GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
24 Aralık 2019 Salı

Yolcuya saygı ve itibar yönetimi

Yıl sonu yaklaşırken kısa ve gri gündüzleri, uzun ve rengarenk geceleri ile Avrupa’nın tarihi şehirlerinin tadına doyum olmuyor. Biraz sivil toplum zorunluluğu biraz da keyifli zaman geçirme, gündemden kopma güdüsüyle üç ülkeye birden açılan kapılarıyla kendimizi Euroairport’ta bulduk. Yani İsviçre’nin Basel, Fransa’nın Mulhouse  Almanya’nın Freiburg kentlerine…Noel pazarları özellikle de kış mevisiminde ilk kez gittiğim Strasbourg, Colmar ve Mulhouse çok renkli, çok lezzetliyidi…

Elbette sizlere anlatacak notlarım var ama önce şu Sunexpress’e bir dokunalım…

Sunexpress’i İzmir’i hub olarak kullanıyor olduğu için seviyorum, seviyoruz… İzmir’den Avrupa’nun bir çok kentine direkt uçabiliyor ama şirketin yolcusuna çok da saygılı olduğunu söylemek imkansız. Bu da sevgiyi sürdürülebilir kılmıyor. Daha önce Van’da ve Gaziantep’te de saygısızlıklara tanık olmuştuk ama son yaşadığımız anlaşılabilir gibi değil…

Geçen Pazar sabahı Mulhouse’dan taksi ile en çok yarım saat mesafedeki Euroairport’a doğru yola çıktık. Eşimin önerisi ile saat 12.30’da bindik taksiye… Ben havalimanlarında vakit geçirmektense şehirde gezmeyi daha çok severim. Ama bu kez erken çıktık, gidelim iki saat havalimanında bekleyelim dedik.

Taksiye bindik, Cezayirli Ahmed kullanıyor taksiyi… Kafayı gözü yara yara iletişim kuruyoruz, bu tür insanlarla konuşurken “selamın aleyküm” sihirli kelime… Googlemaps’ten takip ediyorum yolu 17 km kala aniden gittiğimiz yol maviden önce sarıya sonra da kıpkırmızı oldu. Yani havalimanına varmamıza en çok 10 dakika kalmıştı… Durduk ve kımıldayamadık. Az sonra şoförümüzün telefonuna arkadaşından bir mesaj geldi, önümüzde giden bir tır kamyonunda yangın çıkmıştı. Kamyon alev almış ve yandaki araçlara da yangın sıçramıştı.

Havalimanının web sitesine girdim bu arada Sunexpress’in Basel -İzmir uçağının 20 dakika rötar aldığını görünce biraz olsun rahatladım. Yarım saatlik yolu ara yollardan iki saatte tamamladık ve 14.40’da Sunexpress kontuarında olduk. Ama kontuarda kimsecikler yoktu. Hemen yandaki PGS kontuarına sorduk, “10 dakika önce kapattılar” dediler. Uçağın rötar alması onların umurunda değilmiş. Bu arada gelen gelene… Yaklaşık 20 kişi geldi, otoyoldaki kaza nedeniyle geciken 20 kişi… Uçağı görüyoruz orada yeni yolcu indiriyor ama biz binemiyoruz. Danışmaya gidiyoruz. İnsanlar ağlamaklı, annesi babası İzmir’de bekleyen öğrenciler, yıllardır sülale özlemiyle yanan ve onları görmek için yılbaşı tatilini bekleyen gurbetçiler…

İtirazlar işe yaramadı.Sunexpress kalktı gitti. Full dolu olan uçağın kaç koltuğu boştu bilemiyorum. Ama benim parasını haftalar önceden ödediğim 1-B ve 1-C koltuklarının boş olduğu kesindi…

Bir hava yolumuz (şimdi uçuşlarına ara verdi) “Yolcusunu en çok seven havayolu” diye reklam yapardı. Ben Sunexpress’e reklam yazsam ne derdim bilemiyorum.

Şimdi Sunexpressçiler bana “uluslararası kurallar vidi midi” demesinler. Biliyorum o kuralları. Burada inisiyatif kullanılması gerekiyordu ve sağır sultanın bile duyduğu bir kaza nedeniyle kontuarın bir 20 dakika daha açık tutulması gerekiyordu. Saygı duyulunca itibar da geliyor. Tabii ki itibarı önemsemek gerek. Sunexpressin yöneticileri ne kadar Türkçe biliyor bilmiyorum, o nedenle İngilizcesini yazayım, “reputation” !

Uyanık vatandaşlarımız

Bu arada hiç de hakkı olmadığı halde Pegasus’un ofisi gibi anlaşılmaya yol açan bir tabelasını kullanan bir çakal acenteci akıl almaz fiyatlarla bilet satmaya çalışıyor. “THY’de yer var mı” dedim, yok dedi. Orada arkadaş olup bir geceyi St. Luis kasabasında beraber geçirdiğimiz Mardin kökenli İzmirli Sedat’ı kazıkladı ama bizi kazıklamadı. THY’nin call-centerini arayıp yetkili olduğunu öğrendiğimiz Swissport’tan bir gün sonraki güne bilet aldık ve memlekete döndük. Acenteci çakala iyi ki kanmamışız.

Burada iki taksiciden de söz etmeliyim. Cezayirli Ahmed’e taksiye binerken “kaç para tutar” yaklaşık demiştim, “65 euro demişti”… Taksimetre iki katından fazla yazmasına rağmen bizden yine 65 euro aldı. Havaalanından geceyi geçrieceğimiz otele götürecek olan bir başka çakal yine Türkiye’dendi maalesef… Basel Havalimanında çalışan Giresunlu taksici bizi hem kazıkladı hem de otelin önüne kadar gitmedi (vardı bir problemi sanıyorum) yağmur altında yürüttü çakal. Basel’den bir Türk şoförün kullandığı taksiye binecekseniz bu Giresunlu’ya dikkat edin. Mümkünse bir sonraki taksiye binin…

Bu seyahatten yazacak çok şey var…