi haline geldiğini belirten Muhtar Gezginci mahallesindeki durumu şu sözlerle özetledi:

“Yoksulluk arttıkça insanlar daha fazla yardım ya da iş talebi ile kapımızı çalıyor. Bu dönem çok daha kötü… Artık evrak için gelen yok. Muhtarlar artık devre dışı ama yine de insanlar muhtarlardan umutlarını kesmemiş. Artık bizim bir yetkimiz yok. Tabi işsizlikte var. Kiralar zaten aldı başını gitti. Geçen sene kiralar 300-400 lira idi şimdi Kadifekale’de bile en düşük bin beş yüz lira. Afrikalılar bile burada ikamet etmeye başladı ama kayıtsızlar, kaç kişiler bilmiyoruz. Normalde 500 lira olan kirayı Afrikalılara bin beş yüze veriyorlar. İnsanlar artık buradan göç ediyor. Biz tepeden bütün İzmir’i görüyoruz ama kimse bizi görmüyor. Gelen tebligatlar ise hep icra. Başka bir şey yok. İnsanların telefon faturasının icrası geliyor. İnsanlar faturalarını ödeyemiyor” 

‘HIRSIZLIK VAKALARINDA SIÇRAMA VAR’
İkinci durağımız ise komşu mahalle ve Kadifekale Mahalle Muhtarlığı… 25 yıldır muhtarlık yapan Davut Tekin mahalledeki artan yoksulluğu anlatmaya başlayacağı sırada gelip yardım soranlara şahit oluyoruz.

Krizden en fazla etkilenen bölgelerden birinde muhtarlık yaptığını ifade eden Tekin gelir kaynaklarının eşit dağıtılmadığını belirtti. Artan hırsızlık olaylarına dikkat çeken Tekin mahalledeki yoksullukla ilgili şunları söyledi:

“Bölge daha çok vasıfsız işlerde çalışan insanların olduğu yerler. İşsizlik iki nedenle arttı. Birisi son yaşanan kriz ortamı… Ve de bu bölgedeki insanların sorunları kalıcı çözümlerle değil de yardımlarla kapatılmaya çalışıldı. Bu da bölgenin insanlarını daha çok yardımlarla pasifize edildi. İstihdam sağlamak yerine yardım dağıttılar. Son süreçte işsizlik iyice büyüdü, insanlar işsizlik, barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılamayacak hale geldi. Mahallemde 400’e yakın bir işsiz kitlesi var. Mahalledeki Afrikalıları ne yapıyor, ne diyorlar bilmiyoruz ama Afrikalıların varlığı avantaj. Alışveriş yapıyorlar, boş evleri kiralıyorlar. Onların varlığı biraz garipseniyor ve güvensizlik yaratıyor ama onun dışında zarar verici konumda değiller. Hırsızlık ve uyuşturucuda bir sıçrama var, özellikle son 5-6 aydır hırsızlıklarda bir sıçrama var. Elektrik ve internet kablolarının kesilmesi, kanalizasyon ızgaraların çalınması arttı. Son 6 aydır muhtarlıklar insanlar için bir umut kapısı haline geldi. Yani bu sıkışıklık insanları hep bize yönlendiriyor. Hem faydalanmak hem bilgi almak için. Biz de zor durumda kalıyoruz. Çünkü bizleri muhatap görüyor, çünkü ulaşabildikleri tek kurum bizleriz. Bizlerin de elinden bir şey gelmiyor. Zaten muhtarların bir yaptırım gücü yok. Artık biz yardım dağıtamıyoruz bazen kömür dağıtıyorlar ama kime veriliyor bilmiyoruz. Kömür alamayan vatandaşlar bizim kapımıza geliyorlar. Haklılar da onların çektiği acılara en yakından biz tanıklık ediyoruz ama maalesef elimizden bir şey gelmiyor.”

‘11’E ALDIM 5’E SATAMIYORUM’
Muhtarlardan sonra esnafın yolunu tuttuk. Uzun süredir Kadifekale’de manavlık yapan Ubeydullah ise satışlardaki düşüşe dikkat çekiyor. Günlük bin 500 liralık satışın 150-200 liralara kadar düştüğünü ifade eden Ubeydullah “200 liralık iş yaparsam kazancı olur mu? Olmaz. Komşum Midyat’tan mal getiriyor, bazen siftah yapamıyor. Üzümü getireli on gün oldu satamadım. 11 liradan almışım, 5 liraya satmaya çalışıyorum. Yine de alan olmadı. Neden çünkü millet de para yok. Ben çalışamasam hiçbir şey alamam. Veresiye teklif eden de oluyor ama kabul edemiyoruz ki? Ne satıyorum ki veresiye vereyim. Geri dönmez diye endişe ediyoruz. Her gelen pahalıya satıyorsun diyor ama halbuki 7 liraya alıyoruz 10 liraya satmaya çalışıyoruz. Müşterimiz çok değil ki pahalıya satalım. Artık tezgahta eskisi gibi de mal yok. Çok az tutuyoruz. Sabah hale gidiyoruz, sabah fiyat ayrıdır, akşam fiyat ayrıdır.” dedi.

