GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Oya DEMİR
YAZARLAR
21 Mart 2021 Pazar

Yaşamak Kadınların İnsani Hakkıdır İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? 

Mustafa Kemal Atatürk

Bir gece yarısı; İstanbul Sözleşmesi kararname ile yok sayıldı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte; sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, iş dünyası, muhalefet partileri ülkemizin her yerinden tepki gösterdi. Göstermeye devam ediyor. Ne yazık ki, İstanbul sözleşmesinin kadınları yaşatacağı bir anda unutuldu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Şubat 2021 raporuna göre 28 kadın öldürüldü, 12 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 28 hayat zamansız veda etmek zorunda bırakıldı sevdiklerine. Yaşama hakkı elinden alındı. Yine rapora göre; Şubat ayında öldürülen kadınların 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 4’ü tanıdık birisi, 1’si eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i kardeşi, 1’i oğlu tarafından öldürüldü. 1 kadının ölümüne neden olan kişinin yakınlık derecesi ise tespit edilemedi.

Eşik Platformu tarafından yayınlanan basın bildirisinde yer verilen; Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştmalar şirketi’nin Türkiye’nin Nabzı 2020 Temmuz araştırmasında, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini onaylamayanların oranı %63.9, fikri olmayanların oranı ise %19, sözleşmeden çıkılmasını isteyenlerin oranı o tarihte %17 iken, Ağustos 2020’de Konda tarafından açıklanan araştırma sonuçalarına göre bu oran kadınların yoğun çabası sonucu %7’ye düştü. Kısacası koruyamadığımız ve bir şekilde her gün şiddete maruz kalan kadınlar ve şiddet yanlısı olmayan erkekler, bu ülkenin halkı, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte kalmasını istiyor. 

İnsan hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesi; ‘yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır’ der. Bu hakkı kadınlar için korumak ve güvence altına almak zorunda olan ise hükümetler ve hangi mevkide olursa olsun herkes tarafsız olmak zorundadır. Çünkü, şiddet taraf olunacak bir durum değildir. 

Adı, hayatı hayalleri, umutları olan farklı yaşlardaki kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Ve yine erkekler aynı hayatı paylaştığı, dünyayı ve geleceği birlikte daha iyi bir yer haline getirebileceği kadınların hayatından vaz geçme hakkını kullanıyor. Zamansız hayata gözlerini yuman o kadınların başına gelenlerin bir gün kendi kardeşi, kızı, akrabası, canı kadar sevdiği bir kadının başına gelebileceğini unutarak…Şimdi ise unutmak değil, hatırlamak zamanı. Tarafsız olmanın gerekliliğini ve şiddete karşı olan tüm sözleşme ve yasaları korumanın hepimizin  birincil görevi olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız… 

Çünkü; tam adı ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ olan ‘İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi; kadına yönelik insanlık dışı her türlü şiddetin önünü açabilecek ve insan hayatı için oldukça önemli bir sınırı ortadan kaldırabilecek sonuçları ortaya çıkarabilir.

Kararname ile ilgili hukuki yorumlar yasa uzmanları tarafından yapılıyor, ama şimdi 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun; kadını koruyan, şiddet uygulayanları uzaklaştıran,  en önemli sözleşme olduğunu, kadın, erkek herkesin hatırlaması ve uygulanması için çaba harcaması gereken bir zamandayız. 

Şimdi hep birlikte, mevkilerden, cinsiyetten, dini ve siyasi görüşlerden uzak, yeniden ve yeniden hatırlamalıyız ki kadın varsa bir ülke geleceğine umut ile bakabilir. Ancak ve ancak kadın ve erkek demeden, kadın adına karar alma hakkını bir gruba vermeden, ortak akıl ile kararlar aldığımız, çocukları, gençleri, kadınları şiddetten koruduğumuz, en temel insan hakkı olan yaşam hakkını savunduğumuz zaman aydınlık ve yüzü geleceğe dönük bir dünyayı çocuklarımıza miras bırakabiliriz. 

Şimdi hatırlamak ve düşünmek zamanı; siz mirasınızın ne olmasını istiyorsunuz?