GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
15 Şubat 2019 Cuma

Tunç Soyer

Tunç Soyer, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak seçildiğinden bu yana bir 12 Eylül polemiği gidiyor, bitmek bilmiyor. Haber Türk, CNN Türk’te kendisiyle yapılan röportajları dinliyorum, değişik köşelerin yazılarını okuyorum, sanırız ki 12 Eylül’ün tüm sorumluluğu Tunç Soyer ve o zamanlar askeri savcı/hakim olan babasında… Bu konuyla giriliyor röportajlara, söyleşilere ve uzun süre bu konu konuşuluyor. Israrla bu konuda uzun uzadıya sorular soruluyor, sıkıştırılmaya çalışılıyor.

Sanki amaç büyükşehir belediye başkanı olursa İzmir’e hangi katkıları koyacağı, İzmir’e faydalı olup olamayacağı ile ilgili halkı bilgilendirmek değil, daha işin başında çeşitli bu tür ilgisiz sorularla işin en başında onu yıpratmak, kamuoyu önünde zedelemek. CNN Türk’teki spiker “Hay Allah, 5 olumsuz soru var, hepsi de en öne gelmiş” diyor, adeta haberi yokmuş gibi bir tavırla… Tunç Soyer her zamanki kibarlığıyla, sabırla saldırıları yanıtlıyor…

Dedim ya, 40 yıl öncenin karanlık 12 Eylülü sanki o zamanlar daha üniversitede öğrenci olan Tunç Soyer’in sorumluluğu. Ya da, sanki tüm davalarda, tüm kararları babası verdi, tüm iddianameleri o hazırladı. Bu yazıda üzerinde durduğum esas konu babası askeri hakim, Türk ordusunun bir subayı Nurettin Soyer değil, toplumsal olumsuz tutumumuza değinmek, etik nezaket. Ne kadar konu Nurettin Soyer olmasa da, kısaca; darbeye kalkışan darbeyi yürüten, 12 Eylülde sıkıyönetim komutanı olan Nurettin Soyer değil. Diğer devlet memurları gibi o devirde görevini ifa etmiş sivil veya askeri hakimlerden birisi. 

Oysa Soner Yalçın’ının “Siz Aynaya Bakın” başlıklı köşe yazısına bakarsak o şöyle diyor “Siz Aynaya Bakın,her ikisi de AKP Kurucusu ve 2 dönem milletvekili Ramazan Toprak, 3 dönem milletvekili Sadık Yakut” diyor ve “üstelik bu kişiler darbede aktif sıkıyönetim komutanı” gibi birçok bilgi ekliyor, Sözcü gazetesinde okumuşsunuzdur.

Arkadan FETÖ diye birçok saldırı sorusu geliyor. Yine güler yüzüyle ve sabrıyla açıklıyor, anlatıyor Tunç Soyer, kibarlığı bir an bile sinirlenip bırakmıyor, “iyilik kazanacak” diyor. “İzmir’de hep iyilik kazandı, iyilik kazanacak” diye tekrar ediyor… Topluma çok güzel bir şekilde olumlu örnek oluyor…

Sanki tüm eğitimli, seviyeli, görgülü, kibar, aydın insanlara tüm bu kanallar ve spikerler şu mesajı veriyor: Aman siyasetten uzak durun, siyaset demek üzerinize çamur atılması, saldırılması, “bugüne kadar ne iş yaptınız”, “gelecekte ne iş yapacaksınız değil”, yani performansla, çalışmayla ilgili sorular değil, nereden nasıl saldırılıp kirletileceğiniz, huzursuz edileceğiniz demek… En önce gönüller kirletiliyor, huzur alanımız kirletiliyor, kalbimizdeki tüm güzellikler kirletiliyor bu saldırılarla…

Ayrıca, benim gibi yıllarca TV programı yapanlar, köşe yazısı yazanlar bilir, konuya nasıl girdiğiniz, bakışınız, duruşunuz, beden diliniz çok önemlidir, TV’de ilk 5-10 dakika, yazıda ilk paragraf gidişatı, amacınızı, stratejinizi, vermek istediğiniz mesajı belirler. En önemliyi en önce söylersiniz ki sonra zaman kalmazsa o konu ayrıntıyla konuşulmadan kalmasın. Olumsuz, saldırı sorularıyla başlarsanız, niyetinizin iyi olduğundan söz etmek zordur, amaç konuğunuzu hırpalamak, sinirlendirmek, sabrını sınamak vbdir. Anti propaganda amacı düşünülür. En önemli gündeminizin o olduğu düşünülür.

Ben bir İzmirli olarak bu sevimsiz, yargısız infaz ortamının oluşturulması ve sürdürülmesinden açıkçası çok rahatsız oldum. Hoşgörü kenti İzmirimize bu tutumlar uymadı. Tunç Soyer biz İzmirliler için içimizden biri. İzmirli, kentimizin dertlerini bilen, beyefendi, çalışkan, vizyonu olan, ulaşılabilir, İzmir gibi aydın bir kente yakışır biri…

Önümüzdeki hafta kendisinin projelerini bizzat açıkladığı bir yazı ile devam edeceğim…