GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Serdar DEĞİRMENCİ
YAZARLAR
7 Eylül 2017 Perşembe

Yunan Adaları'nı boşver, Foça'ya gel...

Deniz sütliman…

Yaprak kımıldamıyor…

Limanda kayıklar sıra sıra dizilmiş…

Ağları onaran balıkçılara birkaç kedi eşlik ediyor, köpekler ise her zaman ki gibi miskin miskin ortalıkta dolaşıyor…

Eğri boynu, kocaman kırmızı gagasıyla bembeyaz bir pelikan, yeni gelin edasıyla denizin üstünde resmi- geçit yapıyor. Her zaman çığlık çığlığa olan martılar bugün garip bir suskunluk içinde…

Güneş battı batmak üzere. Akşamın kızıllığı denizin üstüne vuruyor. Oturduğum barın penceresinden uçsuz bucaksız denize bakıyorum. Akşamın karanlığı yavaş yavaş çöküyor. Motorlu kayıklar keyifli keyifli; arkalarında bembeyaz köpükler çıkartarak limana dönüyor. Denize açılan tahta iskelenin ucunda iki sevgili öpüşüyor…

Barmenlerde bir telaş, bir telaş… Bardaklar bir kez daha parlatılıp, akşama hazır hale getiriliyor. Bara erken tünemiş bir iki kişi ağız dolusu kahkahalarla akşamı karşılıyor. Gökyüzünde tek- tük yıldızlar beliriyor… Foça’da akşam keyfi başlıyor…

Ben ise;

Cumhuriyet’te Aslı Aydıntaşbaş’ın “ Yunanistan’a kaçan kaçana ” yazısına dalmışım:

Bir bayram daha geride kaldı. Ve geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da uçaklar dolusu vatandaşımız, Yunanistan’a gitti. Daha doğrusu kaçtı.

Sadece Türkler değil, dünyanın farklı yerlerinden 30 milyon turist bu yıl Yunanistan’a akın etti. Yunanistan’ın kasasına en kötü senaryoyla bile 25 milyar dolar girmiş oldu.

Yunanistan artık eskisi kadar ucuz değil.

Demek ki başka nedenleri var Türkiye’den insanların akın akın Yunanistan’a gitmesinde.

Estetik, özgürlük, yerellik.

Sahillerini betonarme bir perdeye dönüştüren, eski ve yerel, namına her şeyi yok etmek için çabalayan bizler, Yunanistan’a gittiğimizde o şirin adalara, o daracık sokaklara, o taş evlerin güzelliğine baka baka doyamıyoruz. Ölçek, ufak. İnsani. Devasa oteller, Dubai hayranlığıyla inşa edilen o kitch, görgüsüz yerler yok. Plastik sandalye bile yok. Mekanlar sahici ve yerli. Üç tahta sandalye, sade bir kağıt örtü. Bir çok lokanta ve otel hala aile işletmesi. Ve bu durum insanın ruhunu dinlendiriyor.

Bizim ülkemizde daha düne kadar böyleydi. Ancak elbirliğiyle yereli de, tarihi de yok ettik. Orada bir taş ev varsa, yıkıp pideci yaptık, yetmedi üstüne bir kat çıktık. Rum Mezarlığını otogar, eski taş konağı da yıkarak AVM diktik.

Tarih deyince aslında bizde alası var. Korunmamış olsa dahi var. Ama devlet, bu coğrafyanın tarihi ile barışık olmadığı için, ne Bizans’ı ne Roma’yı ne de Osmanlı’yı yeterince pazarlayamıyor. Aklı fikri her yeri TOKİ’leştirmekte! Kusura bakmayın ama kendini Malazgirt’e sıkıştırmış bu resmi (ve kurgulanmış) tarih olması da Türkiye’yi yabancı turist için cazip kılmıyor.

………

Bir de özgürlük hissi var ki turizm açısından hayati. Ne derseniz deyin ama Türkiye’de siyasi özgürlüklerin olmaması, turizmi de etkiliyor.

İnsanlar, özgür oldukları, kadınların sokakta rahat hissettiği, siyasi baskının olmadığı mutlu ülkelere gitmek isterler. Kafede aylak aylak oturmak, özgürlük solumak, akşam gelince bir kadeh bir şey içmek ister…”

Bu değerlendirmelere katılmamak mümkün değil…

Ama siz yine de 9-10-11 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Foça Festivaline gelin. Sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde, kısmen de olsa tarihi dokusunu korumayı başarmış Foça’da sergileri gezin, panellere, söyleşilere katılın, halk oyunlarını, konserleri yarışmaları izleyin, denize girin güneşlenin Foça’nın tadını çıkarın… Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ sizleri Foça’ya çağırıyor:

Arnavut kaldırımlı sokaklarında özgürlüğü, sanatı yaşamaya, birbirine omuz vermiş tarihi ve kültürel dokusunu koruyan Foça Evlerini görmeye, deniz dalgalarına dokunan lokantalarında, dükkanlarında, parklarında ölümsüz anlar biriktirmeye, X. Foça uluslar arası Kültür ve Sanat Festivaline bekliyoruz sizi…

Demokrasinin, özgürlüklerin, sanatın, kültürün, çevre ve insan haklarının kent hafızasına nüfus ettiği Foça’ya, nerede olduğunu bilmediğimiz fakat üstüne bir kere basıldığında Foça’dan ayrılamayacağınız söylenen, efsanelere, hikayelere konu olan, şiirlerde dile getirilen “ Kara Taşı” bulmaya, Kara Taş’a basmaya davet ediyoruz sizi…

Beş bin yıldır insanoğluna ev sahipliği yapan köklü bir tarihe tanıklık etmiş bir kenttir Foça. Antik Phokaia Kentinin kalıntıları üzerine kurulan ilçede tarihin derinliklerinde kaybolmaya, doğal güzelliklerini keşfetmeye, nesilden nesile aktarılan kültürel mirası tanımaya davet ediyoruz sizi…”