GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Ocak 2017 Cuma

Özgürlük kalıcıdır

Kesintisiz fayda, sadece özgürlükle mümkündür. Sürprizlerle dolu yenilikler, özgür ülkelerde ve özgür insanlar arasında doğar.

Önü alınamayan yenilikler ve yaratıcı etkinlikler, ancak 500 yılda bir güneş yüzü görür ki güneş de özgür ülkelerde doğar.

Hiçbir askeri başarı, seçim sonucu, servet transferi… insanlığa kesintisiz 500 yıl fayda üretemez; bu mümkün değildir ve örneği de yoktur!

Bu güç ve başarıya ulaşma yolu sadece “özgürlükler” ile mümkündür.

***

Her başarı ciddi maliyetleri gerektirir. Oysa bir ülkenin özgürleşmesinin herhangi bir maliyeti yoktur!

Yine hiçbir mantıkî ve Kutsal söz, özgürlük kadar anlamlı değildir. Çünkü bir sözün değerini ancak özgür insanlar anlayabilir.

Baskı ve şiddet ortamında mantıkî ve Kutsal sözler ancak tahrif edilebilir; farklı bir sonuç beklemek mümkün olmaz!

***

Daha doğmadan kafası kopartılan düşünce ve düşünürlere her yerde rastlanabilir. Dünyanın her yerinde yazılmış ama anlaşılamamış kitaplar da bulunabilir. Büyük beyinlerin akın ettiği ve anlaşıldığı yerler ise her dönemde en özgür olan ülkelerdir.

Bazı servet düşkünü zengin ülkeler İspanya’nın 15.yy. boyunca yaptığı gibi, özgürlükleri kısıp altın biriktirmeyi daha akıllıca bulabilirler. Çok geçmeden vadiler dolusu altının özgür ülkelere aktığı görülür ve bunun bir türlü önüne de geçilemez. Nedeni ise sonraları anlaşılır.

Özgürlük paradan da puldan da…

Makamdan ve mevkiden de…

İman ve ibadetten de… daha değerlidir!

Zira, iman ve ibadete anlam kazandıran da özgürlüktür.

Elhasılı her şeyin başı “özgürlük”tür; gerisi ise teferruattır…    

***

Alem-i İslâm’da; neden ahlâk, bilim, serbest pazar, uluslararası ticaret, sanayi ve teknoloji, yaratıcı sanatlar, mimari, edebiyat, felsefe, müzik, adabı muaşeret, adalet, hukukun üstünlüğü, kadın hakları, sömürüsüz emek pazarı… “yok denecek kadar” az?!

Dünya sıralamasında neden 54 İslâm ülkesi Hıristiyan ülkelerin çok gerisinde?

Neden …? Neden …? Neden…?

Sorunları çoğaltabiliriz, çünkü sorunlar ve sorular saydıklarımdan çok daha fazla!

Amacım moral bozmak değil; hayırlı bir sonuca varmaktır!

Her türlü bireysel ve sosyal sorunu ancak, “özgürlük” sorununu çözerek aşabiliriz!

Özgürlüklerin artırılmasına hiçbir maliyet gerektirmeyen konulardan başlayabiliriz!

Ailesinde, okuduğu okullarda, siyaset yaptığı partilerde, ülkesinde… özgürlük yüzü görmemiş, yaşamamış insanların gün gelip ülkenin kaderi hakkında karar alabilir duruma gelen kişilerin neden olabileceği sonuçlar, “özgürleşme” olmayacaktır! Bundan emin olabiliriz!     

Beyin göçü almak ve yatırımcı sermayeyi çekebilmek, bir birine eklemlenen kurallar dizisi ile mümkündür. Bunun her aşamasında olmazsa olmazlardan hukuk ve özgürlük vardır.

Bunu tersi de doğrudur!  

Beyin göçü vermenin ve sermaye çıkışının her aşamasında baskı, korku ve güvensizlik vardır. 

Tercihimiz hangisinden yana?

Yaratıcı etkinlikleri desteklemek, beyin göçü almak ve yabancıların reel sektöre yatırım yaptığı özgür bir ülke mi, yoksa zapt u rapt altında bir ülke mi olmak?!

İkisinden birini seçmek için 24 saat yeterli bir süredir.

Etkisi 500 yıl sürecek bir kararı dünya kamuoyuna açıklamak için 24 saatlik bir süre yeterlidir.

24 saat sonra tüm dünyada atom bombasından daha güçlü etki yapacak ve etkisi 500 yıl boyunca devam edecek bir deklarasyonu yayımlayabiliriz.

***

Dünyada 54 İslâm ülkesi var!

Bunlardan herhangi biri, 24 saat sonra insanlığın gelecek 500 yılını etkileyecek bir deklarasyon yayımlayabilir!

İşte; İslâm’la ve medeniyetle şereflenmek bu kadar kolay!

Ama Müslümanlar bu kararı alamıyor diye Allah da insanlığa vadettiği güzellikleri erteleyecek değil ya!

Allah ateistlikleriyle övünen insanların ülkesini de şereflendirebilir!

Ateistlerin ülkesinden de insanlığın gelecek 500 yılını aydınlatabilir!

Bir türlü anlam veremediğimiz Ehl-i Küffarın 500 yıllık üstünlüğünü, oğul oğul oğullarımız ise ancak gelecek 500 yılı ezilerek ve aşağılanarak yaşadıktan sonra anlamış olacaklar ki, vah torunlarımıza bırakacağımız mirasa!

Vah ki vah, hazırladığımız geleceğe!