GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
12 Kasım 2020 Perşembe

Umudun olduğu yerde mucizeler çiçek açar!

Günlerden 1 Kasım’dı…

Deprem İzmir’i vuralı, henüz 72 saat olmuştu…

Türkiye’nin gözü kulağı…

Yıkım yaşayan Bayraklı’dan peş peşe gelen haberlerdeydi…

Acımız büyüktü…

Kaybettiğimiz hemşehrilerimizin sayısı artıyordu…

Depremde büyük hasar gören yedi katlı Barış Apartmanı…

Kepçelerin desteği ile ayakta duruyordu…

Ne yazık ki, orada da vefatlar vardı…

Arama / kurtarma ekipleri cansiperane gayret içindeydi…

Yaralılar hastaneye taşındı…

Vefatlar, yaşlı gözlerle yakınlarına teslim edildi…

Artık sıra apartmanın enkazının taşınmasına gelmişti…

***

Deprem sırasında bir arkadaşına gittiği için…

Barış Apartmanı’ndan…

Burnu kanamadan kurtulanlardan biri de Aynur Turhan’dı…

Komşuları için gözyaşı dökerken…

Bir yandan da…

Yıllarca yaşadığı apartmanın acıklı haline bakıyor, yanına gelenlere…

“Minnoş’u gördünüz mü?” diye soruyordu…

***

Minnoş…

Aynur Hanım’ın kedisiydi…

Bir aylıktı kucağına aldığında…

Biberonla besledi, dört yaşına getirdi…

Evin neşesiydi, Minnoş…

O sırada…

Aynur Hanım’ın çaresiz halini görenler…

“N’oluyor?” diye apartmanın önüne toplanmaya başladı…

Aralarında olay yerinden hiç ayrılmayan milletvekilleri de vardı…

Herkes son bir çare “Minnoş… Minnoş” diye seslenirken…

O da ne?

Minnoş, pencereye çıkmaz mı?

Depremin şokunu o da yaşamıştı…

Şaşkın şaşkın aşağıya bakıyor…

Büyük olasılıkla…

Kalabalığın arasından sahibesini seçmeye çalışıyordu…

O sırada…

Kalabalıktan bir öneri geldi:

“Pencereye mama koyalım; kedi mamayı yerkenktutar aşağıya indiririz!”

Kalabalık tepki verdi; “Aklınla bin yaşa…”

Kurtarma ekibinden biri vinçle son katın penceresine çıktı…

Tam mama kasesini pencereye koyarken…

Mühür gözlü Minnoş, ürktü…

Evin içine kaçtı…

Az sonra bir “cin fikir” daha ortaya çıktı:

“Kedinin sahibi telefonla kediye seslensin!”

Biri “Yav nasıl olacak o iş!” diye sorunca…

Önerinin sahibi, “şahane” yöntemi anlattı:

“Aynur Hanım, cep telefonu ile vinç’teki arkadaşın telefonunu çaldıracak ve (Gel canım, gel bi’tanem…) diyecek… Görevli de hoparlörü açıp, kediye uzatacak… Minnoş da sahibesinin sesini duyunca, vince atlayacak ve sağ salim aşağıya inecek…”

Senaryo, kusursuz biçimde uygulandı…

Hatta alkışlandı bile…

Gelgelelim, Minnoş cep telefonundan gelen madeni sesi…

Anlaşılan Aynur Hanım’ın sesine benzetememişti…

Umursamadı bile…

Bir prenses gibi pencerede oturmaya devam etti…

Vinç’in kepçesindeki, AFAD görevlisi…

Hayvan da olsa “bir can” daha kurtarmak için sabırla uğraşıyordu…

Tam o sırada…

Çevre sakinlerinden biri…

Daha farklı bir projeyi hayata geçirmeyi teklif etti…

Filmlerdeki gibi…

Pencereden kaçmayı başaran mahkumları örnek gösterdi ve dedi ki:

“Evin perdelerini birbirine bağlayalım ve aşağıya sarkıtalım… Kediler, tırnaklarını geçirdikleri perdelerle oynamaya bayılırlar… Bunu yaparsak, Minnoş, bizi üzmeden perdelere pençe ata ata aşağıya sağ salim iner!”

O projenin sahibi de kalabalıktan takdir gördü…

“Ha’di o zaman…” dediler…

Vinç’teki görevli, perdeleri birbirine bağladı; aşağı doğru sarkıttı…

Bu iş olacaktı galiba…

Filmlerdeki o sahneler boşuna mı çekiliyordu?

İnanmayacaksınız ama…

Minnoş’un, perdeyle aşağıya kayma işi de yaş çıktı!

Aşağıdakilerin…

Koro halinde…

“Gel Minnoş’um, gel canım, bak herkes seni bekliyor!” lafları filan…

Hiç işe yaramadı…

Minnoş, o kadar çok korkmuştu ki…

Aşağıya inmek için adeta nazlanıyordu…

Yine içeri kaçtı…

Herkesin sabrı tükenmişti, ancak…

Tam sırada…

İnanılmaz bi’şi oldu…

Kedi Minnoş, kendini boşluğa bıraktı…

Bir kuş gibi süzülerek…

(Kediler için hep söylerler ya…)

Apartmanın altındaki molozların üstüne “dört ayağı üstüne” iniş yaptı!

Oradan da…

“Vınnn…” diye beton yığınlarının arasındaki bir deliğe…

Aradan 10 gün geçti…

Minnoş, onca yükseklikten hayata atlamayı göze almıştı ama…

Bir türlü “karanlık delik”ten çıkmıyordu!

Ve…

Bayraklı sakinlerinden Aynur Turhan…

Hala…

O gün bu gündür enkazın toplandığı alana gidiyor ve…

Minicik bir ihtimal bile olsa…

Minnoş’unun gelmesini sabırla bekliyor…

Nokta…

Sonsöz: “Umudun olduğu yerde, mucizeler çiçek açar…”