‘NE KADAR ALACAĞIMIZ VAR BİLMİYORUZ’
18 senedir market işleten  Abdülmanef Aydeniz ise veresiye satışlardaki artışı vurguladı. Elektrik faturasının 7 bin lira geldiğini ve kiralarına yüzde 75 zam yapıldığını ifade eden Aydeniz de şunları söyledi:

“Gıda fiyatları sürekli hareketli… 1 liraya sattığım malı toptancıdan 1 liraya alıyorum. Getiriyorum 2 liraya satıyorum, bir dahaki sefere 2 buçuk liraya satmak zorunda kalıyorum. Sürekli artış var. Ciroda çok değişiklik yok o da fiyatların sürekli artmasından kaynaklı. Artık eskisi gibi bir kazancı yok işlerin. Kafa kafaya da olsa ayı döndürüyoruz. Veresiye defteri o kadar çok kabardı ne kadar alacağımız var bilmiyoruz. Oturup hesaplamamız lazım. Eskiden bu kadar çok veresiye vermiyorduk. Eskiden bir evin aylık borcu 200 lira idi şimdi bin-bin beş yüz lira, iki bin lira birikiyor. Hem onları zorluyor hem de bizi. Aybaşı o para gelmedi mi sorun? İki bin lira borcu oluyor, gelip bin lirasını veriyor, bin lira defterde kalıyor, bin beş yüz borcu varsa, 5 yüz veriyor, bin lira defterde kalıyor. Kaç ailenin de borcu var onu da bilmiyorum. Çocuklar bir şey istiyor aile alamıyor, çocuğun elinden alıp tekrar tezgaha bırakıyor. Çok şahit olduk ve de eskisine göre daha az gıda ile ayı geçindiriyorlar. Bir su parası bile cebinde olmayan, kredi kartı ile ödeyenler var.”

‘45 ARAÇ 15’E DÜŞTÜ!’
Hacı Orhan (taksici):
 40 senedir bu bölgede taksicilik yapıyorum. Kazandığımız para, mazota, tamire, vergiye değneğe, durağa gidiyor. Şu anda mazot çok yüksek... Günübirlik geçinmeye çalışıyoruz. Herkes bizden şikayetçi… Adam buradan biniyor hastaneye gidiyor 30-40 lira yazıyor. Bu bizim yüzümüzden değil. Vatandaşı geliri olsa dokunmaz, gidiş-geliş 100 lira verir. Vatandaş mağdur, onlar mağdur olduğu için biz de mağduruz. Biz de 45 araba vardı şimdi kaldı 15 araba. Zaten sabit müşterileri dışında çok az iş alıyoruz. Gönül isterdi ki daha iyi kazanç olsaydı. Son 5-6 aydır yarıya düştü sayılır. Çankaya’ya iniyoruz 300 tane taksi boş, 300 taksi içinde nasıl müşteri bulacağız. Yoksa durağa boş geliyoruz durağa. 

‘15 TRAŞ 4’E İNDİ’
Orhan Batmaz (berber): 33 senedir berberlik yapıyorum burada. Kriz bizi çok etkiledi. Müşteriler çok azaldı. Pandemide evde tıraş olmaya başladı insanlar. Kriz sürecinde de bu alışkanlığını sürdürdüler. 10 kişiden 4’ü artık gelmiyor. Önceden sabahtan akşama 10-15 tıraş yapabiliyordum şimdi en fazla 4-5 tane. Bir jileti alıyordum 20 liraya, şimdi 60 lira. Saç-sakal 50 lira çok diyorlar gelmiyorlar. Sabit müşteriler bile gelmiyor artık. İnsanlar tıraş mı olsam yoksa o para ile kendine yiyecek mi alsam diye düşünüyor. 


‘11 TANDIR VARDI 2 TANE KALDI’
Ayşe
: Eskiden un, yumurta, susam ucuzdu para kazanabiliyorduk ama artık para kazanamıyoruz. Bir gün tezgah açıyoruz, beş gün açamıyoruz. Un alamıyoruz ki.. 250 liraya aldığımız un 550’ye çıkmış. 6 kişiyiz bir maaş dışında diğer tek gelirimiz bu. Önceden eşim inşaatlarda çalışıyordu, kalp krizi geçirdiği için çalışamıyor. Hem eve götürüyoruz hem de satıp eve katkı yapmaya çalışıyoruz. Eskisi gibi dışarıdan gelen de yok. Geçen yıl 2 liradan sattığımız ekmeği şimdi 6 liraya satıyoruz. Önceden 100 tane yapıp satabiliyordum şimdi 25-30 taneyi satamıyoruz. Öncede 11 tane tandır vardı şimdi 2 tandır var açık. Eskiden insanlar geliyordu dışarıdan toptan alıp gidiyorlardı. Benzin, ulaşım pahalandı deyip gelmiyor artık insanlar. Artık pazara markete de gidemiyoruz. Daha ne şekilde yaşayacağız bilmiyoruz.