GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
11 Kasım 2020 Çarşamba

Ömür Şanlı'yı ağlatan anılar

30 Ekim İzmir depreminin acılarını çoğumuz ekranlarda gördüklerimizle yaşadık.

Bazıları var ki, o acıların, çığlıkların göbeğindeydi.

İşte onlardan biri de Türk Kızılayı Konak Başkanı Ömür Şanlı'ydı.

Yazıya hiç yorum katmadan, sevgili Ömür'den dinlediklerimi aynen aktarıyorum.

***

"Depremden 15 dakika sonra oradaydım.

İnsanların çığlıklarını, korkularını, enkaz altında kalan yakınları için duydukları kaygıları yakından gördüm.

Üç gün çocuğumu, eşimi göremedim.

O kadar büyük acılar yaşanırken, evime gidip başımı yastığa koyamazdım zaten...

Çadırların arasında çocuklara akşamları dev ekranda çizgi film izletiyoruz, onların yüzünü güldürmeye çalışıyoruz.

Pamuk şeker, çikolata, süt, meyve yediriyoruz. Çizgi film izlerken popkorn bile veriyoruz.

Onları gülüp eğlenirken görürken, ben de mutlu oluyorum.

Bu depremde olağanüstü güzellikler oldu.

İzmirliler ve İzmir dışındaki tüm yurttaşlarımız çok duyarlıydılar. Yardım bombardımanı vardı.

Karşıyakalı, Göztepeli, Altaylı, Altınordulu taraflarlar, renklerini birbirine karıştırarak deprem noktasında yardım ve hizmet yarışındaydı.

Türk Kızılayı'nın 700 gönüllüsü, iki grup halinde nöbetleşe hala orada bulunuyor.

TürkKızılayı ceketini giymek, herkese nasip olmaz.

Binlerce insan, 'Biz de gönüllü olmak istiyoruz' diye başvuruda bulundu.

Eksik olmasınlar.

Beni en çok duygulandıran olaylardan biri de, Türk Kızılayı olarak depremden önce yardım yaptığımız insanların gönüllü olarak çalışmalarımıza katılmak istemesiydi.

Bizim derdimize derman oldunuz, biz de sizin yanınızda olmak istiyoruz, dediler.

***

AFAD, AKUT, UMKE gibi kurumların çalışanlarına büyük destek sağladık. Hepsinin başına birer ekip kurduk. Atletten çorabına, battaniyesine kadar her şeyi sunduk kendilerine.

Hepsi çok mutlu oldu, yorgunlukları gitti böyle bir hizmeti görünce.

Yemekleri çadırlarına götürdük.

Depremzedelere yeme içme hizmetini verdiğimizi bilmem söylememe gerek var mı?

Kutu kutu, koli koli yardımlar geldi, Türk Kızılayı'na...

Gönderen herkesten Allah razı olsun.

İçlerinde bir tanesi vardı ki, hepimizi ağlattı.

Ceylin Ada, henüz 8 yaşında, Ankaralı bir çocuğumuz.

Oyuncaklarını göndermiş iyi mi!

Bir de kalpler çizmiş, 'Geçmiş olsun İzmir' başlığı altında çok güzel bir mesaj yazmış.

Demiş ki...

Merhaba, ben Ceylin. 8 yaşındayım. Öncelikle hepinize geçmiş olsun. Ben ve kardeşim, kitaplarımızı, oyuncaklarımızı paylaşmak istedik. Dualarımız sizinle. Hepinizi çok seviyoruz. Ankara'dan sevgilerle...

8 yaşındaki bir çocuk bile İzmir'in yardımına koştu.

Ekipten bir arkadaşım,  bu mesajı bana getirdiğinde gözyaşlarımı tutamadım.

Ceylin'e, o güzel kalpli çocuğumuza ne kadar teşekkür etsem azdır.

Benim kızım Deniz Ada, 4 yaşında.

Gece geç gelirim, sabah erken çıkarım diye, düşünmüş; yastığımın başına kumanya koymuş.

Benim eve gelmediğimi görünce, beni görüntülü aradı.

Enkazdan sağ kurtarılan Ayda kızımızı televizyondan izlemiş, çok etkilenmiş.

Onun köfte ayran isteği, haber olunca...

Kızım benden bir şey istedi.

Baba, dedi, orada çizgi film izlettiğiniz, oyunlar oynadığınız kardeşlerime köfte, ekmek, ayran, dağıtır mısın?

Yutkundum, gözyaşlarımı sildim.

O gün mangalları kurduk, tüm çocuklara köfte, ayran sunduk.

Ben Van ve Elazığ depremlerinde de depremzedelerin yanındaydım.

Ama Bayraklı'da yaşadıklarım çok başkaydı."

***

Bir Türk Kızılayı liderinin, şube başkanının yaşadıklarından bir özetti yazdıklarım...

Ceylin başta olmak üzere tüm hayırseverlere teşekkür borçluyuz.

Arama kurtarmada görev yapan, depremzedelere yardımda, hizmette yarışan herkese şükran borçluyuz.

İyi ki varsınız, benim güzel ülkemin güzel insanları...