GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Temmuz 2019 Pazar

Vasatın liyakat çıkmazı

Türkiye’de vasatlar rejiminin ortaya çıkışı, Seksen darbesinin getirdiği koşullarda mümkün olmuştur. O gün bu gündür vasatlaşma gündelik hayatın bütün alanlarını kuşatıyor. Ve ikibinli yıllarda, vasatlaşma zirveyi gördü.

Seksen darbesini izleyen yıllarda, önce siyasal alan ve bürokratik kadrolar, yasa (1402) marifetiyle boşaltıldı; hemen ardından da üniversitelerin içini boşaltmak için YÖK kuruldu. Elbet de bu büyük tasfiyeden gazeteciler, yazarlar, sanatçılar da payına düşeni aldı.

Sonuç itibarıyla, Cumhuriyet rejiminin entelijansiyası yok edildi.

Gerek siyasette ve bürokraside gerek üniversiter öğrenim alanında, nitelikli insanların görevden uzaklaştırılması, bilinçli olarak başlatılmış bir tasfiye hareketidir.

Tasfiye hareketinin amacına uygun olarak, gidenlerin yerine gelenlerin başat özelliği, bilgi toplumuna ve bilgiye mesafeli duruşlarıydı. Liyakat, kriter olmaktan çıkarılmıştı. Kendisini oraya getirenlere sadakat, yeterlilik kriteriydi.

Bu aynı zamanda bir Dünya problemi olmakla birlikte, yazının konusu Türkiye’de olan bitenle sınırlı olduğundan, konuyu o boyutta tartışmıyorum.

Vasatlar rejiminde liyakatin sistem işleyişinde kriter olmaktan çıkarılması, “değerlinin” tasfiye edilerek yerini “önemlinin” almasıyla mümkün oldu.

Önemli insan görüntüsü verdiği için önemli olduklarına hükmettiğimiz yeni muktedirler, bu görüntüyü kofluklarına borçludur. Görüntünün altı boştur. O boşluğu, uluslararası sistemin efendileri uygun gördükleri şekilde doldurur.

Önemlilerin en akıllıları bilgiyi metalaştırır, para kazanacağı kadar bilgi sahibi olmakla yetinir; tüccar akademisyenler, siyasetçiler gibi…

Siyaset, vasatın işgalinde bir mesleğe dönüşürken, “yolunu bulmak” da mesleğe dâhil oldu… Siyasi grupların, paraya çöken çetelerden farkı kalmadı. Siyaset; kirli ilişkilerin kod adı…

Türkiye bu vasatlaşma sürecinde ağır hasar aldı. Aldığı hasarın büyüklüğü son yirmi yıl içinde enikonu görünür hale geldi. Kamusal alanı düzenleyen bütün normlar bilgisizliğin pençesinde can çekişiyor. Paradigma gerçekten çöküyor. Sistem sürekli erör veriyor.

Vasatlığın getirdiği problemleri toplumum artık taşıyamadığı bir vakıa. Kirlilik her yere, her şeye sirayet etti. Sistem ne ekonomide ne eğitimde ne sağlıkta, ne de çarşıda pazarda güven verebiliyor. Yani iktidar getiren güvenlik, istihdam, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim politikalarında yolun sonuna gelindi.

Yeni siyaseti ve yeni siyasi yapılanmaları bekleyen görev; vasatlar rejiminin ortadan kaldırılmasıdır. Yoksa bu keyfiliğin, bu yapboz kafasının, bu sığlığın sonu gelmeyecek.

Huzur, barış ve iyi bir gelecek istiyorsak; hepimizin evlerimizden dışarı çıkarak işgal altındaki hayatlarımızı savunacağımız günler geldi. Sorumluluk artık toplumda.