GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
20 Ocak 2020 Pazartesi

Şarlatan doktorların 10 özelliği

Tıbbın babası hemşehrimiz: Hipokrat, Bodrum’un karşısından İstanköy’den…. Eczacılığın babası hemşehrimiz: Galenos Bergamalı…

Hekimlik, insanlık tarihi kadar eski bir meslek belki de. Özellikle antik çağ tapınaklarında (mesela bizim Gümüldür Ahmetbeyli yakınındaki ApollonKlaros tapınağında) görevlilerin aynı zamanda hekim oldukları yani kutsal nitelik taşıdıkları bir hizmet alanı. Anadolu topraklarından doğmuş Asklepios ve Higeia (Hijyen) kültürleri ile mesleklerin belki de en saygını hekimlik…

“Tıp Fakültesinden arada sırada doktor da çıkar” esprisine de konu olduğu gibi tarihsel süreç içinde hekimlerin çeşitli bilim dallarında öne çıktıklarını görüyoruz.Astronomi, mantıkve felsefe alanlarında da öne çıkan çok sayıda hekim biliyoruz.

***

Çeşitli nedenle medyadan dostlarla zaman zaman bir arada oluruz. Meşhur bir TV kanalının reklam üst kadrolarından iki arkadaşın konuşmasının tanığı oldum pek yakın bir zamanda. “Biz doktorları TV’ye çıkarma işine zam yaptık. Artık bir çıkış 15.000 TL” dedi biri, “biz de düşünüyoruz, zaten 15 bin alıyoruz ama az, o parayı bizim kanala çıktıktan sonra iki hastadan çıkarır” dedi diğeri… (Az sonra vereceğim haber neden ana akım medyada kendine yer bulamadı acaba?)

***

Burada isim vereceğim çünkü yalanlanmadı bu haber: Türk asıllı ABD ’li doktor Mehmet Öz’ün desteklediği ve programında tanıtımını yaptığı yeşil kahve hapına ceza geldi. ABD Federal Ticaret Komisyonu, kilo verdirme özelliğiyle tanıtılan hapın reklamlarının yanıltıcı ve asılsız olduğunu belirterek, firmanın müşterilerine 9 milyon dolar ödemesi gerektiğine hükmetti.

Dr.Öz’ün birkaç yıl önce programında yeşil kahve çekirdeği gıda takviyesini tanıtmasının ardından, satışlarda patlama yaşanmıştı. Federal Ticaret Komisyonu, cezayı, programa çıkan ilacın pazarlamacılarından LindseyDuncan ve PureHealth LLC ve GenesisToday şirketlerine kesti. Duncan, Mehmet Öz’ün programına çıktığında, hapların, 12 haftada spor yapmadan neredeyse 10 kilo verdirdiğini ve vücut yağında yüzde 16’lık bir azalmaya yardımcı olduğunu öne sürmüştü.


***

Son 15-20 yıldır Türkiye’de daha ne hikayeler duyduk.

Ve Yaşasın bugünü de gördük!

Basın, yayın organlarında, sosyal medyada sık sık bazı tıp doktorlarının hekimleri, hekimlik mesleğini itibarsızlaştırmaya, hedef haline getirmeye dönük açıklama ve tutumlarına karşı Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası’nca bir basın toplantısı düzenlendi.

Haberi okumadıysanız burada yineleyeyim:

Toplantıda ilk konuşmayı yapan Dr. Ali Çerkezoğlu, "İnsanların daha iyi, daha mutlu, daha sağlıklı yaşama, ömür süresini uzatma beklentisini anlaşılabilir buluyoruz. Ancak toplumdaki bu beklentileri kullanarak hurafeler üreten anlayışlarla, dinbazlıkla, modern tıbbı ticari bir şekilde manipüle etmeye varan şarlatanlıklarla da karşı karşıya kalıyoruz. Bu alanın denetlenmesini toplum sağlığı açısından olmazsa olmaz bir durum olarak görüyoruz. Sağlık ortamının, hekimlik uygulamalarının denetlenmesi her zaman önemliydi ancak bu dönemde çok daha fazla önem kazanmış durumda" dedi. 

Toplantıda İstanbul Tabip Odasına kayıtlı 35 bin hekim olduğu, her yıl Onur Kurulu'na 700-800 doktor hakkında şikayet dosyası iletildiği, 2018'de 13 hekimin meslekten çıkarıldığı, 64 hekime de para cezası verildiği açıklandı.

