GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
17 Ağustos 2018 Cuma

Topraktan çatala, çataldan vicdana gıda güvenliği…

Gıda güvenliğini hemen her şeyin önünde tutan bir insan olarak son yazdığımız Monsanto yazısına gelen kutlamalara “daha yapacak çok işimiz var” diye cevap verelim önce… 

Değerli kardeşim Bülent Şık bir barış akademisyeni… Gıda Mühendisi. Doktora konusu çevre dostu analiz yöntemleri geliştirilmesi üzerine... Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren çeşitli laboratuvarlarda çalıştı. 2009 yılında öğretim üyesi olarak Akdeniz Üniversitesi’ne geçti. Üniversitede Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nin kurulumu ve faaliyete geçmesi çalışmalarını yürüttü. 2010-2016 yılları arasında aynı merkezde Teknik Müdür Yardımcılığı yaptı. Gıdalarda ve sularda katkı maddelerinin ve çeşitli toksik kimyasal maddelerin kalıntılarının belirlenmesi üzerine çalışmalar yaptı. Akdeniz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nde öğretim üyeliği yaparken 22 Kasım 2016’da çıkarılan 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarıldı.

Ama o boş durmadı. Cumhuriyet Gazetesi’nde mükemmel bir yazı dizisine imza attı. Bianet’te her hafta yazılarını okuduk.  Şimdi de Mutfaktaki Kimyacı adlı kitabıyla karşımızda. (Doğan Kitap)

Onu yeme bunu yeme; peki ne yiyeceğiz? Çocuk gelişimini bozan kimyasal maddeler gıdalara nasıl bulaşıyor? Çocuklar neden bu kadar hızlı kilo alıyor? Çocukluk çağında görülen obezitenin gerçek nedenleri neler ve çözüm için ne yapılmalı? Toksik kimyasalların gıdalara ve sulara bulaşması neden önlenemiyor? İklim krizi mutfak alışkanlıklarımızı etkileyecek mi? Patlıcan kebabı ya da patates kızartması yaptığımızda başka neleri de birlikte yeriz? Küresel ısınma sorunu gıda üretim ve tüketim süreçlerinde ne gibi değişimlere yol açacak? İyi pirinç GDO'lu olmaz; peki neden çizgili pijama gibi olur? Ekmek yemekten vazgeçtiğimizde neleri yitiririz? Zeytin ağaçlarının yokluğu neden hikâyelerimizin de yokluğudur? Temel Reis ıspanaktaki nitratları bilse ne yapardı?

Ve en can alıcı soru: Medyanın fast food hali ile kötü beslenme arasında bir ilişki var mı?

Bülent Şık'ın Mutfaktaki Kimyacı'sı bu sorulara yanıtlar arayan bir kitap. Çocuk sağlığı ve beslenmesini gıda güvenliği konusunun odak noktasına yerleştiren; gıda güvencesi ve gıda güvenliğiyle ilgili meselelerin ekoloji ve mutfak kültürlerimizle olan ilişkilerini kurmaya çalışan bir kitap.

Bülent Şık, kitapla ilgili ilk röportajını Bianet’e vermiş.

Altını çizdiklerim şöyle:

Yüz-yüze olduğumuz sorunlar en temelde politik bir sistemin içinde var olan, ortaya çıkan sorunlar. Ama bu sorunların çözümü sadece teknik ya da hijyenik bir meseleymiş gibi ele alınarak bir uzmanlık alanına hapsedildiğinde taşıdıkları politik içerik zamanla kayboluyor. Medyada gıda güvenliği, tarım, işlenmiş gıdalar ya da beslenme konuları ile ilgili sorunlar politik bağlamından öylesine kopuk bir şekilde ele alınıyor ki pes doğrusu. Genel, ana akım medya diye tarif edilen yerler için konuşuyorum elbette.

Kitapta vurgulamaya çalıştığım şey gıda ve beslenme ile ilgili konularda bireysel tercihlerimizi düzenleyerek bir çözüme varmanın zor olduğuydu. Örneğin Ergene Havzası ülkemizin önemli bir pirinç yetiştirme alanı ama o havzadaki kimyasal kirlenmeye hiç değinmeden pirinçteki kadmiyum ya da arsenik kirliliğini anlatmak ne kadar doğru olur? Ya da insanlara sadece, pirinçlerde kadmiyum çıkmış yemeyin ya da organik pirinç yiyin demek.

Ama bu tip konuların medyada genel olarak ele alınış biçimine baktığımızda her bir mesele başka herhangi bir meseleye temas etmeden, sanki öyle bir anda zuhur etmiş gibi ele alınıyor. Gıdalara, sulara toksik madde bulaşması kanser riskini artırıyor; ya da arsenik ya da kadmiyum kalıntılı pirinç yemek kanser riskini artıyor, organik gıdalar yiyelim, ya da sorumlu kamu kurumları bir çözüm bulsun deniliyor.

Tamam bunlar da doğru da peki başka; başka söylememiz gereken şeyler yok mu?