GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Ocak 2020 Pazartesi

Törenler

Törenlerle oldum olası başım hoş değil. Çok küçük yaşlarımdan beri tören ve gösteri kalabalıklarından uzak durmak arzusunun, bendeki iflah olmaz aykırılık duygusunu kışkırttığını biliyorum.

Bu duygunun altında yatanın, ideolojilerden azade,  bir uygarlık problemi olduğunun ayırdına vardığımda, kırkımdaydım. Ve bu farkındalık, anti otoriter tavrı bende daha da pekiştirdi.

Kamusal alanda, tören suratlı, tören kılıklı insanlar bir hizada toplumsallaşa dursunlar, sürüden firar eder gibi arka sokaklarda kaybolmak…

İnsan zekâsıyla dalga geçen törenler, gerçeklikle bağları şaibeli önemli gün kutlamaları, kişi kültünün zihinlere mıh gibi çakılması…

Uygarlık tezahürü çağdaşlık dört bir tarafımızı kuşatırken, olay mahallinden uzaklaşmak iyidir.

Öyle ya da böyle, üstümüzde iktidar kuranların huzurunda, törenlerle diz çöküyoruz. Bizleri bir arada tutan zekâ veya hayal gücü, bu zulmü bilerek tasarlamış olamaz.

Örgütlü toplumda bir arada yaşamak için, insan evriminin bu aşamasında belki de böyle olması gerekiyordu. Ama katlanılacak gibi değil.

Hergün, ekranlarda, bilboardlarda, meydanlarda, salonlarda, gazetelerde muktedirlerin ciddiyet kuşanmış suratları ve mesajları… Bizi nasıl da iyi yönettiklerini veya iyi muhalefet yaptıklarını zihnimize kazıyorlar. Biz de, tertemiz yıkanmış beyinlerimizle, bu büyük gösteriye dâhil oluyoruz.

İktidar ve muhalefet, bunlar paranın iki yüzü gibidir. Toplumu sistemde kıskıvrak tutmanın yolu, bu ikili yapının siyaset üretmesiyle mümkün oluyor.

Tören suratlı efendilerin büyük gösterisi, sağıyla soluyla, iktidarıyla muhalefetiyle insanlığa şunu söylüyor; Yönetileceksin!

Çaresizlik içinde iktidar gruplarına teslim olurken, seçtiğimiz efendileri törenlerle yarıştırmak suretiyle teselli buluruz. Demokrasi şöleni, dedikleri… “Yaşasın Efendimiz!” “Benim efendi senin efendiyi döver!” “En büyük efendi, benim efendi!” törenleri…

Toplumsallaşma sürecinin yarattığı kültür, uygarlığın mümkün kıldığı mülkiyet ve üretim bağlamında, insanlığın iktidar olgusunu ve hiyerarşik örgütlenmeyi benimsemesine yol açtı.

O gün bu gündür, bütün törenler, muktedirlerin büyük gösterisinin bekası içindir.

O büyük gösteri ki insanlığa her daim kimin “efendi” olduğunu hatırlatır. Böylece koşullanan sosyal akıl (ortak akıl da diyoruz) yönetilmeyi benimser, itaati içselleştirir.

Törenler bende yabancılık duygusunu kışkırtıyor; çünkü tören kalabalığı şahsiyeti bastırıyor.

Ortak akıl denen o efendilerin yönettiği aklın kişiyi teslim alması ve kamusal alanda gözetim altında tutması, kişi özgürlüğünü sürgit denetlemek arzusunun tezahürü gibi geliyor bana…