GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
11 Şubat 2021 Perşembe

Virüs aptallarla aptal olmayanları ayırt edemiyor…

Kaç defa “infodemi” yazısı yazdım anımsamıyorum artık. Pandemi başladığından beri akıl almaz kampanyalar yürütülüyor. Özellikle sosyal medyada yalanın bini bir para. Sosyal medya virüsle ilgili çok farklı yaklaşımları içeren kaotik bir ortam haline gelmiş durumda. 

Özel olarak bu konuda görevlendirilmiş gibi çalışan insanların sosyal medyaya attığı kanalizasyon malzemeleri iyi bir şeymiş gibi cahil-yarı cahil kitleler tarafından iştahla tüketiliyor. Akılcı çözüm önerileri ise bunların yanında çok zayıf kalıyor.

Bütün dünya şunu öğrendi bizdeki kafasızların öğrenmeye niyeti yok: Ölümcül enfeksiyonlara karşı en önemli güvencesi toplumun enfeksiyonlara bağışık olmasıdır. Özetle toplumun aşılı olması bu bireyleri de korur. Bir salgında zincirin en zayıf halkası bağışıklığı zayıf kişiler. En ağır, komplikasyonlu ve ölümcül seyir bu kişilerde oluyor.Ama henüz virüsün aptallarla aptal olmayanları ayırt ettiğine dair makale okumadım.

Bence aşı karşıtı ve ne yazık ki sorumsuz, cahil cesaretine sahip bu yaratıklar herifler maalesef yakınlarının ölüm fermanını imzalıyor ve yayıyorlar. Bence bilimi reddetmek eşittir kasten adam öldürmeye teşebbüs etmek…

Sürekli izlediğim bir kanal var: Sciencenalert adında… Geçenlerde yalan haberlerin yükselişi, bıkıp usanmadan infodemi yaratan hastalıklı tiplerin kamuoyunu yanıltması üzerine harika bir makale okudum. Aklı başında olanlar buna “Aydınlanma Karşıtı Hareket” adını veriyorlar. Arada Bloomberg HT’de yayınlarına da rastladığımız sportmen- bilim gazetecisi FionaMacdonald’ınSciencenalert’de yayımlanan makalesine göre 2017 yılında bir grup psikolog insanların bilimi reddetmesine neden olan temel etkenleri tanımladı. Konunun insanların eğitim ve zeka seviyesinden bağımsız olduğu görülmüş.

Öyleyse bu bilim inkârı nereden geliyor? Araştırmacılar, sorunun büyük bir kısmının, insanların bilimsel sonuçları politik veya sosyal bağlantılarla ilişkilendirmeleri…Fiona’ya göre konu gerçeklere geldiğinde, insanlar bilim insanlarından çok avukatlar gibi düşünme eğilimindeler. Halihazırda doğru olduğuna inandıkları araştırmaları ve gerçekleri bilinçli şekilde seçerek bunları savunuyorlarmış.

Macdonald şöyle diyor: Örneğin; insanların iklim değişikliğin yol açmadığını düşünen birisi, bu fikri destekleyen yüzlerce çalışmayı görmezden geliyor. Görüşlerini destekleyen bir tek çalışmaya tutunuyor. Bu aslında bilişsel bir önyargı türü olan doğrulama önyargısı şeklinde tanımlanıyor. Araştırmacılar, “İnsanlar, karşılaştıkları bir bilgi kendi görüşlerini destekliyorsa o bilgiye yakın duruyorlar. Bilgi, mevcut görüşleri ile çelişiyorsa da reddetmiyorlar, ama kendilerini daha uzak konumlandırıyorlar” diyor.

Yale Üniversitesi’nden Dan Kahanbu işlere karşı bazı çözümler önermiş ama bizde tutar mı bilemem. Kahan, “İnsanların yüzeysel tutumlarını doğrudan üstlenmek yerine, mesajı onların motivasyonuyla uyumlu olacak şekilde uyarlayın” diyor.Dan Kahan, Los Angeles Times'a, risklerin “aydınlanma karşıtı hareketi” görmezden gelemeyecek kadar yüksek olduğunu söylemiş. “Aşılama karşıtı hareketler hayatlara mal oluyor” demiş.

Evet bir kez daha görüyoruz ki iklim değişikliğini ciddiye almayanlarla aşı karşıtları aynı insanlar. Bakınız Trump Bey… İklim değişikliği şüpheciliği, zamanımızın en büyük sosyal, ekonomik ve ekolojik tehdidine küresel tepkiyi yavaşlatıyor. Aşı karşıtlığı ise daha ölümcül boyutlara ulaşabilir.Aşılama karşıtı hareketaydınlanma değerlerinin saldırı altında olduğunu anlamamızı bir kez daha sağlıyor.

Evet ve maalesef virüs aptallarla aptal olmayanları ayırt edemiyor…