GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
16 Nisan 2021 Cuma

Umut vere vere nereye kadar!

Mayıs 1940, Winston Churchill halkına sesleniyor; “Size kan, ter ve gözyaşından başka vadedecek bir şeyim yok.”

Yüzyıl sonra, yeryüzü düzeninde taşlar yeniden yerinden oynadı. İnsanlık, içinden geçtiği koşullar itibarıyla, o lanet yüklü yılları bile arayabilir.

Gelin görün ki yönetenler ve siyasetçiler yaklaşan kıyamete yamuk bakıyor. Ne iktidarında ne muhalefetinde ne sağında ne solunda hayır var.

Sokaktaki insan, bu hengamede, siyasi çekişmelerin, kavga ve gürültünün orta yerinde, yapayalnız.

Yönetenlerin kendileri de bu alametin nasıl bir kıyamete doğru gittiğini tam olarak bilemezken, umut vererek toplumu oyalamak, avutmak ahlaki olmadığı gibi akıllı bir tercih de değil.

Kim ne derse desin, içimdeki iflah olmaz nihilist, yitik umutların peşinden gitmeye yanaşmıyor. Bu defa umut Kaf dağının ardında.

Öncelikle, gündelik hayatı kuşatan çıkışsızlığın nasıl aşılacağına dair bir fikrin, bir konsensüsün oluşmasına ihtiyaç var.

Çıkışsızlığı tanımlamak öncelikli meselemiz olmalı. Bunun için de günümüz sanal dünyasında dijital devrimin getirdiklerinin bilgisine ihtiyaç var, avunmaya değil.

Sanayi devriminin getirdikleriyle gidilecek yol kalmadı. Yeni sosyoloji, sanayi toplumunun normalini yadsıyor. Kamusal yaşam normları hızla çöküyor.

Hayata tutunabilmek için, gitmekte ve gelmekte olana dair insana bir fikir verecek bilgiye ihtiyaç var.

Çöken paradigma ve yükselen yeni değerlerin getirdiklerini anlamadan umutlanmak mümkün değil.

Veri toplama, değerlendirme kimlerin denetimindeyse, iktidar onlarda olacak. Uygarlaşma sürecinde devlet tarafından kayıt altına alınan insan, uluslararası sistemin yapay zekaya dayalı dijitalleşme sürecinde, ayrıntılı bir kişilik analizinden elde edilen verilerle kayıt altına alınacak.

Böylece, her insan, hakkında hemen hemen her şeyi bilen sistemin denetim ve yönetiminde, kusursuz bir gözaltında hayatını sürdürecek.

İnsanın içini dışına çıkaran, içlerin dışlaştığı bir toplumsallık ve yönetim anlayışının ayak sesleri kulaklarımızı tırmalıyor.

Sonuç olarak, yapay zekânın getirdikleri, toplumlarda “yeni diktatörlük” fikrinin benimsenmesine yol açabilir. Faşizm ve diktatörlük kavramları, yeni çağın değerleriyle yeniden tanımlanarak siyasal yaşama yön verebilir.

Dijital devrimin, muktedirleri daha muktedir kılacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok.