GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
16 Nisan 2012 Pazartesi

Üzgünüm…

 Evet, nicedir ki komiklikler ülkesi oldu Türkiye.


Biliyor musunuz aslında gülmeyi amaçlayan değil de, acayipleştiren bir olgudur komedi.

Ama asıl komedi, acı acı güldürendir.

Tıpkı cuma günü İzmir Büyükşehir Belediyesi için dokuz günlük bekleyişin ardından verilen karar gibi.

Evet, cuma gününden beri kendime gelebilmiş değilim.

Sevgili arkadaşım Ümit Yaldız’ın da dediği gibi Karar: Sükut-u hayal
Türkçe anlamı ise hayal kırıklığı…
3 Nisan'dan başlayan ve dokuz gün süren davada mümkün oldukça mahkeme salonundan ayrılmayan bir kişi olarak iddiaları ve savunmaları pür dikkat dinledim.
Ne iddialarda ne de savunmalarda zimmete para geçirme yok, eşi dostu zengin etme yok.
Hele hele hukuk terimleri sözlüğünde adı geçen çetenin olunabilmesi için olmazsa olmaz olan devlete karşı bir kısım suçlar işlemek üzere silahla donatılmış haydut gurubu başıbozuk takımı hiç yok.

Biz İzmirliler olarak adalete güvendik.

Amaçları sadece İzmir’e ve İzmirliye hizmet etmek olan bu insanlara yapılan yanlışın, haksızlığın düzeleceğine inandık.

Ama nereden bilebilirdik ki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, Türkiye'nin adaletini çalarak kendi isimlerinin arasına saklayıp koyduğunu.

Bunun için de bulunamayacak oluşunu nereden bilebilirdik.

Aslında bilmeliydik vicdanın kaybolduğu
yerde adalet olmadığını.

Erhan Bey ve Muharrem Derbentoğulları’nın özgürlüklerine kavuşmalarından dolayı mutluyum.
Ama Pervin Şenel Genç için üzgünüm…

Üzgünüm Hüseyin Kırmızı için…

Tülay Azeri, Hilmi Özen, Ali Süha Sabuktay, Abdülhalim Yazıcı, Selçuk Savcı, Mehmet Sayar, Cafer Konca, Cafer Alt için...

Hem de çok üzgün.
Çünkü süt kadar beyaz dahası sütten de beyaz olan bu insanların 5 Temmuzdaki mahkemeye kadar içeride boşu boşuna yatacak olmalarından dolayı.

Ayrıca Aziz Başkanın savunmasında belirttiği ‘’şeylerden şey çıkartılmaya çalışılan şeyler’’ sözlerini duyunca, şeyini şey ettiğimin şeyini sahneleyen üstat Nejat Uygur’u anmadan da geçemeyeceğim.