GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Mayıs 2019 Salı

Sayın başkanlar… Borç yiğidin nesi?

Başlıktaki sorunun cevabı tek kelime:

“Kamçısı!”

Neden böyle demiş atalarımız?

Şunun için demişler:

“Borç dediğin nane bazı insanları çalışmaya teşvik eder, sorumluluk aşılar… Borçlu, borcundan bir an önce kurtulmak için daha çok çalışır…”

Demek ki…

Yiğit isen…

Herkesten daha çok çalışacaksın; borcu eriteceksin…

Ancaaaak…

Kuru kuruya yiğitlik olmuyor…

“Ağustos Böceği ile Karınca Şarkısı”ndaki gibi…

“Ben ille de Ağustos Böceği olacağım!” diyen varsa…

Yapacak bi’şi yok!

***

İki aydır İzmir’de “günün muhabbeti” şu…

31 Mart 2019 seçimlerinin hemen arkasından…

Belediye Reisi seçilen neredeyse tüm muhterem başkanların…

Ortak sesi şu oldu:

“Borç batağı içindeyiz…”

Abooov, n’olacak şimdi?

Önceki yıllarda böyle miydi?

En azından “borç seslendirme” desibeli bu kadar yüksek değildi…

Peki, çözümü var mı?

Koro halinde cevap: “Çaresiz tasarruf yapacağız!”

***

Önceki dönemlerde “borç” yiğidin kamçısıydı…

Her yeni başkan…

Önceki döneme “borç” konusunda minicik de olsa…

Bi’dokundurma yapmadan edemezdi…

Geleneksel bir “yakınma” bu!

Hiç duydunuz mu, New York’un yeni belediye başkanının…

“Şu kadar borçla devraldım” dediğini?

Ya da…

Milano Belediye Başkanının…

“Bana kalan borç yüzünden çöpleri toplayamıyorum” dediğini…

Duyamazsınız…

Belediyeler “kamu” kuruluşlarıdır…

Hizmet devamlılığı olmazsa olmazdır!

Borç deyince…

Fenalık geçirten, dudak uçuklatan rakamlara okey ama…

İllegal bi’şilere bulaşılmamışsa…

Yapacak bi’şi de yok, paşa paşa bu borcun altına eller girecek…

Yeni başkanlar, çalışanlarıyla birlikte…

Omuz omuza yüzdürecekler tekneyi, çaresiz!

Yoksa?

Atasözleri gerçek olur; ne demiş eskiler?

“Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır!”

Aman, Allah korusun…

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…

Bir ay önce, bu “borç muhabbeti” ayyuka çıkınca…

Ne dedi CHP’li tüm belediye başkanlarına?

Açık açık şunu dedi:

“Her belediyenin borcu var... Biz enkaz edebiyatı istemediğimizi fi tarihinde söyledik... Vaatlerinizi yerine getireceksiniz… Hepinizi yakından izleyeceğim…”

O zaman?

Genel Başkan ne diyorsa, o!

***

“Elimiz, kolumuz bağlandı filan…” demeden…

“Ya Allah…” deyip, o yük sırtlanacak…

Mesela…

Gelirlerin zamanında toplanması önemli…

“Yapamam, edemem…” demeyeceksiniz…

Seçmen mazereti sevmez…

Çöpler zamanında toplanacak…

Çukurlar kapatılacak…

Şimdi asfalt yapmazsan, Eylül’de hiç yapamazsın…

O zaman ilçenin adı, “çukur kent” olur!

Herkesi çalıştıracaksınız…

“On dönüm bostan, yan gel yat Osman…” vaziyetindekilere…

Göz açtırmayacaksınız…

***

Borcu olmayan belediye var mı?

Olmaz olur mu?

O zaman n’apmak lazım?

Hemen “yeni” bir düzene geçmek lazım…

Kolay mı?

Felaket zor; ama istenirse başarılı olunur…

Görünen köy kılavuz istemez…

Borçla devralan başkanların üç büyük sıkıntısı var:

Borçları bir düzen dahilinde eritmek…

Her şeye rağmen belediye hizmetlerini eksiksiz yürütmek…

İş için belediyeye başvuranlara makul cevaplar vermek…

***

Mesela…

Geçen gün güldüm, görünce…

Aydın’ın Bozdoğan İlçesi’nde Belediye Başkanlığı’nı…

AK Partili Ufuk Altıntaş kazandı…

Kaç oyla?

Sadece “666” oyla…

Kimden aldı koltuğu?

15 yıl (üç dönem) reis olan CHP’li Salim Tümer Apaydın’dan…

Topu topu 23 bin kişi oy kullanmış…

Bozdoğan dediğin, Aydın’a 75 kilometre…

İzmir ile Foça arası gibi…

Arkadaş koltuğa oturduğu gün…

Başladı “borç muhabbeti”ne…

Hatta…

Bir adım ileri gitti, bi’yerlerden aldığı cesaretle…

Bozdoğan’ı…

Nüfusu ile kıyaslayarak…

Türkiye’nin en borçlu belediyesi ilan etti…

Ne kadar o borç?

80 milyon TL!

Şimdi diyor ki; “Ben bu borcu nasıl ödeyeceğim?”

O zaman sormazlar mı?

“Peki, o burcu biliyordun; neden reisliğe talip oldun?”

***

Bitiriyoruz…

Borcu yüzünden kapısına kilit vuran…

Bi’belediye gördünüz mü?

Göremezsiniz…

O zaman herkes çalışacak…

Başka çare yok!

Hizmet de aksamayacak…

Borçlar da eritilecek…

Mümkünse istihdam da gerçekleşecek…

Ne diyor İmamoğlu?

“Her şey çok güzel olacak!”

Nokta…

Sonsöz: “Ya inandığın gibi yaşarsın ya da yaşadığın gibi inanırsın! / Hz. Ömer…”