GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
26 Şubat 2019 Salı

Zenci Sürücünün Yeşil Rehberi

1962'de siyah caz piyanisti Don Shirley, ABD'nin güney eyaletlerini kapsayan bir turneye çıktı. Şoförü ve koruması TonyLip adlı bir beyazdı.

Manhattan'tan yola çıkan ikili, ülkedeki ırklar arası gerilimin en üst düzeyde olduğu bir dönemde, ABD'nin en ırkçı bölgelerinde güvenli seyahat için, küçük, yeşil bir kitaba güvenmek zorundaydı.

1936'de 10 sayfalık bir broşür halinde başlayan "TheNegroMotoristGreenBook - Zenci Sürücünün Yeşil Rehberi", siyahi gezginlere hizmet veren restoran, bar ve mola yerlerini listeliyordu.

Shirley ve Lip'in hikayesi, "GreenBook - Yeşil Rehber" adlı komedi-drama filminde yeniden anlatıldı ve Pazar gecesi En İyi Film Oscarı’nı kazandı. Piyanisti En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı’nın sahibi Mahershala Ali, şoförünü ise ViggoMortensen canlandırdı.

Ancak eğlenceli film, siyahların neden kendi ülkelerinde güvenle seyahat etmek için bir rehbere ihtiyaç duydukları gibi, rahatsız edici bir soruyu da gündeme getirdi.

Filmin geçtiği yıllarda ırk ayrımını öngören JimCrow yasaları uyarınca, ABD'nin güney eyaletlerinde hâlâ resmen uygulanıyordu. JimCrow, ABD'nin güneyindeki pamuk tarlalarında çalışan işçilerin söylediği bir şarkıdaki bir karakterdi.

Amerikan İç Savaşı'nın ardından, güney eyaletlerinde kölelik 1860'li yıllarda yakalansa da, siyah ve beyazları ayıran ve uygulamada siyahları toplumun kenarına iten "ayrı ama eşit" kuralı, yerel ve eyalet düzeyindeki yasalarda yürürlükteydi.

Irk ayrımı döneminde seyahat etmek, her siyah sürücü için zorluklarla doluydu.

Siyah yayıncı AlvinHall, en iyi ihtimalle beyazların sahip olduğu işletmelerin siyah sürücülerin araçlarını tamir etmeyi reddetmesi ya da otel odası vermemesi nedeniyle, rahatsızlık yaşandığını söylüyor.

Geçen yıl BBC Radyosu'nda yapılan Yeşil Rehber belgeselinde konuşan Hall, en kötü ihtimalle de "yanlış kasabada, yanlış bir bara girerlerse" siyah sürücülerin yaşamlarının tehlike altına girebileceğini vurguluyordu.

Devam eden ırklar arası gerilimden "Siyahların Hayatı Önemlidir" (Black LivesMatter) hareketi doğdu süreç içinde.

Röportajında AlvinHall "Siyahların yoldayken hala ihtiyatlı olması önemli. Yeşil Kitap'ın basımı 1967'de dursa da, Victor Green'in kitaba koyduğu tavsiyeler bugün için hala geçerli" diyordu.

Bence de En İyi Film seçilmesi sürprizdi ama çok iyi olmuştur. Ötekileştirmeye karşı durmak Akademi’nin yeni işlerinden biri…

OSCAR’DA BİR ŞEYLER DEĞİŞİYOR MU?

Bu soruyu entelektüelliğinden kaygı duymadığım insanlardan biri olan Asuman Tümer’e de sordum. Verdiği cevaplar son Oscar ödüllerini de anlaşılabilir türden..

Bakın ne diyor Asuman Tümer dostumuz:

“Keser döner sap döner gün gelir hesap döner” yılları yaşanmaya başlandı Oscar Ödülleri’nde son bir kaç senedir.Akademi’nin profili yıllarca beyaz dominant bir profilken yeni alınan üyelerle 4000’den 7 bin küsura çıkartılan üye sayısında artık siyahi ve eşcinsel ağırlık hissediliyor.

Bu da ödül verilen işlerin siyahi ve eşcinsellerin hikayelerini anlatan filmlerde olması sonucunu getiriyor.

“Ayışığı”, “GetOut”, bu sene de “GreenBook” bu dönüşümün kanıtları. Bir izleyici, bir sinemasever, bir sanatsever olarak bu üç işe de verilen ödüllerin hak edilmediğini düşünsem de diğer yandan bu “hesaplaşmayı" anlamamak mümkün değil.

Hollywood yıllarca beyaz ve erkek dominant bir endüstri olarak siyahları yok saydı filmlerinde. Zaten gerçek hayatta da 70’lere kadar lokantalarda, toplu taşıma araçlarında, okullarda, işlerde siyahilere yer yoktu ya da en kötü yerler reva görülürdü.

Eşit haklarını kazanmak için siyahi Amerikan halkı bu yolda pek çok kıymetli iyi yetişmiş önderlerini suikastlere kurban verdi. Yıllarca eğlence dünyasında beyaz zenginleri eğlendirirken çalıp söyledikleri mekanlarda yemek yemeleri, tuvaleti ve asansörü kullanmaları yasaktı.

Bunları gösteren GreenBook filmine, film iyi yapılmış, iyi kurgulanmış ve iyi yazılmış bir film olmasa da “yeni” akademi üyeleri en iyi film ödülünü verdi. Filmde aslında çok iyi bir aktör olan Mahershala Ali’nin oyunculuğunu sergileyeceği hiçbir fırsat olmasa da en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü bu sene ona verildi. En iyi kadın başrol oyuncusu ödülünün 2001’e kadar bir siyahi oyuncuya verilmediğini düşündüğünüz zaman bu hesaplaşmayı anlıyorum diyorsunuz.

Bu ödül 2001’de nihayet Halle Berry’ye verildiğinde Berry ağlamaktan teşekkür konuşmasını yapamamıştı ve bu ödül için “görülebilmesi” adına Berry’nin pek de estetik ve hiç de romantik olmayan bir şekilde çırılçıplak soyunup, izlemesi zor, rahatsız edici bir sevişme sahnesi çekmesi gerekti Monster’sBall’da.

Ve Berry bu arada annesi bembeyaz olan melez, oldukça açık renkli bir siyahi kadın.

Ama artık hesap döndü. Artık ViolaDavis’leri, LupitaNyongo’ları ödül alırken görebiliyoruz. Hollywood’ta artık hem kadınların hem Afro Amerikalıların ayak seslerini daha çok duyar olduk.

Şimdi sıra kadın yönetmenlerin görülmesinde. Bigelow açılışı yaptı.

Darısı bizim başımıza diyorum. Her türlü ayrımcılığın son bulduğu eşit fırsatlar ülkesi olmayı umut ederek. “