GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
22 Şubat 2020 Cumartesi

Savaş ve seviş

Müzik Önerisi : Leyla Gencer Norma Operası : “Deh! NonVolerlivittime

Bir kadın olarak dünyaya geldiğim için pişman değilim. Seçme özgürlüğüm olsaydı eğer yine “İzmirli bir kadın” olmayı ve yine kendi ailemin kızı olarak doğmayı seçerdim.

Bu hayatım pamuklar içinde ve her ağladığımda her istediğimi elde ettim anlamına gelmiyor asla!

Tam tersi mücadele etmeyi, hakkımı aramayı öğrendim ben. Hem dümdüz düşünen erkeklerle, hem de istediklerinde kafaları entrikaya fazla meyilli kadınlarla…Hem dar kafalılarla hem liberal geçinenlerle…Hem kıskananlarla hem engel olanlarla…

Savaşçı ruhuma hiç laf geçiremedim. Farklı yolları aradı, düşünmeye zorladı. Daha yaratıcı daha üretken, daha azimli yaptı. Kendi kendimle yarışmaya başladım. Kendi kendimin acımasız eleştirmeni, kendi kendimin amansız rakibi oldum. İşimi iyi öğrenmeyi, iyi yapmayı seçtim ben…

Ne “yapamazsın” a aldırdım ne de “kadın işi hamur işi değil” diyenlere…

Nerden çıktı bu yazı?

Dünya ile SAVAŞ ’an ve mesleği ile SEVİŞ ’en bir kadın yüzünden!

Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı ‘nın (EBSOV)eğitim bursları yararına düzenlediği bir belgeselin Özel Gösteriminin yapılacağı Elhamra’daydım geçen hafta.

“La Diva Turca”İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) katkılarıyla operanın mabediLa Scala Tiyatrosu’nun primadonnası olan Leyla Gencer’in hayatını anlatıyor.

İki saat boyunca Leyla Gencer’in seslendirdiği aryalarla, Zeynep Oral’ın kaleme aldığı senaryo ile Halit Ergenç’in sunumuyla, müthiş fotoğraflar ve çarpıcı röportajlarla Selçuk Metin’in yönettiği belgeselde mesleğine âşık bir kadın tanıdım.

Duruşu, cesareti, öncülüğü, zarafeti, hâkimiyeti, sesiyle ve müthiş yeteneği ile tek başına Opera Dünyasını fethedişi…

Disiplinli, çalışkan, tuttuğunu koparan, ne istediğini bilen, hedeflerine sahip çıkan, asla vazgeçmeyen, kendine güvenen, macerayı seven, meydan okuyan, sınırlarını zorlayan, başkalarının sınırlarını yoklayan, yenilikçi ve zirveye geldiğinde egosuna yenilmeden çekilmeyi bilen ve yeni yetişenlere EL veren!

Öyle bir kadın ki, lirik sopranodan dramatik koloratüre72 farklı rolün hakkından gelebilen…

Öyle bir kadın ki, rolü geri çevirsin diye isimsiz korkutucu ölüm tehditleri almasına rağmen geri adam atmayan…

Öyle bir kadın ki, Donizetti’nin unutulmuş operalarını tozlu raflardan çıkarıp yeniden yorumlayan vebir nevi “DonizettiRönesansı” başlattığı için müzik tarihine damga vuran…

Öyle bir kadın ki, devlet kurumunda çalışırken istifaya zorlanan, devlet sanatçılığından istifa etmesine sebep olanlara rağmen memleketine küskün olmayan…

Öyle bir kadın ki, en ünlü rejisörlerden biri ile ters düşüp rolünü tehlikeye atmasına rağmen farklı yorumundan vazgeçmeyen ve sonunda eşsiz kendi yorumunu benimseten…Ve bu farklı yorumuna sonradan  “genceratti”  ağıtı dedirten…(şarkı önerimi dinleyin)

Öyle bir kadın ki, mesleğine ve mesleğinin gerektirdiği görevlere sonuna kadar sahip çıkan, işini doğru yapmayanları yanına yaklaştırmayan, sahip çıkmayanlarla da yoluna devam etmeyen…

Gerçek müzikseverlerin ve Operanın büyülü dünyasına kapılmış azınlığın onu asla unutmayacağını biliyoruz. Peki ya onu hiç bilmeyenler?

Daha fazla kız çocuğuna ilham kaynağı olamaz mı?

Okullarda azmin ve disiplinin kadın timsallerinden biri olarak tanıtılamaz mı?

Bu sayede Opera sevdirilemez mi yeni kuşaklara?

Dileğim IKSV ‘nin en kısa sürede bu belgeseli ülke çapında yayınlaması ve Primadonna’nın hayatından herkesin bir ders alması…

Leyla Gencer’i hipnotize bir şekilde seyrederken aklıma Filozof AynRand’ın sevdiğim sorusu geldi. Arada bir aynaya bakıp kendime sorduğum ve gülümseyerek cevapladığım…

“Asıl soru yapabilecek miyim ya da bana kimin izin vereceği değil;

Beni kimin durdurabileceği

Savaşan ve sevişen kadınlara ! Ve çoğalmaları için destek verenlere gelsin bu yazım…

onanaida@gmail.com