O makama oturanların kaderi, hep aynıdır.
Gelen vurur, gider vurur.
Eleştiri oklarının hedefindedir her zaman...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de eski başkanlarla aynı kaderi paylaşıyor, hiç kuşkusuz.
Orman yangını, deprem, sel felaketi ve en ağırı da Covid 19 salgını...
Bir meteor düşmedi, diye espri yapıldı.
O da düştü.
Bu kadar büyük dertlerle uğraşırken, birbiri ardına yatırımları başlattı.
Hal böyleyken...
Sürekli eleştirildi, hem de en ağırından...
Bu duruma çok net bir yorum yaptı, Tunç Başkan:
"Mercekle, mikroskopla kusur arıyorlar."
Türkiye'de siyasetin çirkinleşen dilinden rahatsızlığını açıkça dile getirdi.
"Keşke, hizmetler üzerinden eleştirseler" dedi ve ekledi:
"Hizmetler üzerinden eleştirmek yerine, kişiselleştirilerek, paçadan çekerek siyaset yapıyorlar.
Sebebini anlayınca, çok da üzülmüyorsunuz."
Demek oluyor ki, Başkan Soyer, artık her şeye kafayı takmıyor.
Yani, o dayanaksız eleştirilerin sebebini anlamış durumda.
Bu yüzden o eleştiri okları, artık canını eskisi gibi acıtmıyor.
***
Bir ara yüzü hiç gülmüyordu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in...
Şimdilerde etrafına tebessüm saçıyor, yeri geldiğinde kahkaha da patlatıyor.
Bu değişimin sebebini sorduğumda aldığım yanıt şöyleydi:
"Her türlü felaket başımıza geldi.
Hepsiyle çok iyi mücadele ettik.
Şimdi biraz olsun rahatladık diyebilirim.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bir ayda iki kez İzmir'e geldi.
Her gelişiyle bizi onurlandırdı.
Güzel duygularla ayrılmış olması da moralimizi yükseltti."
***
Atalarımız ne güzel söylemiş...
"Kendi kusurlarına bakmadan, başkalarında mucizeler arama..."
Yani...
Kusur ararsan, mutlaka bulursun elbette.
Kusur arama yerine, kusura bakma daha önemli değil mi?
Acaba Tunç Soyer, neden sürekli siyasetçilerden gelen eleştirilerin hedef tahtası oluyor?
Hangi sebepler, o kişileri Tunç Soyer için "Vur abalıya" dedirtecek pozisyona taşıyor?
Kalplerinin bir köşesinde, hoşgörü için ayrılmış küçücük bir yer yok mu?
***
Mevlana der ki:
"Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım, adam mı diye..."
Eğer dikkatle izlediyseniz Tunç Soyer'i, SonSöz TV'nin canlı yayınında...
Suskunluğunun, asaletinden geldiğini çok net hissettirdi.
***
Şu gerçeği biliriz ki...
Tunç Soyer, siyasetin nezaket dilini çok iyi kullanır.
"Dilin kemiği yoktur" sözünü doğrulatan saldırgan siyasetçilere inat...
Öyle ki...
Canını yakan eleştirilere cevap verirken bile o nezaketten vazgeçmez.
Kendine sakladığı, içine attığı ne sıkıntıları var, kim bilir!
Belki bir gün, onları da ortalığa döker!