GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
16 Mart 2019 Cumartesi

Sosyal Politikalar, Yoksulluk ve Gelir Dağılımı

1945 sonrası dönemde başlayan ve 1970’li yılların ortasına kadar sürecek olan kapitalizmin “Altın Çağı” ında (kabaca 1950-1975 arasında) Batı’nın gelişmiş ülkelerinde “Refah Devleti”, Türkiye gibi çevre ülkelerde ise “Sosyal Devlet” modeli uygulandı.

Böylelikle, gelişmiş (metropol) ülkelerde Keynes’in ekonomik görüşleri doğrultusunda tam istihdam başta olmak üzere bölüşüm ilişkilerine duyarlı iktisat politikaları hayata geçirildi. Türkiye gibi çevre ülkelerde ise uluslararası Keynesci politikaların bir yansıması olarak ithal ikameci sanayileşme stratejisi ve sosyal devlet modeli gündeme geldi…

***

Dünyada 1970’li yılların ortalarında yaşanan kriz ile birlikte kapitalizmin “Altın Çağ” ı sona ererken, 1980’li yılların başlarından itibaren neoliberal yeniden yapılanma politikaları uygulanmaya kondu. Başka bir ifadeyle, Keynesyen refah devletinin sermaye birikiminin önünde engel olması ile birlikte neoliberal politikalar hayat geçirildi, bunun sonucunda sosyal politikalar dönüşüme uğradı.

Temel hizmetler yeni sermaye birikim kanalları bağlamında piyasalaştırılıp metalaştırıldı.  Bayraktarlığını Milton Friedman’nın yaptığı ve “Yeni Sağ”olarak da tanımlanan neoklasik iktisatçılara göre 1970’li yılların ortasında yaşanan büyük bunalımın esas nedeni Keynesyen refah devleti modelinde aranmalıydı. Keynesci politikalar sonucunda sosyal harcamalar gereğinden fazla artmış, militan sendikacılık sonucunda ücretler hızla yükselmişti. Ekonominin karşı karşıya kaldığı krize karşı Friedman ve ardıllarının önerdiği çözüm basitti. Sosyal devlet ve onun araçları tasfiye edilmeliydi.

***

Tüm hizmetlerde sosyal faydanın yerini, etkinlik, verimlilik ve kârlılık gibi kriterler almalıydı. Küresel ölçekte 1980’lerden günümüze kadar uygulana gelen neoliberal politikaların ana çizgilerini kısaca ifade edilen bu politikalar oluşturdu.  Neoliberal politikaların hayata geçirilmesi ile sosyal devletin geçmiş yıllardaki kazanımları adım adım tasfiye edilerek özelleştirilip metalaştırıldı. Bu politikalar ile birlikte kapitalizm aslına rücu edip vahşileşti.

***

Küresel ölçekte neoliberalizmin sosyalizasyon girişimleri, Türkiye’ de dini referanslara dayalı politikalarla gerçekleştirildi. Sosyal yardım faaliyetleri ile neoliberal politikalardan ödün verilmeden neoliberalizmin yarattığı tepkiler yumuşatılmaya çalışıldı. Başka bir ifadeyle, neoliberal yaklaşım iktisat politikalarında ana eğilim olmaya devam ederken, neoliberal politikaların yarattığı toplumsal hoşnutsuzluklar devletin uyguladığı sosyal yardım programları ile giderilmeye çalışıldı.

***

Yoksulluğu, bireylerin kapasitesine indirgeyen liberal yaklaşım, yoksulluğun üretim ve mülkiyet ilişkilerinden kaynaklandığını gizleyerek sorunun özünü çarpıtır. Liberalizme eşitsizlik erişilmesi gereken bir ideal ya da kurucu bir unsur olarak değil, sistemin bekasını tehdit etme potansiyelinin ortaya çıkması durumunda ya da birlikte yaşamayı zorlaştırması ölçüsünde giderilmesi gereken bir sorun olarak görülür. Bu bağlamda neoliberal politikalar sonucunda giderek yoksullaşan ve muhtaç konumuna gelen bireylerin sistemi tehdit etme potansiyellerinin ortadan kaldırılması için yoksullukla mücadele stratejilerinin hayata geçirilmesi sistemin bekasını sağlamaya yönelik bir stratejidir… Başka bir ifadeyle, devletin sosyal yardım harcamaları Keynesyen refah devleti ya da sosyal devlet uygulamalarında olduğu gibi sosyal vatandaşlık hakları bağlamında değil, neoliberal politikaların yarattığı toplumsal gerilimleri sistemin bekasını tehdit etmeyecek sınırlar içerisinde tutmak için yapılmaktadır.

***

Neoliberal küreselleşmenin ürettiği bu eşitsizliklerin çözümü ise sosyal devletin araçlarına yeniden işlerlik kazandırılmasından geçiyor… Yeniden insanın merkezinde olduğu, üretim ve büyümenin tek başına bir şey ifade etmediği, insanın refahına ve mutluluğuna katkı yapması ölçüsünde büyümenin bir anlam ifade edeceği gerçeğini asla unutmadan yola çıkmak gerekiyor. Aksi takdirde, insanlık; kapitalizmin en vahşi ve en çürümüş biçimi olan kumarhane kapitalizmi ve onun yarattığı sorunlarla  yaşamak zorunda kalacaktır…

***

Bu satırları Bayram Ali Eşiyok Hocamızın HBT Akademi’den çıkan Sosyal Politikalar, Yoksulluk ve Gelir Dağılımı adlı yeni e-kitabının girişinden aldım. Ülkemizin de içinden geçmekte olduğu süreçlerin çok da iyi anlatıldığı bir yayın olmuş. E-kitaplığımda sakladım. Sık sık, dönüp dönüp okuyacağım metinler. Yerel seçim öncesinde adayların pek vakit bulup okuyabileceğini anmıyorum ama özellikle “Kentler Yaşamlarından Memnun Mu?” ve “Kentlerin Yapısal Dönüşümü” bölümlerini okumalarını özellikle tavsiye ederim.