GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
21 Ekim 2021 Perşembe

Tarihin mührü: İzmir Elektrik Fabrikası…

Haftalık yazılarımı yorumları ile değerlendirme nezaketinde bulunan bir dostum…

“İzmir Tarihi Elektrik Fabrikası’nın bir türlü belli olmayan akıbeti, mutlaka yazılması gereken bir konu İhsan hanım” demişti…

İsmini meydana getiren sözcüklerin içinde “tarihi” kelimesinin yer aldığı…

Şehrin gelişmesine ve yaşanmışlığına şahitlik etmiş bir endüstri mirasının üzerine…

Elbette ki… Çokça düşünülmeli, çokça yazılmalı ve çokça mütalaa edilmelidir…

Çürümeye terkedilen, İzmir tarihinin mührü niteliğindeki bu değerli mirasa sahip çıkılmalı… 

Elbette ki… Bu tarihi mührün yerinden sökülmesine asla izin verilmemelidir…

Bu değerli mirası, özelleştirme kararları ile tarih sayfalarından silerek yok hükmünde saymak…

İzmir’in kültür tarihine ve gelecek nesillere yapılacak…

En büyük ihanet olarak addedilmelidir.

(*) “Cemaziyelevvelini bilmediğiniz bir mevzunun…

Cemaziyelahirine karar veremezsiniz” derdi büyüklerimiz…

Peki… Kent belleğinden henüz silinmemiş olan mevcudiyetine  göre …

Eskilerin deyimi ile… Neydi Elektrik Fabrikasının cemaziyelevveli?  

Ya da… Bir şehrin endüstri tarihine yıllarca yön vermesinin evveliyatı…

Ülkemizde, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sanayileşme süreci içinde…

O yıllarda yapılan ilk nüfus sayımına göre…

İzmir şehir nüfusunun 190.000 kişi civarında olduğu göz önüne alındığında…

İzmir’de yaklaşık 30.000 ailenin yaşadığını varsayacak olursak.

1926 yılında… Kamu yararı gözetilerek …

Liman arkası olarak anılan, Darağacı mevkiinde kamulaştırılan 10.000m2 den fazla bu arazi.

Hiç şüphesiz ki…

O yıllarda bu şehirde yaşayan ailelerin mülkiyetinde / tasarrufunda idi.

Bir asra yakın geçen zaman içinde…

O ailelerin , üçüncü / dördüncü kuşak temsilcisi torunlarının içini sızlatan…

Bu belirsizlik ve kararsızlık içeren kararlarla!…

Şehrin kalbinde yer alan bu kupon arazinin…

Tekrar özelleştirme kapsamına alınarak, satışına karar verilmesine kadar geçen zamana değinecek olursak….

1928 yılında…

Belçikalı bir elektrik şirketi tarafından deniz suyundan da yararlanılarak, taş kömürü ve linyit kömürü ile elektrik üretimi yapan…

Ülkedeki ilk elektrik santrallerinden biri olarak devreye girmesi ile…

Osmanlı’nın son dönemlerinde hava gazı ve küçük jeneratörlerle aydınlanan İzmir sokakları…

Elektrik lambaları ile aydınlanır olmuş, elektrikli tramvaylar kent içi ulaşımda etkin bir hale gelmiş…

Türkiye’nin önemli bir liman kenti olan İzmir…

Elektrikle aydınlanan ilk üç şehirden biri olarak…

Ülkenin Sanayi ve ticari hayatına yön vermiştir.

İç göçlerle birlikte, şehrin nüfus kesafetindeki hızlı artışların yaşandığı…

1960 yılı ortalarına kadar…

Şehrin elektrik ihtiyacının yüzde otuzunu karşılayan İzmir Elektrik Fabrikası…

Bu kadim şehrin gelişmesine, kalkınmasına ve sosyal hayatına çok büyük katkılar sağlamıştır.

Altmış bir yıl boyunca, kente aralıksız hizmet veren bu tesis…

Yıllar içinde … ESHOT’tan…Türkiye Elektrik Kurumuna…

Oradan… Ankara Doğal Elektrik Üretim A.Ş’ne…

Bir top misali pas edilerek… Altmış bir sene üretimine devam etmiş…

Ve… 1989 yılında üretimine son verilirken…

Ne yazık ki…

İçindeki cihaz ve ekipmanlar hurda niteliğinde değerlendirilerek yok edilmiş…

Yanmış, yıkılmış… Ve böyle bir kültür mirası, atıl halde çürümeye terkedilmiştir.

Neden sonra… 1998 yılında…

İzmir yakın tarihinin mührü niteliğindeki bu kültür ve endüstri mirasının…

“Korunması gerekli kültür varlığı olarak” tapu tescili yapılarak, koruma altına alınması ile!..

Hakettiği iade-i itibara kavuşacağı düşünülürken…

2019 yılına gelindiğinde… 

Bu kültür mirası… Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 

İkinci kez ihale ile satışa çıkarılmış…

İzmir Büyükşehir Belediyesinin bir iştirakinin, söz konusu ihaleyi kazanması geçersiz sayılmış…

İhaleyi kazanan tarafın, bir kamu iştiraki olması gerekçesiyle de satışı iptal edilmişti.

Yıl… 2021…

93 yıllık bir endüstri mirasının yer aldığı…

Akıbetinin ne olacağının sürüncemede bırakıldığı o kupon arazinin…

Yıllar öncesinde… “Kamu yararı gözetilerek” kamulaştırıldığı gerçeği göz ardı edilmeden…

Bu kadim şehrin, kültür hafızası yok sayılmadan… 

Ve güzel şehrimizi esir almakta olan, ranta odaklı yapılaşmanın pençesine düşürmeden…

İzmir Elektrik Fabrikası arazisinin… İlla ki, özelleştirilme kapsamından çıkarılması…

Ve mutlaka… Kamu yararına kullanılması amacı ile…

Restore edilerek korunması, bir müze vasfında yaşatılması, tarihin sayfalarına ışık olması

Ve gelecek nesillere aktarılması için… Güçlü bir kamuoyu oluşturulması gerektir, şarttır.

Bu hususta farkındalık yaratmak ise…

Şehremini olarak, şehri emanet alan yerel yönetimlerin… 

Yarattıkları sinerji ile İzmir’e yön veren…

EBSO, İTO ,İTB, DTO başta olmak üzere…Tüm Sivil Toplum Kuruluşlarının…

Ve… İzmir’de yaşayan, İzmirliyim diyen her bir vatandaşın boynunun borcudur.

Ez cümle…

Bu kıymetli endüstri ve kültür mirasının…

İlk ve gerçek sahibinin İzmir / İzmirliler olduğunu daima hatırımızda tutarak…

Yunus Emre’nin “Mal sahibi, mülk sahibi… Hani bunun ilk sahibi” sözleri ile…

İzmir halkına yazılmış bu arzuhale … Son noktayı koyalım.

(*) Geçmiş