GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Haziran 2020 Cumartesi

Pamuk kalpli ‘kötü adam’

İzmir’de bir Haziran ayının…

15’inde dünyaya “merhaba” dedi…

Yine İzmir’de…

Bir Haziran ayının 30’unda dünyaya gözlerini kapadı…

Yaşasaydı…

Bugün 88 yaşında olacaktı…

Ve, inanın bana…

O’nunla birlikte gazetecilik yaptığım için biliyorum…

Yerinde duramaz…

Yazmaya devam eder…

Yazdığını da o emsalsiz fotoğraf ustalığı ile…

Ölümsüzleştirirdi…

***

Kaytan bıyıklıydı…

Şen şakraktı; şakacıydı…

Zımba gibi bir gazeteciydi…

Ders verir gibi haber fotoğrafı çekerdi…

İşte o adam…

Harika bir aktör oldu…

***

50’li yılların sonu…

O günlerin…

İzmir’deki efsane gazetelerinden Demokrat İzmir’de foto muhabiri…

Öğlen saatleri…

Kemeraltı’ndaki meşhur Şükran Lokantası’nda…

Neş’e içinde karnını doyuruyor, meslektaşlarıyla…

Bu arada…

Karşı masadaki kelli-felli adamın…

20 dakikadır kendisini süzdüğünden habersiz…

O sırada garson yaklaşıyor yanına…

Ve diyor ki:

“Abi, karşıdaki bey seni masasına davet ediyor…”

Kan beynine sıçrıyor genç gazetecinin:

“Burası İzmir, git o beye söyle canı isterse o benim masama gelsin!”

Adam geliyor…

Ve ne diyor biliyor musunuz?

“Ben İzmir Film’in sahibi Necdet Bükey’im... Bir film için sizin tipinizde birine ihtiyacımız var… Acaba kabul eder misiniz?”

***

Ver elini İstanbul…

Sar beni kollarınla Yeşilçam…

***

İlk filmin adı; 1960 yapımı “Dostluklar Yaşadıkça”

70’li yıllarda “Seks Filmleri” modası başlayana kadar…

Sanat hayatının doruklarında dolaştı…

Sadece 1964 yılında…

Tam 40 filmde oynayarak…

Türk Sineması’nda “tüm zamanlar”ın rekorunu kırdı…

Neredeyse…

Dokuz (9) günde bir film çekmişti…

“Kürkçü Dükkanı” dediği İzmir’e dönüş yaptığında…

Gazetecilik, O’nu bekliyordu…

Ege Ekspres’te yıllarca çalıştı…

Hürriyet’in İzmir Bürosu’nda “Halkla İlişkiler” yöneticisiydi…

Ege Koop’ta basın müşaviriydi…

Ulusal Radyo Televizyon’un İzmir temsilciliğini üstlenmişti…

Bu arada…

Eli yüzü düzgün sinema filmlerinde…

Ve…

Televizyon dizilerinde harikalar yarattı…

***

Şöyle bi’geriye baktığında kendisi de şaşırdı…

10 küsur yılda…

İnanılmazı gerçekleştirmiş…

“467 Film”de oynamıştı…

Bu aslında o günler için bir dünya rekoruydu…

Kimsecikler üzerinde durmadı…

***

467 filmin çoğunda…

Asla içinizden kızmak gelmeyen bir “kötü adam” oldu…

Bir kısmında da…

Ailemizden biri gibi “arkadaş canlısı” sevimli dostumuzdu…

***

Sinemaya veda ettiğinde bile…

Basın Şeref Kartı taşıyan…

İzmirli bir gazeteci olduğunu hiç unutmadı…

Gençlerin önünü açtı…

Gazetecilikte ne biliyorsa öğretmeye devam etti…

***

Hayatının en büyük acısını 19 yıl önce yaşadı…

Eşiyle birlikte Yunan Adaları turuna çıkmıştı vapurla…

Rodos’tan Girit’e giderken…

Yarım asırdır…

Aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşı Hayriye Hanım…

Kalp krizi geçirdi...

Bayram tatilinin ikinci günüydü…

Gemide onca müdahaleye karşın…

Kurtaramadılar Hayriye Hanım’ı…

Ünlü aktörü ve eşinin cenazesini Girit’te karakola bıraktılar…

Gemi iki saat sonra hareket etti…

“Allahım ben şimdi ne yapacağım?” diye düşünürken…

Genç bir adam yanına yaklaştı…

Türkçesi kırıktı ama kalbi iyilik deposu gibiydi:

“Size yardım etmeme izin verin… Adım, Manolis Gavrilakis; turizm şirketi sahibiyim… Sizi filmlerinizden tanıyorum… O filmlerle büyüdüm ben… Şimdi önce sizin Türkiye’ye ulaşmanızı sağlayalım… Hayriye Anne’yi bana emanet edin… O’nu arkanızdan İzmir’e göndereceğim…”

Yıllarca filmlerde…

Taş kalpli kötü adamı oynamıştı…

O anda tutamadı gözyaşlarını…

Sanki karşısındaki…

Komşu’nun genç turizmcisi değil, gökten inmiş bir melekti…

“Allahım, ne güzel insanlar var” diyerek, şükretti…

***

Çok sigara içiyordu…

2004’te…

İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde…

Kronik bronşite yenildi…

Bu hayata veda ettiğinde…

Henüz 72 yaşındaydı…

***

Çok kimse bilmez…

Bir dosya bırakmıştı geriye…

“Bu dosyayı öldüğüm gün açın…” diye vasiyeti vardı…

Dosyadan…

Cenaze masrafları için ayrılmış bir miktar para çıktı…

Bir de mektup…

O mektuba şu satırları karalamıştı:

“Ölüm Allah'ın emri, herkes topraktan geldi ve toprağa gidecek... Benim ardımdan ağlamayın, dua edin…”

Ayrıca…

Vefatının ardından…

Neler yapılmasını istediğini tek tek belirtmişti…

Cenaze namazının Hocazade Camisi'nde kılınmasını…

Eşinin yanına defnedilmek istediğini belirtmiş…

Hatta…

Daha önceden satın aldığı mezarın faturalarını bile…

O dosyaya koymuştu…

***

Size, Yeşilçam’ın yeri doldurulamayan…

İyi Kalpli Kötü Adamı Hüseyin Baradan’ı anlatmaya çalıştım…

Gazeteci olmasına karşın…

Hayatta yazdığı ilk ve son kitabı…

“Bu Gözler Neler Gördü”yü elimden düşürmeden…

***

Bitiriyoruz…

Türk Sineması’nda henüz kırılamayan…

Bir başka Hüseyin Baradan rekoru ile…

100 yaşını aşan Yeşilçam’da…

İlk kez bir aktörün adı…

Filmin adına taşınmıştır…

O filmin adını…

Siz de unutmadınız, biliyorum:

“Hüseyin Baradan Çekilin Aradan”

Çünkü, bu film adı…

O günden sonra hep…

İzmirli aktörün “alamet-i farikası” olarak kaldı…

En az iki nesil, bu sloganı…

Öğrenerek ve söyleyerek büyüdü…

Farkında mısınız?

Hüseyin Baradan’lar artık gelmiyor / yetişmiyor…

Dikkatle izleyin dizi filmleri…

Hak vereceksiniz bana…

Nokta…

Sonsöz: “Dediler ki, gözden ırak olan gönülden de ırak olur… Dedim ki, gönüle giren gözden ırak olsa ne olur? / Hz. Mevlana…”