GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Şubat 2020 Pazar

Satı kadın nasıl vekil oldu?

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de…

“Yazılmayan Yönleriyle Atatürk” kitabını kaleme alan…

Sait Arif Terzioğlu’nu…

Saygıyla analım…

***

1934’ün yakıcı bir yaz günüydü…

Atatürk, arkadaşları ve yaverleriyle Kızılcahamam’a gidiyordu…

Kazan Köyü yakınlarında konvoyu durdurdu…

Biraz yürümek istemişti…

Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı…

Otomobilden inen Ankaralı konukları görünce hep beraber koştular…

Kimi su getirdi, kimi ayran…

Aralarından biri, güğümünden ayranı Gazi’ye uzattı:

“Bir soğuk ayran içir misiniz?”

***

Bu çorak iklimin kavurduğu…

Yüzünde bronzlaşmış Türk Kadını’nın en bariz ifadelerini taşıyan…

Bir Türk Anası’ydı…

Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra…

Sağ elindeki ayran bardağını uzattı…

Sonra gözlerini yere dikti, beklemeye başladı…

Atatürk, ayranı kana kana içti…

Sonra, bir an durakladı ve kadına dönüp sordu:

“Senin kocan kim?”

***

O kadın, yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk anasıydı…

Ankara’nın kendine has şivesi ile…

Kocasının Sakarya Harbi’nde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi…

Atatürk, bir soru daha sordu:

“Ne zaman doğdun?”

Köylü kadın, soluksuz cevap verdi:

“1919’da Atatürk Samsun’a çıktığı zaman doğdum…”

Gazi, bir an düşündü…

Yıl; 1934 idi…

Kadının sözlerine bakılırsa…

15 yaşında olması gerekiyordu…

Oysa, karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu…

Tekrar sordu:

“Nasıl olur?”

***

Evet, nasıl olurdu?

O “Satı Kadın”

Hiç tereddütsüz, her zamanki nüktedan haliyle…

Memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek…

“Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!” deyiverdi…

Muhteşem espri, Gazi’yi hayli düşündürdü…

Köy’den ayrılırken…

Yaverine kadının ismini ve yakınlarını not ettirdi…

***

Asıl adı, Satı Çapan’dı…

Kurtuluş Savaşı’nda gazi olmuş bir askerin eşiydi…

Evi çekip çeviren oydu…

Girişkenliğiyle Ankara’nın Kazan köyünün muhtarı olmuştu…

Herkesin derdine koşup derman olurdu…

“Satı Ana”ydı lakabı…

Millet mekteplerine devam ederek okuma-yazma öğrenmişti…

Babası gibi çiftçiydi…

Beş çocuğu vardı…

Atatürk’ün önerisiyle adı, Satı Öz oldu…

Gazi’nin isteğiyle 1935 yılında 17 arkadaşıyla birlikte…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi…

Hiç düşünmeden, başörtüsünü çıkardı…

Takım elbise giydi, kravatını taktı…

Türk Kadını’nı temsil etti; örnek oldu…

Ve…

Satı Kadın, tarihe geçti…

Nokta…

 

Sonsöz: “Dünyada her şey kadının eseridir… Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”