'Şarlatan' olarak tanımlanan doktorların 10 ortak özelliği bulunduğu belirtilen bildiride,  “Modern tıbba saldırmanın dayanılmaz hafifliği” ile sanatlarını icra eden bu şarlatanlar çağlar boyunca olduğu gibi bugün de sadece hekimlere ve hekimliğe zarar vermekle kalmamakta; kişisel çıkarları için insanların modern tıbba güvenini zedeleyerek ve onları bazen ölümle sonuçlanacak kadar yanlış yönlendirerek aslında ve esasen toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar" denildi. 

ŞARLATAN DOKTORLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ

1- Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıpeğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler.

2- Hemen her açıklamalarında bilimsel/tıbbi gerçekler/doğrularla bilim dışı yalanları/yanlışlarıbirlikte harmanlayarak sunar, böylece yalanları/yanlışlarını gerçeklerin/doğruların arasında gizlemeye çalışırlar.

3- İleri sürdükleri “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” iddiaların hiçbir bilimsel ispatı yoktur. Kendilerine soracak olursanız iddialarını ispatlamaları için bilimsel dayanağa ihtiyaç yoktur, kendilerinin söylemiş olmaları yeterlidir.

4- Ortaya attıkları iddiaların çürütülmesinde kendileri açısından hiçbir sıkıntı duymazlar; hemen yeni konular, yeni iddialar bulurlar. Hemen hepsinin kendince “her derde deva” bir meyvesi, sebzesi, insan yaşamını en az 30 yıl uzatacak bir diyet/tedavi kürü vardır.

5- Yaşam düsturları “Bir gün herkes -15 dakikalığına- ünlü olacak!”, taktikleri “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz!”dır. Bilimsel başarılarıyla değil, medyatik söylemleriyle kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar.

HER TUZLUĞA UZANAN SALATALIKLAR

6- Kendilerine uzatılan her mikrofona, yöneltilen her soruya, uzmanlık alanları olup olmadığına bakmaksızın mutlaka verilecek bir cevapları vardır. Bazıları daha da ileri gidip fırsatını yakalamışken derin sosyolojik tahlillerde bulunurlar.

7- Bugün zaten birçok doktorun ve tabip odalarının “aşırı teşhis”ten aşırı teknoloji ve ilaç kullanımına, tanı/tedavi süreçlerine tıbbi teknoloji/ilaç tekellerinin müdahalesinden kapitalist tıbba kadar bir dizi uygulamayı son derece radikal eleştiriler yönelttiğini bilmezden/görmezden gelirler; kendilerini biricik kahraman ilan ederler.


8- Zihin dünyaları “komplo teorileri”yle doludur; kanserin çaresi bulunmuştur ama ilaç firmaları gizliyordur, şekerin zararı kendileri ifşa edene kadar toplumdan saklanmıştır, aşıların içinde alüminyum vardır ve otizme yol açıyordur, vb., ve de bütün bu komploların farkına varan biricik akıl sadece kendilerinde mevcuttur.(Bu konuda gazeteci-yazar insanları da unutmamak lazım. N. A.)

9- Açıklamalarında soyut bir “tıbbi endüstri”, “sistem” eleştirisi varsa da hiçbir zaman mevcut sağlık politikalarını ve o politikaların sahibi siyasi iktidarı eleştirmezler, iktidar partisi AKP’nin adını dahi ağızlarına almazlar; sonunda da faturayı doktorlara keserler.

10- Her ne kadar bütün bu faaliyetlerini kendileri için hiçbir karşılık beklemeden, toplum için/toplum yararına, “uhrevi” amaçlarla yaptıklarını iddia etseler de çabalarının meyvelerini daha çok tanınırlık/bilinirlik/kabul görme, hasta sayısı/kitap satışlarında artış gibi “dünyevi” nimetler olarak toplamaktan kaçınmazlar.

****

Teşekkürler İstanbul Tabip Odası’na… Benzeri bildirileri Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Antalya gibi büyük kentlerin odalarından da bekleriz. Çünkü şarlatanlar sadece İstanbul’da yaşamıyor.

Bildirinin sonunda dile getirildiği gibi,bu şarlatanlara verilecek en büyük ceza toplum tarafından dikkate alınmamaları, yok sayılmaları, dışlanmalarıdır.