GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
19 Ocak 2019 Cumartesi

Susmak

Memleketin gerginliğinden, İzmir siyasetindeki gelişmelerden, hatta sosyal medyadan bile sıkıldığım şu günlerde nitelikli sanata sığınmak galiba en iyisi…

Tarzı hayatımız da değişebiliyor. Geleneksel mutfaklar yerini fast-fooda, geniş sohbetler yerini ayak üstü muhabbetlere, zengin kelime dağarımız, yerini günlük ihtiyacı gideren birkaç kelimeye, geniş balkonlu ve yüksek tavanlı evler yerini plaza-residanz adı verilen garip evlere bırakıyor.

Estetik zevkler de sadeleşmeye gidiyor, ama nitelikli sanat ortamlarını bulmak da her zaman o kadar kolay değil.

***

Üzerinden bir hafta geçti ama hafta boyunca yaşadıklarımıza da uyduğu için durup durup dinlediğim bir şarkı var: Susmak… Evet İncesaz’ın son İzmir konserinden söz edeceğim.  Benim“Ahir Zaman Dervişi”dediğim sevgili arkadaşım Cengiz Onural’ın yazıp bestelediği şarkı… “Bir gün öyle bir sustum ki ben / Denizler susmaz benim sustuğumu / Yıllar yıllar geçti üstünden/ Duyan olmadı bir daha konuştuğumu”

Sözler ne kadar anlamlı değil mi?  Cengiz bu şarkıyı takdim ederken Oğuz Atay’ın suskunlarına gönderme yaptı ve susturulmuş insanlarımız için bu besteyi yaptığını söyledi. Alkış kıyamet tabii…

İncesaz, tüm hayranları gibi benim için de ince tınılar ince duygular demek ama sundukları ve izleyenleri mest eden müzik farklı bir şey. Müzik değişimini anlamak, toplum ile müzik arasındaki ilişkinin kendine özgü özellikleri kadar sosyo-kültürel değişimle ilgili genel görüşlerin de belirtilmesine bağlı. İncesaz müziğimizdeki değişimi ve modernleşmeyi temsil ediyor bence, ama geleneksel köklerinden de kopmadan… Müzik, tarihsel akış içinde dünyada çok sayıda değişim süreci geçirmiştir. Modernleşme, müzik üsluplarını türdeşleştirmek şöyle dursun, farklılığa sebep olarak ve farklılığı yoğunlaştırarak çeşitliliğe önem veriyor.

Geleneksel Türk sanat müziği, bugün esas itibariyle geçmişe ait olarak görülür. Bu geleneğin hayatiyetini devam ettirdiği ve daha önünde geniş bir gelişme ufku bulunduğu şeklindeki nostaljik yanılsamayı katı fakat somut gerçeklere tercih eden küçük bir azınlığın dışında, genel kanı maalesef budur. Bu fikirleri Cem Behar’ın “Zaman, Mekan, Müzik” adlı kitabında okuyup altını çizmiştim.  (Afa Yayıncılık-1993)

Bir de piyasa meselesi var. Cengiz Onural’ı yıllardır takip ediyorum. Hep “piyasa müziğinin dışında kalmaya” özen gösteriyor. İşte derviş ruhu da buradan besleniyor zaten.

***

Sahnede son albümleri olan ‘Günler Geçiyor’a daha çok yer ayırdılar. Bu albüm, grubun Türk Müziği’ndeki benzersiz çizgisine uygun olarak yine geleneksel ile yeni besteleri bir araya getirmiş.‘Peşindeyim’ şarkısındaki “ıslık” eşliği ayrı bir keyif …

Solist Ezgi Köker, İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı mezunu ve 2006’dan bu yana Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda görev almış pürüzsüz bir ses.Ezgi Köker’i youtube üzerinden izliyordum. İlk kez canlı izleme fırsatı buldum. Mükemmeldi.

Albümün diğer solisti neşesi ve enerjisi yüksek Bora Ebeoğlu, Oya-Bora ikilisinden ve Aria grubu ile yaptığı dizi -film müziklerinden tanıyoruz.

Sahnedeki herkesin hakkını vermek gerekir aslında. Erdal Emre (Klasik kemençe),  Murat Aydemir (tanbur ve lavta), Taner Sayacıoğlu (kanun), Akın Aral (bas gitar), Volkan Hürsever (kontrbas), Türker Çolak (vurmalı çalgılar) ve Cengiz Onural (gitar) İncesaz’a değer katan müzisyenler…

Son albümün “İnce Ayar” ı ile tamamlayalım yazıyı… “Ben geçtim bu yoldan/ senin olsun erikli bahar/ Bir gölgeye uzandım, dilimde incesaz var/ Artık ne rüyalar, ne de iç yakıcı anılar / Durdurdum zamanı, benden buraya kadar?… “