GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
17 Mart 2021 Çarşamba

Solun solculardan çektiği…

Ülkede, sol fikirler ile solcular arasındaki mesafeler gitgide açılıyor.

Bunun nedeni, seksen darbesiyle başlayan tasfiye sürecidir. O yıllarda,donanımlı, nitelikli insanların kamu hizmetlerinden ve siyasetten uzaklaşmasıyla oluşan boşlukta vasatlar rejimi inşa edildi.

Ve bu yeni rejimde sağıyla soluyla toplum parayı yeniden keşfetti, para kazanmaktan daha büyük bir erdem olamayacağını öğrendi.Kitlesel üretimden kitlesel tüketime uzanan gerilim hattında bir cinnet hali…

Dile getirmek gerek; Seksen darbesinden sonra kurulan vasatlar rejiminde, sol siyaset gruplarında öne çıkan vasatların solculuğu sorunludur. Ve bu vasatların sol siyasette köşe başlarını tutmaları sonucu, sol, 40 yıldır irtifa kaybediyor.

Solda yaşanan erozyon, sosyal demokrat hareketi ise daha da derinden etkiliyor.

Ülkede sol cenahın irtifa kaybının iki boyutu var;

Birincisi, sistemde ortaya çıkan bunalım ve değişim ihtiyacı karşısında solun tartışmalı hale gelen tezleridir. Sol, sistem karşısındaki konumunu terk ederek sistemin parçası olmayı seçince, sistem muhalefetsiz kaldı.

İkincisi ise, ülkemize mahsus bir durum olarak, siyasette öne çıkan solcuların vasatlığı ve yetersizliğidir.

Ülkede, birçok alanda olduğu gibi, sol düşüncenin cerhinin miladı da 1980’dir.

Bu yıllarda, okumaktan ve düşünmekten uzaklaşan birçok solcu, gösteri toplumunun parçası olarak her şeyin ucuzuna teşne olmayı seçti.

Kafası teoriye basmayanların silaha davrandığı o meşum yıllarda, sol hemen hemen bütün mevzilerini kaybetti. Geriye kala kala sosyal demokrasinin gölgesinde “deve desen değil, kuş desen değil” bir sol kaldı…

Bir de uluslararası sistemin gölgesinde Kürt şovenizmine hizalanan sol var; Batı himayesindeki Kürt milliyetçiliğiyle hemhal sol...

Tabii ki komünist gruplar ve 68 kuşağı, kahir çoğunluğuyla bu eleştirilerin odağında değildir. Onlar neredeyse hiç eğilip bükülmediler.

Sosyal demokratların solculuğuna gelince, toplumsal değişimi nasıl okuduklarını henüz görebilmiş değiliz… Bununla birlikte, yeni toplumsal mutabakat sürecinde, sosyal demokratlara çok iş düştüğü de bir gerçek.

İçinden geçtiğimiz koşullarda, uzlaşmayı bilmek, toplumsal muhalefet saflarını sıklaştırmanın olmazsa olmaz koşuludur.

Bütün bu olan bitenin ötesinde, kapitalist sistem çöküyor ve sosyalistlerin kurulacak Dünya düzenine dair ne söyledikleri elan yeterince anlaşılır değil.

Salt küreselleşen kapitalist sistem eleştirisini sistemde bir varoluş biçimi olarak benimseyen sol, metropollerde o çıkmaz sokağa yerleşti. Nihayetinde, kapitalist sistemin sürdürülebilirliği, sol gevezeliğe dayalı muhalefeti gerektiriyor.

Yeryüzü ölçeğinde sol muhalefet sorunu olmasaydı, Dünya nüfusunun dörtte üçü yoksulluğa mahkûm olmazdı.

Geçen yüzyıldan getirdikleriyle eğleşen satıh sol, bir çağın kapanmakta olduğu gerçeğiyle pek yüzleşecek gibi değil.

Aklı başında solun “aklı bir karış havada satıh sol” ile arasındaki mesafeyi görünür kılması gerekiyor.

Solun yeni bir dil kurmak, her şeyi yeniden söylemek için zamanı hızla daralıyor.

Ve insanlığın beklemek gibi bir lüksü yok.