GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Eylül 2019 Pazartesi

Siyaset dizayn edilince...

Siyaset dizayn edildiğinde, öncelikle ‘toplum yararını önceleyen siyaset’ olmaktan çıkıyor, başka bir şeye dönüşüyor. Ve o dönüştüğü şey, siyasal partilerin varlık nedeni oluyor.

Sonra da, o siyasal partiler, soysal, ekonomik ve siyasal yaşamın eceli oluyor.

Hepsi bu! Dağılabiliriz…

Gerçekten de gerisi laf-ı güzaf… Gelin görün ki bir A-4 dolusu laf etmeden olmuyor… Siyasetçileri ve siyaset niyetine yapılan söz israfını dile getirmek suretiyle muktedirlerin, efendilerimizin kulaklarını çınlatmadan olmaz.

Siyaset, sistemin onayını alan muktedirlerin oluşturduğu gruplar tarafından dizayn ediliyor.

Ve dar grupların köşe kapmaca oynadığı parti içi siyasette ete kemiğe bürünüyor.

Ülkenin maddi imkanlarının ve kamusal alanın yönetilmesine talip olan siyasi grupların, siyasetin finansmanı gerekçesiyle akçeli işlere ilgi duyduğu bir gerçek. İktidar zümresine dahil olmanın garantili yolu akçeli ilişkilerden geçiyor.

Hal böyle olunca, siyaset, halkın ihtiyaçları esas alınarak değil, iktidar zümresine dâhil olmanın koşullarına göre yapılıyor.

Bugün halk yararına siyaset yapmanın önündeki en ciddi engel, siyasal partilerdir. İster sağda olsun ister solda, durum değişmiyor. Siyasal partiler halkları sağın veya solun muktedirlerine altın tepside sunuyor. Dünya pratiği böyle söylüyor.

Siyasal partiler, yeni sosyolojinin ve yeni üretim/tüketim kültürünün gerektirdiği bakış açısını siyasete aktarmadıkları ve toplumsal yararı hiç koşulsuz öne çekmedikleri sürece, hiçbir şey yolunda gitmeyecek. Siyaseti iktidar gruplarının çıkarlarına göre dizayn edenler, bir dönemin son erdiğinin farkında değiller.

Kırk yaş altı, siyaseten yitik kuşaklardır; siyasete ve siyasetçiye hiç güven duymuyorlar.

Ve bütün bu olan biten saçmalığın toplumlara en etkili biçimde dayatıldığı yönetim biçiminin adı da demokrasi oluyor.

Günümüz dünyasında demokrasiyle yönetilmek, iktidar zümreleri, aydınlar, elitler tarafından halkların kendi rızaları ile teslim alınmasının en etkili yolu olmuştur.

Demokrasiyle yönetilmenin getirdiği hak ve özgürlüklerin sınırları, toplumları yöneten muktedirlerin arzusuna göre belirlenmektedir. O muktedirlerin çizdiği sınırları hele bir aşmaya yeltenin, bir daha rüyanızda bile göremezsiniz demokrasinin nimetlerini…

Günümüzde, dizayn edilen siyaset ve yönetim biçimi olarak demokrasi, insanın değerini göz ardı ediyor. İnsan hakları ve özgürlükler, havuç/sopa mesafesinde süren gösteridir.

Not: İzmir’in işgalden kurtuluşunun 97. yılı hepimize kutlu olsun. Bu vesileyle, şehrin tarih ve kültür mirasını saat kulesi, boyoz, gevrek, balık/rakı seviyesinde satıhlaştıran zihniyetin şehre yaptıkları ettikleri üstüne düşünmeye çağırıyorum, akıl ve vicdan sahibi herkesi.