GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
8 Ocak 2013 Salı

Samimiyetsiz

Küresel güçlerin istekleri doğrultusunda üzerimizde yapılan ince hesaplar, oynanan oyunlar aslında kavram kargaşasından istifade edilerek pek güzel bir şekilde gerçekleştiriliyor.
 
Yeni yasalarla, hukuk ihlalleri azalacağı yer de, demokratikleşme adı altında suça ve suçlulara büyük prim verilmek pahasına hem de.

AKP ile ilgili düşüncelerimi şimdilik kendime saklayıp Kürt açılımı ve İmralı görüşmeleri ile ilgili bir kaç laf etmek istiyorum.
 
Yıllarca dışlanmış, çoğu konuda eksik kalmış ve kendi haline bırakılmış insanlardan bahsederken, Bu insanların temiz duygularından yaralanıp, onları kullanarak kendi çıkarlarını ön planda tutan PKK’nın elebaşıyla Kürt açılımını konuşmak, bana tek kelime ile samimiyetsiz geliyor.
Hem de inanılmaz şekilde samimiyetsiz.
 
Doğu Anadolu’daki sorunların en büyük temel sebeplerinden birisi sizinde bildiğiniz gibi ekonomik yetersizlik.
 
Ancak ekonominin önünde öyle bir sorun var ki bence adı anılmasa da tıpkı bir kurt gibi için için kemiriyor bölgeyi.
 
Feodal yapı.
 
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun en büyük düşmanı, bölgedeki feodal yapı.
 
Aşiretler, aşiret reisleri, gelişemeyen ve her yönden onu kesilip sömürülen halk...
 
Diyeceksiniz ki Kürt açılımının samimiyetsiz olmasıyla alakası ne.
 
Alakası değil sorunun tamda ortası feodal yapı.
 
Geçmişe ve günümüze baktığınızda Kürt milletvekillerinin, bakanların çoğunluğu göze çarpmaktadır.
Peki, halk neden seçmiş bu adamları?
Çünkü, çoğu aşiret tabanlı.
Seçim zamanı aşiretler adına binlerce kişiye oy basılması hikâye değil, gerçek.
Bu durumda ne oluyor?
Siyasi partiler aşiretleri arkasına alabilmek için, aşiret reislerini yada öne çıkan adamlarını milletvekili olarak bünyesine alıyor.
Şimdi, feodal sistemin baş adamlarının kalkıp da feodal yapıyı yıkıp halka kendi içinde de eşitlik getirecek açılımlar yapmasını beklemek ne denli akılcıdır?
Samimi yaklaşımlar, alt yapısal düzenlemelere gitmek ne denli yapıcı ve ne denli gerçektir.
.
Düşünün, aşiretinin onay vermediği kişiyle evlenemeyen, toprak ağasının isteğiyle okutulmayan, hiçbir zaman sahip olamayacağı topraklarda çalışıp ter dökerek çoluğunu çocuğunu geçindirmeye çalışan, aşiret içerisinde söz sahibi olmadan yaşamak zorunda kalan, en kötüsü de özgür iradesini ortaya koyacak fırsatı bulamayan, adeta ağasının kölesi olarak yaşamak zorunda kalan birine hangi açılımlarla demokratik hakları ve özgürlükleri vereceksiniz?
 
Böyle bir durumda aşiretlerin halk üzerindeki ezici hakimiyetini kabul edip, sonra da açılımla halka ulaşmaya çalışacaksınız öylemi?
Bu tamamen hayal etmek ve kandırmacadan başka bir şey değildir.
Evet, madem amaç eşitlik, madem amaç açılım, hadi aşiret ve feodal sistem konusu açılımı yapın önce.
Uzun lafın kısası,
İşte bu yüzden Türkiye Cumhuriyetinin muhatabı bebek katili Apo ve PKK değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkının ta kendisidir.
 
Ha unutmadan bu gün siyasi partilerin grup toplantılarındaki konuşmaları dinlerken Devlet Bahçeliye takıldım kaldım. Esip gürlemesini, madem İmralı'ya ziyaret sıklaşmıştır, terörist başına gitmek kutsallaşmıştır. O İmralı teröristi sizin olsun. Ben de Silivri'ye gidip terörle mücadelede muazzam bir görev yapmış İlker Başbuğ ile en kısa sürede kucaklaşacağım deyişini dinledim.
 
Sonra düşündüm.
 
Peki ya derse Başbuğ,
 
Ak düştü saçlarıma gem girdi yıllarıma, gelmek için yanıma, biraz geç kalmadın mı?
 
Ne yazık ki bu güne kadar seni hiç anlayamadım Devlet Bahçeli.
 
 
Ne öncesinde, ne sonrasında, ne 2002’de gereksiz erken seçim istediğinde, ne de mecliste olur olmaz AKP’ye koltuk çıkmalarında.
 
Şaka bir yana o meydanlarda attığın ipin ucu çoktan kaçtı Sayın Bahçeli…