GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Temmuz 2018 Perşembe

Yine CHP

Toplumun sabrını sınıyorlar…

Biri CHP Genel Başkan adayı; “Tepeden tırnağa cesaret” olduğunu söylüyor ama seçim gecesi çizdiği zigzagları izah edemiyor. Daha doğrusu, ikna edici olamıyor.

Diğeri Genel Başkan; “Meclis’i çalıştıracağım” diyor… Biz de ya sabır çekiyoruz. Bu saatten sonra çalışsalar ne olacak! Bakın size ne güzel bir yasa yaptık, iyi günlerde kullanın mı, diyecekler!

Hal böyle iken, ‘değişim ve dönüşümün şart olduğunu’ söyleyerek, İnce yanlıları imza toplamaya başladı. Lakin değişim ve dönüşümden ne anladıklarını, dikkatle izlediğim halde, ben anlayabilmiş değilim. Kıyıda kalan Baykal ve Sav tayfasının ve yönetimden istediklerini alamayan grupların boy göstermesi dışında olan bir şey yok.

Aleviler ile Kemalistler arasında, adı konmamış bir kavga, sosyal medyada hızla tırmanıyor. Her iki cenahın da kullandığı ifadeler, olan bitenin post kavgasından ibaret olduğunu düşündürüyor.

“Elli günde %31 oy alan İnce, 500 günde neler yapmaz!” gibi tuhaf bir akıl yürütmeyle CHP’lileri kafa kola almaya yönelen anlayış, yeni rejimi daha da rahatlatmaktan başka bir işe yaramayacak. Ne yazık ki, %31’i arttırmak bir tarafa, kurultay polemiklerinden sonra, mevcut oyu korumak bile artık imkânsız.

Hâlbuki ülkenin son kırk yılını ve yaşanagelen değişimi doğru dürüst tahlil edecek, siyasal yaşamın geleceğini ve yeni siyaseti tartışacak bilgili, donanımlı kadrolara ihtiyaç var. Genç kuşakların temsilini sağlayacak açılımlara ihtiyaç var. Yeni sosyolojinin, yeni toplumun taleplerini anlamaya ihtiyaç var. Demokrasi üzerine yeniden düşünmeye ihtiyaç var.

Elan iyimser olmak için nedenlerimiz olduğuna inanmak istiyorum…

Tıpkı Gogol’un Palto adlı öyküsüne Dostoyevski’nin yaptığı (hepimiz onun Palto’sundan çıktık) göndermesinde olduğu gibi; bu ülkede çok partili siyasal yaşam ve siyaset insanları, CHP’nin çatısı altından çıkmıştır.

Demem o ki CHP’nin ayağa kalkarak, değişim ve dönüşüm adına ortaya çıkan ihtiyaç ve talepleri, çağın gerektirdiği gibi ele alması ve dile getirmesi mümkündür.

Yeni dünya düzeninde, Türkiye’nin nerede olması gerektiğini doğru tespit etmek için doğru soruları sormak, doğru bakış açısıyla çözümler önermek, CHP’nin yüklendiği tarihsel misyonun gereğidir.

Gelin görün ki günümüz CHP’sinde, bu meseleleri konuşacak birikime ve düzeye sahip insanlar barınamıyor. Bu niteliklere sahip insanların parti içinde olan biteni görüp de siyaset yapmayı sürdürmesi pek mümkün olmuyor. Geldikleri gibi gidiyorlar. Örgüt, Gayya kuyusu gibi…

Maalesef, seksen darbesinden sonra Bülent Ecevit’in arkasına bakmadan CHP’den uzaklaşmasını bir mesele olarak göremeyen, tartışamayan, yetersizlikle malul bir zihniyet CHP’ye hâkim…

CHP’de düşüncenin özgürleşmesi için çıkar gruplarının hegemonyasına son vermek, siyaseti geçim kapısı olarak görenlerin örgüt üzerindeki hâkimiyetini kırmak şarttır.

Düşüncenin bir yöntemi olduğunu ve Batı düşüncesinin bu yöntem olmaksızın var olamayacağını, entellektüel alanın Nutuk, Cumhuriyet tarihi ve birkaç referans eserden ibaret olmadığını, CHP’yi fan kulübü gibi görenlerin artık öğrenmesi gerekiyor. Aydınlanma devrimi entelijansiyası çöktü...

Cehennem sıcağında takım elbiseyle dolaşan asık suratlı siyaset adamlarının siyah, gri, lacivert, kahverengi dünyasıyla sınırlı yaratıcılıkları şahsen bende karamsarlık yaratıyor.

Bu hal, tabuları yıkmak, standartları yarmak, kalıpları kırmak gibi beklentileri zora sokuyor.

Beklenen büyük değişimin, CHP’ye hâkim olan sığlık ve vasatlık aşılmadıkça, gerçekleşmesi imkânsız. Bir sağa bir sola yalpalamak, sen kalk ben oturayım türünden ucuz siyaset çare değil.

CHP’de kızışan liderlik mücadelesi, çözümsüzlüğü iyice derinleştirecek gibi…

CHP’liler, kurtarıcı beklememeli... CHP, muhafazakâr siyasetin kuyruğuna takılmamalı…

CHP, sosyal demokrasi fikrine sahip çıkamıyorsa, sol iddiasının gerçeği yansıtmadığını kabullenmeli ve solun yolundan çekilmeli; Bu tavır, belki de “yeni siyaset” üzerine konuşmaya vesile olacaktır.

Sonuç olarak, Doğu-Batı ekseninde gerilen Türkiye’nin yolunu açacak yeni fikirlerin ve çözüm yollarının gün yüzüne çıkmasını bekleyen toplumsal muhalefetin sabrının da bir sınırı var.

Batı normlarını benimseyen seküler toplumun ihtiyacı, bir kişinin değil ama bir fikrin arkasından gitmektir. Ve o fikir henüz ufukta belirmiş değil.

Yani CHP için her şey bitmiş değil ama zaman daralıyor… Bir de kurtarıcılar artık gölge etmese…