GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
25 Mayıs 2019 Cumartesi

Umuda sarılmanın resmi!

Memleketinden sürgün edilmiş olan Nazım Hikmet, Saman Sarısı şiirinde, ayrı düştüğü mücadele arkadaşı ressam Abidin Dino’ya ‘’mutluluğun resmini yapabilir misin’’ diye sorar. Abidin Dino da O’na bir şiirle karşılık verirken ‘’...İnebilseydin o vapurdan, ayağında Varna’nın tozu, yüreğinde ince bir sızı, mavi gözlerinde yanıp tutuşan. Hasretle kucaklayabilseydim, seninle, bir daha, davullar çalsa, zurnalar söyleseydi, bağrımıza bassaydık seni Nazım, yapardım mutluluğun resmini… Dinerdi tüm acılar seninle, bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan. Ve dolaşsaydık Türkiye’yi, bir baştan bir başa. Yattığımız yerler müze olmuş, sürgün şehirler cennet. İşte o zaman Nazım, yapardım mutluluğun resmini, buna da ne tual yeterdi, ne boya ‘’ diye cevap verir! 

Usta şair Nazım Hikmet Ran’ın bu şiiri yazdığı yıl 1961. Neredeyse 58 yıl yani yarım asırdan fazla zaman geçmiş. Ama aydınlık günlerin geleceğine inananlar için Nazım’ın ‘’mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin’’ mısrası hala dillere pelesenk. Bu soruya, toplumsal bir bütün olarak ‘’mutluluğun resmini’’ henüz yapamadık demek zorunda kalsak bile ‘’umuda sarılmanın resmini’’ yapıyoruz, yaptık!

Ben, tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) seçimleri için yeniden başlatılan seçim sürecinde gördüm bu umuda sarılmayı. Belediye başkan adayının eline, koluna yapışanlar… Yaşlı başlı adamların ‘’oğlum, yüzünde nur var senin, dua ediyorum, Allah seni utandırmasın’’ diyerek sarılıp sarılıp ağlayışları. Bir ananın, yavrusunu sıkı sıkı sinesine bastırdığı gibi belediye başkan adayını göğsüne bastırıp ‘’dua ediyorum sana yavrum, her şey çok güzel olacak’’ diye inlemesi… Genç kızların, delikanlıların, çocukların kısacası yediden yetmişe seçim otobüsünün önüne, arkasına dizilen ve yanı boyunca dakikalarca sırf ‘’seni seviyorum’’ demek için koşturanların heyecanı, coşkusu… İndirim yapılan öğrenci bileti için ayırdığı paranın geri kalan kısmını belediye başkan adayının seçim kampanyasına destek olmak için hibe eden öğrencinin gururu… Yolunu kesip, ‘’arabam emrine seçim çalışması boyunca amade, ne olur kabul et’’ diye adeta yalvaran vatandaşın fedakarlığı… Benim gibi yurt dışında yaşayan nice gurbetçinin sosyal medyadan bu görüntüleri sevinç gözyaşlarıyla tekrar tekrar izlemesi…

Bu fotoğraf, bu kareler ve bu tablo umuda tutunmadır. Bu, umuda sıkı sıkı sarılmadır. Çünkü hiç kimse bu insanları bunları yapmaya zorlamıyor. Her şey kendiliğinden gelişiyor. İnsanlar bir duygu seline kapılmışcasına sanki belediye başkan adayını kaybetmemek için etrafında adeta pervane oluyorlar. Bu tutunmayı hiç bir kelime ya da yazıyla anlatmak mümkün değildir. Bu umut dolu duygu yoğunluğunu anlatabilmek için ancak yaşayarak hissetmek gerekir. Ve işte bunu yaşayanlarla hissedenler ‘’umuda sarılmanın resmini’ doğaçlama bir biçimde o kadar güzel çiziyorlar ki şimdi sormak istiyorum; sizce hangi ressam ‘’umuda sarılmanın resmini’’ bundan daha güzel yapabilir!