GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
14 Haziran 2020 Pazar

Şafak vakti

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü...

bu kadar mı çok sever... bir İnsan ?

Hem de, hiç doymamacasına,

O, Orhan Kilercioğlu... olursa !

 

Orhan Kilercioğlu,1933 de İzmir’de doğdu.

Devlet Demir Yollarında tesviye ustası

Salih Beyle, ev kadını Esma Hanımın üçüncü çocuğuydu.

 

Büyük adam olacak... çocukluktan belli olacak ya hani !

Sanki okulu... O açacaktı !

İlkokula başladığında... Günün ağarmasını beklemez, okulun kapısında... dikilirdi !

 

Zeki ve çok çalışkandı. Kuleli Askeri Lisesini kazandı. Kara Harp Okulundan da birincilikle mezun oldu... Subay oldu.

30 Ağustos 1980’de de... General oldu !

 

General oluncaya kadar da 3 yıl,

Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanı olarak...Yavru Vatanda nöbette oldu.

 

Kaynağımız ve kitaplarından şimdilik sonuncusu olan “ ŞAFAK VAKTİ “ adı

da... oradan doğdu !

 

Komutan cepheyi denetlemeye çıkmıştı.

Keşif Tepenin eteklerine dikilmiş, üç Türk Bayrağı görmüştü... Çok yıpranmıştı !

 

Kesin yenilenmeliydi !

Ama BM Barış gücü Komutanı, burası

ara bölgede diyerek... ipe un seriyordu.

Her zaman ki gibi, Rumlar’ın etkisindeydi !

 

Oysa, o yer bize aitti...

Akşam Barış Gücü Komutanına,

‘Yarın sabah ŞAFAK VAKTİ, bayrakları değiştireceğim,sorumluluk size ait’ dedi !

 

Ertesi gün tam şafak vaktinde işe koyulurken... Barış gücü askerleri geldi. Rumlar’la aramıza dizilip, tampon oldu !

Bayraklarımız törenle göndere çekildi.

Şafak vakti nöbeti de... sorunsuz oldu !

 

1982’de NATO Güney Bölgesi İstihbarat Başkanı oldu. Napoli de iki yıl kaldı. Devletleri yakından tanıdı, analiz etti...

 

12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar için Amerikalı’lar, “Bizim çocuklar Türkiye’de iktidara geldi...” demişlerdi ya.

Kurs için iki defa orada iken bu Albayın,

Adamları... olmayacağını görmüşlerdi !

 

Süleyman Demirel’i telefonla aradı diye, Kenan Evren... ‘Kilercioğlu’nu emekli edin’ emri vermişti. Oysa, telefon falan da etmemişti. Telefon eden bulunmuş, isim benzerliği olduğu da... kanıtlanmıştı !

 

Bahane idi... istek malum yerlerdendi !

Ağustos 1984’de, 51 yaşında emekli edildi.

 

Sivil hayatta da... hiç mi hiç boş durmadı.

Başkan Mehmet Yazar’ın davetiyle,

hemen TOBB’a girdi... 5 yıl kadar

Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı...

 

Orada Türkiye’nin duayen iş insanı,

Vehbi Koç’un temsilcisi Turgut Tokuş’la birlikte... Türk Savunma Sanayiinin, temellerinin atılmasına ve gelişimine, Büyük katkı sağladı...

 

12 Eylül yasaklısı Demirel’le ilişki kurdu.

Demirel... Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk’çü, laik ve deneyimli bir devlet adamıydı... Bundan yararlanılmalıydı !

 

Bir gün siyaset nedir diye sordu ?

Demirel : ‘gösteriş sanatıdır’ dedi.

Bu cevaptan tatmin olmadı !

Bir süre sonra... yine aynı soruyu sordu :

Demirel bu defa da : ‘alternatif bulma sanatıdır’ dedi. Bu cevabı beğendi.

Epey sonra... yine aynı soruyu sordu :

Demirel şimdi de: ‘Sabır... sabır işidir’ dedi.

 

Sonuçta, oturdu bir sentez yaptı :

Siyaseti “ Gösteriş, Alternatif bulma ve Sabır “ diye... tanımladı !

 

DYP’den 1991’de Ankara Milletvekili oldu.

Süleyman Demirel’ce kurulan DYP-SHP Hükumetinde de... Devlet Bakanı oldu !

 

Yolsuzluklardan Sorumlu ilk Bakandı. Teşkilatı falan da yoktu.. Tek kişiydi !

Hemen Bakanlığı reorganize etti...

 

Ama, yolsuzlukların takibinde yeterli desteği görmedi. Üstelik şahsına ve

kızına yönelik tehditler de aldı...

Gerçi bunlara hiç pabuç bırakmadı.

Çiller Hükumeti de... Bakanlığı lağvetti !

 

Bir dönemlik Meclis dönemini kapattı...

İzmir’in duayen iş insanı Selçuk Yaşar’ın istek ve büyük desteği ile... prestijli,

Yaşar Üniversitesi’nin baş kurucusu ve Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı oldu.

 

Biterken...

Son sayfayı vasiyeti gibi yazmıştı ve

“Hoşça Kalın“ Değerli okurlarım demişti. İrkildim, yazmaya veda mı ediyordu ?

Hayır’dı... ferahladım !

 

Büyük Tarihçimiz... Halil İnalcık hoca,

99 yaşında organ yetmezliğinden öldü.

O zamana kadar da... yazdı yazdı !

Doğum gününde, daha ne istersin diye sordular. Güldü, bir 100 yıl daha... dedi !

 

Orhan Paşa istemezdi de...biz diliyoruz :

Bir 87 yıl... daha !

 

İyi Pazarlar...