GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
11 Haziran 2010 Cuma

Yüzleşmek’…

Çocukken evde ne zaman sorun olsa, bir şey kırsam, bir şeyi bozsam, kısacası ev karışık olsa eve girmek istemezdim.’¶
 
Annemin tabiriyle yollarda it gibi sürterdim, evin yolunda ayaklarım geri geri giderdi, arkadaşlara giderdim oyun oynamaya, biraz olsun evin karışıklığından kurtulmak, verilecek cezayı unutturmak için’…
 
Şimdi biliyorum ki gitmek lazımmış o eve, gidip yüzleşmek, görmek gerekmiş.
Çünkü kaçmak bir yere kadar götürüyormuş sizi.
 
Düşünüyorum da Recep Tayyip Erdoğan şu an benim çocukluğumdaki o psikolojiye sahip gibi.
 
Evi karıştı, evde işler yolunda gitmiyor.
 
Açılım saçmalıkları
Ermeni meselesi’…
 
Kıbrıs meselesi’…
 
Deniz feneri’…

Ergenekon yalanları’…
 
Şehitler’…
 
İşsizlik, fakirlik’…
 
Tarımsızlık, arkasından toprak satışıyla gelen topraksızlık’…
 
Özelleştirme adı altında yağmalanan kurumlar’…  Dahası, bahsedilmeyen birçok kamu kurumunun, ormanların, limanların ve hatta okulların bile satışı ve tasfiyesi için hazırlıkların yapılıp, yasaların hazırlanması.

İşin en acı belki de en trajikomik yanı ise ne biliyor musunuz?
 
Gitti gidiyor edasında AKP tarafından satılan, tasfiye edilen veya satılacak olan kamu işletmelerinin hemen hemen tamamının AKP hükümetinin karaladığı ve ’“ CHP iktidarında şu ülkede bir taş üstüne taş kondu mu?’” dediği ama CHP iktidarında hiçbir borç alınmadan ülkeye kazandırılan eserlerin olması.

Bu arada belirtmeliyim ki, ben bu yaşıma kadar taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştüm de... Taş üstünde taş bırakmayanı ilk defa görüyorum.

Evet, adamlar senin, benim, kısacası herkesin hakkını kendi mallarıymış edasında babalar gibi sattılar.
 
Kısa sürede çok zenginleşip, diğer taraftan da halkı fakirleştikçe fakirleştirdiler...

Kendi çocuklarının yaptığı işlere sınırsız destek vererek, ailenin ne kadar önemli olduğunu öğrettiler.
 
Ve en sonunda Pollyanna'yı bile isyan ettirdiler.
 
Gelelim dış politikaya.
 
Dış politikadaki, politikasızlığa ise söylenecek tek bir kelime dahi yok.
 
En basiti, Gazze olayında da görüldüğü gibi kendi kendimize gelin güvey olup, olaylara orta doğu fatihi etiketiyle balıklama atlayıp, kafa üstü çakıldık.
 
Yoluna dokuz tane masum vatandaşımızın canını feda ettiğimiz ve cümle alemin terör örgütü diye adlandırdığı ama ne hikmetse sayın başbakanımızın direnişçi diye adlandırdığı hamas’’dan bile ağzımızın payını aldık.
 
Ne söylemiş hamas'ın sözcülerinden Ayman Taha; Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas arasında yürütülen uzlaşma görüşmelerinde Mısır'dan başka bir arabulucu aramadıklarını.
 
Her şey kabak gibi ortada’…
 
Evet, şimdi tekrar eve dönelim’…

Bir ev düşünün’…
 
Kurallar sizin, her şey sizin!
 
Hak hukuk adalet sizin’…
 
Fakat siz baştan aşağı yanlışsınız.
 
Peki, sizi kim yargılar?
 
Elbet de evin büyükleri.
 
Ama evin büyükleri de sizin sözünüzden çıkmıyorsa kim yargılar?
 
Kimse değil mi? Meydan sizindir! At da sizin!
 
Ama unutulan bir şey var.
 
Çocuk’…
 
Ta ki çocuklar büyüyüp güç kazanmaya başladığında artık adaletsizliğinizin ters teptiğini görürsünüz’…
 
Evet, çocuklar büyüyor’…
 
İşte o yüzden eve dönüp yüzleşmek, hesap vermek en iyisi’…