Koronavirüs olayı patlak verdiğinde insanlarımız marketlere koştu.
Raflarda bulgur, makarna, un gibi ihtiyaç duyacağı ne varsa, hepsini indirdi.
Ama ben ne yaptım?
Kitap stokladım.
Millet mutfak raflarını, ben kitap raflarımı doldurdum.
Şu korona günlerinde doya doya kitap okudum, okumaya devam ediyorum.
İnanın, kitap ve gazete okuyarak korona stresini üzerimden atıyorum.
Öyle ki...
Okuduğum kitapların etkisi altına giriyorum, yüzümde tatlı bir tebessüm oluşuyor.
Ya da kaşlarımı çatmışım, gerilmişim.
Belki ilginizi çeker diye, okuduğum kitaplardan bazılarını anlatmak istiyorum.
Kim bilir, siz de okursunuz, tavsiye ettiğim için bana teşekkür edersiniz.
**
Değerli meslektaşım, saygıdeğer ağabeyim Yaşar Aksoy'un Gavur Mümin adlı son kitabını okurken, bugüne kadar adını bile duymadığım bir kahramanla tanıştım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, İngiliz Kemal'den bile kıymetli casusu Gavur Mümin'in hayatını hiçe sayarak verdiği olağanüstü mücadeleyi, bir solukta okudum.
İzmirli Gavur Mümin'i siz de tanımalısınız.
Kitabı bitirdiğimde dedim ki kendi kendime; "Şu Gavur Mümin'in heykeli dikilmeli."
Uzun süre yaşadığı Karşıyaka'ya çok yakışır diye düşünüyorum.
***
Bir diğer meslektaşım Ünal Ersözlü'nün "Tanrının Yaşam Kılavuzu" ve "Yeryüzü Misafiri" adlı kitaplarını peşpeşe okudum.
Sevgili Ünal'ın yüreğini, yaşam tarzını yansıtan bu iki güzel kitabı okurken, kendimden geçtim.
Ünal arkadaşım, mutlu olmanın en güzel formülünün koşulsuz sevgi olduğunu bana inandırdı.
İnsanları, hayvanları, doğayı sevmek...
Şu üç günlük dünyanın tadını nasıl çıkarabileceğimizi gösteriyor, birbirinden güzel örneklerle...
Şu kadarını söyleyeyim; bu iki kitabı da bitirdiğimde...
İnanır mısınız, hayatıma girmiş, kötülükleriyle andığım, nefret ettiğim insanları bile kucaklayasım geldi.
O kadar etkilendim ki, kapsama alanından çıkmam mümkün değil artık.
Eğer içinizde küçücük de olsa bir öfke, kızgınlık varsa...
Aynaya baktığınızda yüzünüzün asık olduğunu görüyorsanız...
Yaşama sevincinizin azaldığını hissediyorsanız...
Ünal Ersözlü'nün bu iki kitabını da okumalısınız.
***
Köşe yazılarıyla, araştırmacı gazeteciliği, televizyon programcılığı ile yakından tanıdığımız usta yazar, üstat Haluk Şahin'in "Babıali'de Cinayet... Gazeteciyi kim öldürdü?" kitabını da bir solukta bitirdim.
Eserinde, gazetecilik mesleğinin nereden nereye geldiğini ortaya koymakla kalmamış büyük usta...
Polisiye roman tadında, katili son sayfaya kadar saklamayı başarmış.
O gazetecinin nasıl öldüğünü her sayfada, her satırda görüyorsunuz da...
Katili, ancak son sayfada bulabiliyorsunuz.
Evet; günümüzde gazeteci de öldü, gazetecilik de...
Ama bu mutsuz sonu Haluk Şahin'in kaleminden okumak, gerçekten büyük keyif.
Üstadın "Ada" adlı kitabının siparişini verdim. Onu da okumak için sabırsızlanıyorum.
***
Araya bir de "Mutlu Yaşlanmak" adlı kitabı sıkıştırdım, Prof. Haluk Yavuzer'in...
Malum, 60'ına merdiven dayadım.
Sevgili Ünal Ersözlü'nün mutlu yaşam reçetesine, Haluk Hoca'nın reçetesini de ekledim.
Ortaya nefis bir yaşam kılavuzu çıktı.
***
Ve şu anda Cemil Kılıç'ın "Kur'an ile aldatmak" adlı kitabını okuyorum.
Kur'an ile aldatmanın, günümüz siyasetçilerinin uyguladığı bir yöntem olduğunu sanıyordum.
Meğer Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed döneminde bile varmış.
İlahiyatçı Cemil Kılıç'ı okurken, rahmetli Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ü andım her sayfada...
O da Kur'an ile aldatanlara karşı büyük mücadele sergilemişti.
Onun izinde giden bir ilahiyatçı daha görmüş olmanın tesellisi içindeyim.
Siz de Kur'an ile aldatanları tanımak istiyorsanız eğer...
Bu kitabı mutlaka okumalısınız.
***
Diyorum ki...
Şu korona muhabbetiyle yatıp kalktığımız yasaklı günlerde yalnızlık hissine kapılıyorsanız...
Canınız dışarı çıkmak, deli gibi koşturmak istiyorsa...
Bu mümkün olmadığına göre...
Alın elinize sizi farklı dünyalara sürükleyecek kitapları...
Okuyun, okuyun, okuyun.
Hele hele şu koronalı günlerde kitap, en iyi arkadaşımızdır, dostumuzdur, sığındığımız limandır.
İyi okumalar efendim.