GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
10 Mart 2019 Pazar

Yiğit adam

Yiğit Adam’dı. Öyle tanımıştım.
Sonra gördüm ki... Bekir Böke’de öyle tanımlamıştı,

Kemal Kırlangıç’ı.

Anadolu İnsanının... güzel özelliklerinin bir toplamıydı.
Kafasında ... Anadolu kültürünü yaşıyordu.
Kitaplarında da... Öykülerinde de.

15 Temmuz 1939’da doğmuştu.
Büyüklerin dediğine göre de,
Malatya-Akçadağ treninde doğmuştu !
Gezginliği buradan mı geliyordu ?
Sürgünler, hapisler, tayinler !

Akçadağ Köy Enstitüsü’nü ve Erzurum
Eğitim Enstitüsü’nü bitirmiş,
Türkçe Öğretmeni olmuştu.

Ne yazık ki...
Kemal Kırlangıç’ın, ne Köy Enstitüsü
ne de Eğitim Enstitüsü... vardı bugün.

İlber Ortaylı Hoca diyorki son kitabı
“Bir Ömür Böyle Geçti” de...

Bizim öğretmen yetiştiren sistemimiz iki sorun yaşadı :
* Biri... Köy Enstitülerinin lüzumsuz yere kapatılmasıydı.
* Diğeri... Eğitim Enstitülerinin batırılmasıydı.

Kapatanlar... Açanlardı !

Kırlangıç... Bir yandan öğretmenlik yapıyor, 
Bir yandan da hukuk okuyordu.
Ankara Hukuk Fakültesini bitirip
1977’de İzmir’de Avukatlığa başladı.
12 Eylül darbe döneminin... önemli bir mücadele adamı olmuştu.
2000’e yakın gencin davasına
bakmış... onların “ Kemal Abisi “ olmuştu.

İşçi sınıfı hareketi içinde,
Bir devrimciydi.

Her şeyden önce de...
Bir Atatürkçü’ ydü.
Öğrencisinin de anlattığına göre :
Sınıfa daha ilk girdiğinde,
“ Atatürk’ü sevmeyen varsa... benim
dersimden hemen çıksın !” derdi.

***

Sınavları kazanmış, sonraki adı öğretmen okuluna girmişti... İkinci sınıftaydı.
Karne almıştı... hiç zayıfı yoktu.
Ama... bir dolma kalemi bile yoktu.
Gerçi kimilerinin de ‘ Bir kedisi bile yoktu’ da !

Dolma kalemi olanları kıskanır, ezilip büzülürdü...
Şubat tatilinde köyüne gelmişti.
Gururla... diplomasını gösterecek, dolma kalemini alacaktı.

Babası onu çok severdi. Üstelikte erkek çocuktu !
Hani... Erkek adamın erkek çocuğu olurdu ya !
Gerçi o olmazsa... erkek damadı da olurdu ya !
Çok seven babası... ona bir dolma kalem mi almayacaktı ?
Çulumu çaputumu satar onu okuturum... dememiş miydi !

Diplomasını... babasına bir hevesle gösterdi.
Babası aferin oğluma dedi. Kucakladı öptü... öptü.
Tam da sırasıydı,
‘Baba bana dolma kalem al... herkesin var benim yok’ dedi.
Babanın birden kaşları çatıldı, yüzü asıldı.
Dolma kalemsiz olmaz mı... deyiverdi !

Annesi al... Aslı astarı onbeş lira dedi.
Baba... ben para mı kazanıyorum, nerden bulayım dedi.
Anne borç al... çalışır öderiz dedi.
Çocuk da üsteledi... Alacaksın değil mi baba ?
Baba düşündü... kimden borç alabilirim diye. Borcu da çoktu ki...
Çocuk üsteledi... tütüne buluyorsun ya !
Oysa babanın... iki gündür tütünü bile yoktu.
Oğlana iki tokat attı !
Bu oğluna ilk sopasıydı...
Yoksulluğun gözü kör olsundu.
Hayıflanıyor... İçin için kederleniyordu.
Bir hışımla evden çıktı... gitti.

Bitişik evde... gizli gizli hazırlıklar başlamıştı.
Bir İnanç Önderi gelmişti. Akşam emmigillerde cemaat olacaktı da...
Köy... bildiğimiz iki inanışın karmasıydı. 
O yüzden her şey... sessizce olmalıydı !

Akşam oldu, bitişik ev... doldu.
Ritüeller oldu...

Bir süre sonra baba dışarı çıktı. Gitti bir kapıyı çaldı.
Utana sıkıla diğer inançtaki komşudan yüz lira... borç istedi.
Komşu sormadı bile, niye istedi diye.
Parayı getirmeye içeri giderken baba düşünüyordu :

Ne demekti şu ayrım... Hepsi insandı İnsan !
Bu ayrımların sebebi neydi ? İnsanlık böyle... bölük bölüktü.
Zıt kardeşlerin... bir oyunu muydu !

Hem oğlan dolma kalem istemişti de, alamamıştı.
Şimdi... bunun da sırası mıydı.
Önder’in... kendisinin yetmiş Lirasına ihtiyacı mı vardı !

Komşusu... parayı getirince bu düşüncelerinden sıyrıldı.
Komşu sordu... neydi bu gece yarısı derdin ? Başka yardım edebileceğim bir şey varsa... söylerdin !

Hiiçç... Baş belası geldi de,
Namus belası... verceğiz,
Yılankırkanlara...!

Bu öykü...
Kemal Kırlangıç’ın bana imzaladığı,
“ Yılan Kırkanlar “ adlı kitabına adını verenlerden biriydi.
Köşeleri yuvarlanmış ! Özetinin de özetini değil de,
Yöresel şivelisiyle okumak, daha Güzeldi.
Gerçekçiydi,
İnanırım yazdığı kurgu değildi.

***

Kemal Kırlangıç...
Yurt severdi. İnsan severdi. Arkadaş severdi.
Babayani insandı... yani.
Yaşamla akandı.
Ezberleri bozandı.

Çok tanınırdı. Aynı adlı birine bir şey olsa... Onun adı yayılırdı !
Yine öğle bir gündü.
Aradım,
Ne o... ‘yine mi öldürdünüz’ ! dedi.
Gülüştük.

6 Ekim 2012’de... kaybettik.
Cenaze töreni... Cem evinde yapıldı.
Ruhu şad olsun.

Zaten oldum olası,
Şu Kemal’leri... çok sevmişimdir.
Hele bir de,
Kırlangıç’ları varsa !