GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
27 Şubat 2019 Çarşamba

Yerelleşme halleri

Yerelleşme, yeni Dünya düzeninde belirleyici role sahip bir süreci ifade eder. Geleceğin
yerelde olduğu, birçok siyasetçi tarafından da dile getiriliyor. O bildiğimiz belediyeler,
geleceği inşa etmeye hazırlanıyor; Belediyeler, artık o bildiğimiz eski belediyeler değil.
Durum böyle olunca, gündelik hayata etkileri itibarıyla, yerel seçimlere bakış açımız da
değişmeye başladı. Yerel yönetimlerin stratejik planları, öngörülen yatırımları, hizmetleri,
adayların vaatleri ve siyasal alanda katılımcılık, çoğulculuk, temsil, şeffaflık gibi kavramların
nasıl ifade edildiği, hiç olmadığı kadar önem kazandı.
Dolayısıyla, toplumda da, yerel yönetimlerin artan önemiyle mütecanis ilgi var. Beklentiler
değişti. Haliyle tepkiler de çeşitlendi ve yoğunluk kazandı.
Yerel yönetimlerin artan öneminin yarattığı ilgiden siyasal partilerin ne anladığı ise başka bir
sorundur. Ekonomik ve siyasi getirisi üzerinden yapılan hesaplar ziyadesiyle sırıtıyor.
Ve yerel seçim sürecinde görüldü ki artan önemin getirdiği koşulların yol açtığı problemler,
İzmir’de CHP’yi fena karıştırdı.
Yeni Dünya düzeninde metropolleşmeye koşut artan önemiyle birlikte yerelleşmenin
gündeme taşıdığı sorunların iki odağı var; yerel ve merkezi. Ve şu an için, merkezin yerele
bakışının sorunlu olduğunu gösteren çok fazla emare var.
Mesela, CHP gibi sosyal demokrat iddia taşıyan bir siyasal partide, adayların belirlenme
sürecinin nasıl yönetildiğine bakalım;
Ankara’da bir avuç parti yöneticisi, Genel Başkan, MYK ve PM olarak, adayları belirledi. Hem
de belediye meclis üyeliklerine kadar… İzmir’de yaşayan insanlara da böylece, dolaylı bir
dille, “sizin aklınız ermez, biz sizin yerinize düşünüyoruz,” denmiş oldu.
Doğrusu, adaylar belirlenirken CHP yönetiminin aldığı tutum, herkesi derinden kaygılandırdı.
AKP veya MHP gibi tek adamın sözüyle yönetilen ve herkesin ideolojik olarak da bu duruma
rıza gösterdiği siyasal partilerde, itiraza konu olacak bir durum olamaz. Fakat CHP gibi
demokrasiyi, demokratik temsili, katılımcılığı, şeffaf yönetimi savunduğunu ileri süren bir
siyasal parti için bu olanlar çok vahimdir.
Ne yazık ki duyulan kaygının yersiz olmadığını gösteren olaylar birçok ilçeyi karıştırmış
durumda;
Geçtiğimiz günlerde, dostum Ali Hıdır Uludağ ile konuşuyorduk, memleket ahvali üstüne…
Buca CHP’den aday adayı idi… Bu nedenle olsa gerek, gelen gidenler, arayan soranlar hep
Buca’da yılan hikâyesine dönen adaylık meselesini konuşuyorlardı.

Sorun şuydu; Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden birinin yerleşkesi de bulunan Buca’da,
önce lise mezunu bir aday, daha sonra aday adayı olmayan bir avukat aday gösterildiği için,
bu keyfi ve beceriksiz aday atamasına Buca halkı tepki gösteriyordu.
Ancak asıl acı olan, Buca’da ve parti tabanında sevilen, dürüstlüğü ve çalışkanlığıyla tanınan
Ali Hıdır Uludağ’ın aday gösterilmeyişini; ona buna eğilmeyecek bir karaktere sahip oluşuna,
kullanışlı bir insan olmayışına bağlıyorlardı.
Durum gerçekten böyledir veya değildir, bu başka bir meseledir; ama CHP yönetiminin
toplumun gözündeki yeri elan budur.
CHP’nin bu güven bunalımına bir çare bulması gerek.
Ve öyle umuyoruz ki, CHP, yerelleşme ve yerel yönetimler hakkında sosyal demokrat
politikaların tam olarak ne olduğunu, öyle birkaç madde sıralayıp geçiştirmeden, topluma
anlatmaya başlar.
Aksi halde, CHP’nin yapamadığını, Tunç Soyer bir başına yapmak durumunda kalacak. Yapar
da… O’na İzmirli güveniyor.