GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
13 Mayıs 2019 Pazartesi

Sevsen, pek güzel olacak

“Artık sevemem...”

Dendiğinde ne anlıyorsunuz?

Bu açıklamayı ilk duyduğumda çok şaşırdım.

Bir yönüyle içten ve naif buldum.

Lacivert takım elbiselerin...

Maun masaların, deri koltukların, şovalye yüzüklerin üzerinden atlayıp...

Nehrin karşısına geçmek isteyen, o tarafa doğru bakan...

Aslında aklı, gönlü karşı tarafta kalmış insancıl bir tını bile duydum...

***

Bu açıklama bir yandan net bir sevgi ifadesi içeriyor.

“Artık sevemem...”

Yani aslında daha düne kadar “Seviyordum” diyor.

Bu iyi bir şey...

Sevebilmesi önemli...

Ve ayrıca dikkat edin, “Sevmiyorum” da demiyor.

Burası çok önemli...

“Artık sevemem” diyor.

Aramıza engeller girdi der gibi sanki...

Zorunluluktan ötürü gerçekleşen bir ayrılık.

Bu cümlenin severek ayrılmak gibi bir tınısı var.

Lafı, “Biz artık başka dünyaların insanıyız” demeye getiriyor.

***

“Benim gibi düşüneceksin...”

Diye kafası bozulmuş, atar yapıyor.

Kendi şablonuna uymadı diye vurmuş makası.

Askeri disiplinle emir demiri kesiyor.

Belki de içine sinmemiş bir kararın sesi “Artık sevemem”...

Sadece karşısındakine değil...

Aynı zamanda kendine de yaptığı zorbalığın...

Kendi içinde çıkan çatışmada haksızın haklıyı dövdüğü...

Canı acıyan bir ses var o cümlede.

***

İçine kapalı, iletişimsiz bir tavır şüphesiz ki.

Tek taraflı alınmış bir ayrılık kararı.

“Onu sevmemeliyim” baskısının tonlarca ağırlığını taşımaktan mutsuz...

Kendine yaptığı eziyetin mislini...

Karşısındakinden çıkarmaya hazır...

Yaptığı haksızlığı duymamak için...

“En doğrusunu ben bilirim” büyüklenmesiyle kulaklarını tıkadığı için...

Dudaklarından dökülen“Artık sevemem” mırıldanmasını,

“Böyle olacak dedim” diye söküp atan maço bir ses.

***

Aslına bakarsanız...

Sevmek, sevilmek işlerinin gurusu Erich Fromm’dur.

Yazdığı yaklaşık 50 sayfalık “Sevme Sanatı” adlı kısacık kitapta meselenin tozunu atmıştır.

Gerçek bir klasik olan kitabında ‘sevme yeteneğinin geliştirilmesinden’ bahseder.

Psikanalist Erich Fromm şöyle der:

“Sevgi belli bir insana bağlılık değildir,bir tutumdur; kişinin bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren kişilik yapısıdır. Kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği birliktir.

Sevme zorlama olmayan, sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir. Sevgi özgürlüğün çocuğudur, o asla zorbalığın çocuğu olamaz.”

***

Erich Fromm’a kulak verince;

Sevginin zorbalığın çocuğu olamayacağını öğreniyoruz.

31 Mart seçimlerinde de kısıtlı seçmen diye yeni bir şey öğrendik...

Şimdi milyonların sevdiği komedyen Cem Yılmaz...

“Her şey çok güzel olacak” dedi diye...

“Kısıtlı sanatçı” sınıfına girdi.

Yetmedi,“Artık sevemem” ordusu harekete geçti.

McCarthy dönemi “Cadı Avı” benzeri açıklamalar başladı...

Oysa Türkiye’de şimdilerde...

“Her Şey Çok Güzel Olacakçılara” höd zöt yapılmasına mı...

“Sevsen ÇokGüzel Olacak...”nezaketine mi ihtiyaç var?

Aslında var ya biliyor musun...

SEVSEN, PEK GÜZEL OLACAK.

Türkiye kurtulacak.