Geçtiğimiz gün…
İstanbul Seçimleri’nin – pardon – İstanbul Seçimi’nin…
(Ne de olsa sadece büyükşehir seçimi yapılacak… Çoğul eki kullanmak anlamsız…)
Yenilenmesi ile ilgili…
“Maç yeni başlıyor…” demiştim ya…
Arkasındayım bu başlığın…
Çünkü…
İş “cacık” oldu…
Her şey…
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz’un…
İstanbul Seçimleri’ne kast ederek…
“Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik…” sözleri ile…
Daha karmaşık hale geldi…
Ama…
Daha önemlisi var…
Yüksek Seçim Kurulu seçimi neden iptal etti?
“Sandık kurullarındaki usulsüzlüğe…” dayanarak iptal etti…
Açık hali şu:
“225 sandık kurulu başkanı ile 3 bin 500 sandık kurulu üyesinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmadığı, bu sandıklarda kullanılan oyların da aradaki farkı etkiler nitelikte olduğu sonucuna varıldı…”
Çok güzel…
Bu değerlendirme…
Zarfın içindeki “tüm pusulaları” etkilemiyor mu?
Tabii ki, etkiliyor…
O zaman…
Neden sadece “büyükşehir adayı” seçimi yenileniyor?
Cevap yok…
Demek ki…
AK Partili Ali İhsan Yavuz haklı(!)…
“Var bi’şiler ama atılan oyda değil, YSK’nın kararında var bi’şi!”
***
Bu muhabbet nereye uzanıyor?
Taaaa, seçmen listelerinin itirazına kadar uzanıyor…
Hatırlayın…
Nisan ayının ortalarında…
İstanbul Büyükçekmece’de…
Sahte seçmen ve adres kaydırma iddiaları üzerine…
Sivil polisler kapı kapı dolaşarak…
Seçmen kontrolü yapmadı mı?
Oysa…
Şimdi bir belge elden ele dolaşıyor…
Altında YSK Başkanı Sadi Güven’in imzası var…
Tarihi ise…
Beş yıl öncesine ait…
1 Temmuz 2014…
Diyor ki…
O günün ve bugünün YSK Başkanı:
“İtiraza konu sandık seçmen listelerinin itiraz üzerine yeniden ele alınması incelenmesi mümkün değildir… Kesinleşmiş seçmen kütüklerindeki yolsuzluklara ve ilgili kanun maddesinin birinci fıkrasının altıncı bendindeki hükme dayanılarak mazbatanın veya seçimin iptali istenemez…”
O zaman…
Kesinleşmiş seçmen kütüklerindeki itiraz tutmadı…
Sandık Kurul Başkan ve üyelerine bakalım…
Bi’kez daha soralım…
“Kim seçti o başkanları ve üyeleri?”
***
Aslında…
23 Haziran’da bir kez daha sandığa gidecek…
Her İstanbullu…
Önce şunu sorgulamalı:
“Arkadaş ben bir zarfa dört oy pusulası koydum ve sandığa attım… Bunların üçü geçerli, biri neden geçersiz?”
Çünkü…
O sandığın başkanı ve üyeleri…
Gerçekten “sakıncalı” ise…
Sandığa giren oyların…
Üç tanesi “şeker”…
Bir tanesi “biber” olur mu?
Neden sadece büyükşehir adayları yarışıyor?
Bu kararın alınma aşamasında…
Acaba birilerinin içinden…
“Aman… Allah korusun… İstanbul’un 25 ilçesini AK Partili adaylar kazandı… İlçe için sil baştan oy kullanılırsa bi’de onlar kaybetmesin koltuğu...”
Temennisi mi geçiyordu?
***
Bitiriyoruz…
Vatandaş olarak hakkım var şu soruyu…
Bi’kez daha sormakta:
“2019 İstanbul Seçimi’ni tarih nasıl yazacak?”
Aslında…
Vatandaş şunu da merak ediyor:
“YSK üyelerinin siyasi görüşleri var mı, varsa nedir?”
Bi’de iptal gerekçelerine bakın…
Şu çıkıyor, neticede:
İstanbul Seçimi’nin yenilenmesinin…
Birinci derecede sorumlusu…
Yüksek Seçim Kurulu ile il ve ilçe seçim kurulları…
Görev ihmali varsa…
Bu ihmal…
Sizin, benim ve tabii ki İstanbullu’nun olamaz…
O zaman?
Madem sandık kurulu oluşumdaki usulsüzlük iddiaları ile…
O seçim yenileniyor…
Vallahi, gazeteci Deniz Zeyrek’in önerisi şahane:
Yenilenen seçimin tüm masraflarını vatandaşlar değil sorumlular (YSK üyeleri dahil) karşılasın…”
Nokta…
Hamiş: Basına sızan haberlere göre bu 31 Mart Yerel Seçimleri’nin kamuya maliyeti en az 650 milyon lira… Eh, bunun 100 milyonu kesin İstanbul içindir… O zaman, yapın hesabı…
Sonsöz: “Edep aklın tercümanıdır… Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar değerlidir… / Hz. Mevlana…”