GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Ocak 2021 Cuma

Sessiz bir başkaldırı

Kaybedilecekler hanesi boş insanların o muhteşem gücüne oldum olası hayranım.

Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların başkaldırısını, insanlık durumunun şahikası olarak görüyorum.

Sınırsız edinme arzusuna varlığını esir etmeyen kişi gerçekten özgür olabilir, diye düşünüyorum.

Mülkiyet ilişkilerinin ve metalaşan ihtiyaçların kuşattığı yaşam, bir tür bağımlılık oluşturuyor. Sahip olduklarını koruma kaygısı yaşamın ereği oluyor.

Sosyalleşmek ve mülkiyetin keşfi, birbirini tetikleyen bu iki olgu insanlığı uygarlık kulvarına soktu. Ve ne olduysa o kulvarda oldu.

Geçtiğimiz günlerde, TV ekranlarında bir habere rastladım. Antalya’da, sokağa çıkma yasağı saatlerinde, bir adam ortalıkta dolaşıyor. Polisler adamı durdurdular ve ceza yazdılar. Sonra da evine gitmesini söylediler. Adam sakin ve tepkisiz öylece duruyordu. Evine git, denince; “Evim yok ki…” dedi. Sokakta yatıyormuş.

Daha sonra, kendisinden özür dilenmiş, para cezası iptal edilmiş, kalacak bir yer temin edilmiş…

Mülksüzlük, sadece kapitalist sistemin değil, uygarlığın da sonunu getirecek.

Mülkiyeti ret etmek, ihtiyaçları minimize ederek çok az eşyayla yaşamak, sistemin dayattığı yabancılaşmaya kafa tutmanın en etkili yolu olmalı…

Tabii ki altında son model araba, kışlığıyla yazlığı arasında mekik dokuyan modernlerin, çakma solcuların falan anlayacağı bir durum değil, bu.

Mülksüzlerin ayak sesleri arka sokaklardan yükselmeye başladı.

Dünya nüfusunun dörtte üçü yoksuldu ve yoksulluğuyla iyi kötü baş edebiliyordu. Şimdi ise, yoksulların yolunu açlık ve sefalet bekliyor.

Hiç değilse yoksulluğuyla baş edebilmek için sahip olduklarına sıkı sıkı sarılan yoksullar, ölüm korkusuyla kapandıkları veya kapatıldıkları dört duvar arasında, aslında kaybedilecek bir şeylerinin olmadığını görmeye başladılar.

Dibe vuran yoksulluğun başlatacağı dip dalgası, başka bir çağın kapılarını açabilir.

Yedinci dalganın yıkıcı etkisi ile mülksüzlerin büyük isyanı buluştuğunda, insanlığın önüne başka bir dünyanın kapılarının açılması imkânsız değil.

“Başka bir Dünya mümkün.” dediğimiz.