GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
28 Aralık 2019 Cumartesi

Yalnızlık bakanlığı

Çok değerli aile dostumuz Nuri Erkara yazmış aşağıdaki yazıyı, o kadar beğendim ki sizlerle paylaşmak istedim:

“Sabah işime giderken radyodan insan ilişkileri üzerine yapılmış programları dinlemek, ayrı bir keyif veriyor bana. Ama zamane insanı olamamanın acısı da tokat gibi vuruyor yüzüme.

Bu sabah ki konu evlilik ilişkileri üzerine Serhat Yabancı isimli uzmanla yapılan söyleşi idi.1979 doğumlu bir aile terapisti bu beyefendi.5 kitap yazmış. İlk kitabını ise 2013 yılında yani yaşı 34 civarında iken. 28 yaşında evlenmiş olsa, evlilik tecrübesi sadece 6 yıl. Ama aldığı eğitim, yaptığı araştırmalar onu konusunda uzman yapmış.

"Madem beni dünyaya getirdiler, bakmak zorundalar". Nasılda şaşırmış idim bu sözleri duyduğumda, genç bir kardeşim ile sohbetimizde. Kalbini kırmamak adına zoraki susmuş, iki kelam edememiştim o kızgınlık ile.

Oysa diyor ki Serhat Bey; “evlilikte ileride bana baksınlar diye çocuk sahibi olanların böyle bir hakkı asla olamaz”. Eşlerin de beklentisi birbirinden benzer neden ile olmamalı. Ve bir örnek verdi: “Bu anlayış ile bir bardak süt için, ömür boyu inek beslemeye benzer"

Beyefendi ile aramızda 23 yaş fark var ama konuşma sürdükçe, arabanın bagajına saklanasım geldi, utandım açıkçası çağın bu kadar gerisinde olmaktan.

Ama zamane insanının sonuçları da maalesef çok acı. Bu yıl ilk defa boşanma sayısı evelenenden çokmuş ülkemizde.1 milyon yalnız yaşayan bayandan bahsettiler ve bu sayının 2-3 senede 5 milyonu bulacağını söylediler. Avrupa’da da durum böyle, hatta bu neden ile İngiltere’de “Yalnızlık Bakanlığı” diye bir bakanlık oluşmuş.

Program sonunda ise sunucunun sorusu “peki neden ninelerimiz, anneannelerimiz evlilikte daha mutlu idi?” Yanıt: “Şartlar ve ekonomik durum mecbur etmişti birlikte yaşarken dayanışmaya eski insanları” onlara göre.

Tanımlayamadılar tam olarak evlilikte aşkı.

Oysa biz Kartal Tibet ile Hülya Koçyiğit ile öğrendik aşkı. Münir Özkul ile Adile Naşit ile bildik ailenin, çocuğun ne manaya geldiğini.

 

Duymayacak ise bir anadan-babadan "Allah razı olsun yavrum", işitmeyecek ise eşimizden ayrılırken sabahları" yolun açık olsun canım, sağlıcakla dön akşama" duyamayacak ise yavrularımızdan" iyi ki varsın annem/babam" duasını ve dedirtememişsek bunları,

 

Bırakın evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı insan olmanın ne manası var?