GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
2 Temmuz 2019 Salı

Ne yapmalıyız?

Yerel seçimlerden bu yana tam üç ay geçti.

İstanbul seçimlerinden de bu yana sekiz gün geçti.

Artık icraat zamanı…

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz…” diye çok güzel bir atasözümüz var…

O halde; gün verilen sözlerin, yapılan vaatlerin yerine getirilme günüdür. Geçmişe takılıp kalmanın hiç bir faydası yoktur.

Bir de:

İcra makamları asla “ağlama duvarı” değildir…

Seçilenler karşılaşacakları engelleri önceden bilerek aday olmuşlardır ve “yakınmadan”, engelleri aşarak hizmete devam etmek zorundalar. Bilhassa üç büyük kent ki; İstanbul, Ankara ve İzmir belediye başkanları sıradan hizmetlerle değil, adeta “mucizeler” yaratarak kendilerine verilen desteği ve güveni fazlasıyla yerine getirmek zorundalar…

Tebrik, teşekkür, ağırlama, uğurlama gibi işleri bir kenara bırakıp hızla sonuç alma sanatının bütün gereklerini yerine getirmekle yükümlü olduklarını bir kez hatırlatmak isterim.

“Şova” yönelik değil, “ihtiyaca ve çözüme” yönelik tutum ve davranışlarla gündem oluşturmalıdırlar.

Genel duruma gelince…

Önce kısa bir tespitle devam etmek istiyorum.

Şöyle ki:

“ABD başkanı dalgasını geçiyor… Amerikan filmlerinde bile bizim kadar güzel insanlar yokmuş. RTE’nin çetin müzakereci olduğunu söylemiş. İlişkilerin bu duruma gelmesinin suçlusu Obama imiş... S400’ler ve F-35 uçakları konusunda haklıymışız…”

ABD Başkanlık Sistemi’in bizdeki gibi olduğunu yandaşlara kabul ettirmeye çalışan yalaka basın da bu müjdeli haberleri yaymakta…

Kuzey Kıbrıs’a dün füze atıldı.

Libya’da 6 Türk çalışanı kaçırıldı.

Libya’nın bir kısmına hakim güç, Türkiye’ye savaş ilan etti.

Her zamanki gibi çok sert cevap verdik!!!!

Suriye’de ne işimiz var?

Kardeş Esat’tan, katil Eset’e dönüşümüz hangi problemlerimizden kaynaklanıyor?

Türkiye’ye dolan milyonlarca insan, sığınmacı mı, mülteci mi?

Akdeniz’de Türkiye’ye karşı oluşan ABD ve AB üyeleri İsrail, Yunan ittifakına sert konuşmalar.

Suudi Arabistan’ın suikastlarına mekan olarak kullanılan ülkem.

Bütün maddi varlıklarını satıp savurmuş, şehirlerinin geleceğini imar affıyla ki; bir kez daha uzatıldı, paraya tahvil edilmiş, dış borçta rekor seviyelere gelmiş yalnız ülkem…

Askerliği bile tanınmaz hale gelmiş ülkem…

Bu kadar çok yanlış üst üste ve yan yana nasıl yapılabilir?

Neyse ki, “kıvılcımlardan kaynaklanan ümit kırıntıları” var...

(Arkadaşım Cemal Çakmak’tan alıntı…)

Şimdi:

“İstanbul Kıvılcımı”ndan “Türkiye Aydınlanması”na dönüşen bir sürecin başlaması ve başlatılması şarttır… 16 Nisan Referandumu ile ortaya konan sistemin ki; esası “sistemsizlik”, artık

yürümediği daha birinci senesinde kesinlik kazanmıştır. Bu sebeple oluşan “sinerji”nin hiç uzatmadan ve tamamen tek noktaya odaklanarak, yapılacak bir seçimle Türkiye’nin “normalleşmesi” ve Atatürk ilke ve inkılapları ile en yaygın tabirle “fabrika ayarlarına” dönmesi kaçınılması imkansız bir yoldur… Bu yolda bir an önce kiminle veya kimlerle yürüneceği kararlaştırılmalı ve artık bu kaostan bir an evvel çıkılmalıdır... Kendine güvenmeyenlerin veya başarısızlıkları tescilli olanların yolda engel olmamaları en büyük hizmet olacaktır…