Televizyonda en sevdiğim haber görüntüleri…
Alkollü araç sürücüsüne…
Görevli trafik polislerin alkolmetre üfletmek için…
Çırpınmasıdır…
Sürücü yüksek alkollü olduğu için…
Çoktan başka bi’boyuta geçmiştir…
Polislere şaklabanlık yapar…
Sigara ister…
Sarhoş olmadığını kanıtlamak için…
Far ışığında düz bi’çizgi üstünde yürümeye filan kalkar…
“Polis abi, sen nerede görevlisin?” muhabbetine…
Girmeye kalkar…
Sonuç değişmez, hak ettiği okkalı cezayı yer…
Ancak…
Ender de olsa…
Mahkeme salonunda biten vakalar da var!
***
Bir yıldan fazla oluyor…
Şarkıcı Tuğba Özerk…
Çeşme’de trafik kazasına karıştı…
Trafik ekibi geldi…
Polislerden birinin adı; Abuzer’di…
Şarkıcı’ya alkol testi yapmak istedi…
Tuğba Hanım, reddetti…
Aracı başkasının kullandığını iddia etti…
Ancak…
Polis memuru Abuzer görevini yapıyordu…
“Lütfen bunu üfleyin!” diye…
Alkolmetreyi şarkıcının ağzına uzattı…
Tuğba Özerk, şiddetle reddetti…
İş çığırından çıktı; topluca karakola gidildi…
Oydu, buydu, şuydu derken; işlemler tamamlandı…
Şarkıcı ve annesi evine döndü…
Polis memuru Abuzer de…
Şarkıcı’dan davacı oldu…
Sonra neler yaşandı?
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı…
Tuğba Özerk’in…
Olay yerinde görevli polislere…
“Yeter lan, maydanozlu köfteler... Bugüne kadar 10 tane polis memurunu kulaklarından tutup kafalarını tokuşturdum... Benim Çeşme'de beş tane evim var... Ben ünlüyüm... Ne yapacaksanız yapın!” dediğini…
Daha sonra Abuzer adındaki polis memuruna da…
“Abuzer Kadayıf" diye seslendiğini belirtilerek…
Hakaret ettiği gerekçesiyle…
İki yıla kadar hapis cezası istedi…
(Yeri gelmişken: Abuzer Kadayıf, 20 yıl önce Tunç Başaran’ın çektiği filmin adı… Başrolde Metin Akpınar ve Talat Bulut vardı… Villalar, arabalar, filmler, klipler derken, şarkıcı Abuzer Kadayıf’ın gördüğü büyük ilgi başının mafya ile belaya girmesine neden olur…)
***
Ve merakla beklenen final…
Çeşme İkinci Asliye Ceza Mahkemesi…
Şarkıcı Tuğba Özerk hakkında, “beraat” dedi…
Karara göre…
Tuğba Özerk'in o sözlerinin; sövme niteliği olmayan…
Abuzer A.'nın şeref, onur ve saygınlığını zedelemeyecek…
“Nezaket dışı, kaba hitap tarzı” olduğuna dikkat çekilmişti…
***
Tutun ki…
Sizin başınıza geldi aynı olay…
Hafiften çakırkeyifsiniz ve siz de alkolmetreyi üflemeyi reddettiniz…
Bu arada muhatabınız polis memurunun adının…
“Mustafa…” olduğunu öğrendiniz…
O sırada neşeli bi’hava yaratmak için…
Arkadaşın gözünün içine bakıp…
“Mustafa Mıstık… Arabaya kıstık… / Üç mum yaktık seyrine baktık…” filan demeye kalksanız…
O polis memurunun…
Şeref, onur ve saygınlığını zedelemeyeceği için…
Ve de…
Hepsinden önemlisi…
Alt tarafı…
“Nezaket dışı, kaba hitap tarzı…” kabul edileceği için…
Ceza filan almanız mümkün değil…
***
Ve yine tutun ki…
Olay yerinde görevli polislere…
Kafanızın tası attı ve…
“Yeter lan, maydanozlu köfteler...” dediniz…
Vallahi, sizden masumu yok…
***
Geçen yıl Yargıtay neye karar verdi, biliyor musunuz?
“Allah belanı versin; sen nasıl amirsin?”…
Ve…
“Sen kimsin lan?” biçimindeki sözler için…
Nezaket dışı hitap tarzı ile beddua niteliğinde olduğu için…
Hakaret suçunu oluşturmaz…
İyi mi?
***
Bi’örnek daha:
Bizim Ege’den üstelik…
Uşak Eşme’de iki kişi tartışıyordu…
Biri, diğerine…
“Sen bir eşkıyasın” dedi…
Mahkemelik oldular…
Yerel mahkeme, bu sözü “hakaret” kabul etti; ceza verdi…
Peki…
Yargıtay, birkaç ay önce nasıl bir nihai karara vardı?
Şöyle:
“Tamam, “Sen bir eşkıyasın!” sözü, nezaket dışı ve kaba bir hitap ama onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta değil… Bu nedenle hakaret suc?unun unsurları oluşmamıştır…”
***
Dönelim, bizim “Maydanozlu Köfte” olayına…
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı…
Ve dahi polis memuru Abuzer…
Kararın bozulması için istinafa başvurdu…
Biliyorsunuz…
İstinaf, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların…
Hem olay yönünden hem de hukuki yönden…
Üst dereceli mahkeme tarafından denetlenmesidir…
Göreceğiz, nihai sonucu…
Nokta…
Sonsöz: “Adalet, haksız olana zulüm gibi gelir… Çünkü, her insan kendi gözünde suçsuzdur… / Daniel Defoe - İngiliz Romancı…)