GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
17 Mart 2021 Çarşamba

Müşteri 'veri' nimet!

Uygar ülkelerde arkadaşınızın, eşinizin dostunuzun e-posta adreslerini bile toplu şekilde bir yerden bir yere gönderemezsiniz. Gönderirseniz başınız derde girer. Ülkemizdeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” da bu anlamda çok değerlidir. Pek takan yok ama ileride ciddi problemler yaratacaktır.

Bugün de sosyal medya üzerinden ve yapay zekalar yardımıyla bizi nasıl “kullanışlı” hale getirdiklerinden söz edeceğim.

Eposta adresimizden, facebookta beğendiğimiz fotoğrafa, videoya, kanala, yaşımızdan, ailelerimizden, attığımız twitlere, instagramda paylaştığımız fotoğraflardan, cep telefonunun konum özelliği açıkken sinyal gönderdiği yerlere kadar biz bir “data” bütünüyüz…Başta Facebook olmak üzere sosyal medyayı elinde bulunduran şirketlerin temel zenginlik kaynağı ise bu datalar. Bu veriler… Bu uyanıkların Borsa’da değerlerinin yükselmesinin de, hem kullanıcı, takipçi sayısı olarak hem de ekonomik değer olarak bu kadar büyük hale gelmelerinin sebebi biziz. Bizim veriler. Tabii ki böyle stratejik, önemli, bigdata dedikleri o büyük, dev bir veriyi, toplama, analiz etme ve işleme gücüne sahip olmaları da önemli... Çok akıllı adamların çok zengin olmaları diye bir Amerikan rüyası vardır malum… O rüya gerçekleşmiştir ama bunun bedeli hepimize kesilmiş ağır bir faturadır.

Şimdi biraz geriye gidelim, Türkiye’de Mügeanlı veya Acunkanallarından vakit bulup insanların farkına bile varmadığı bir mevzuyu anımsayalım.

Bunların ilk yakalandıkları tarih 2014’tür.. Daha öncesini bilemiyoruz… Facebook–Cambridge Analytica veri skandalı, Cambridge Analytica'nın 2014 yılında toplamaya başladığı yaklaşık 50 milyon Facebook kullanıcısının kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerinin toplandığı bir veri ihlalinin kısa öyküsüdür.

Olayı anımsayalım: Cambridge Üniversitesi'nde bir veri bilimcisi olan Aleksandr Kogan, buisyourdigitallife adında bir uygulama geliştirdi. Uygulamayı Cambridge Analytica'ya verdi. Cambridge Analytica, birkaç yüz bin Facebook kullanıcısının yalnızca akademik kullanım için bir anketi tamamlamayı kabul edeceği araştırmalar için bilgilendirilmiş bir onay süreci düzenledi. Ancak Facebook'un tasarımı bu uygulamayı yalnızca ankete katılmayı kabul eden kişilerin kişisel bilgilerini değil, aynı zamanda bu kullanıcıların Facebook sosyal ağındaki tüm kişilerin kişisel bilgilerini de toplamasına izin verdi. Bu şekilde Cambridge Analytica, 50 milyon Facebook kullanıcısı hakkında veri topladı.

Elde edilen veriler, bu kişileri işe alan politikacılar adına seçmenlerin fikrini etkilemek için kullanıldı. İhlali takiben, Facebook, kamuoyundan özür diledi ve Cambridge Analytica'nın verileri uygunsuz bir şekilde topladığını açıkladı.

Skandal çıkar çıkmaz ortalık çalkalandığı için Facebook’un hisselerinde düşüş olmuştu. Fakat birkaç gün geçtikten sonra, yani insanlar olayı algıladıktan sonra “Vay be, Facebook neler yapıyormuş, neler varmış” diye düşündüler. Skandal aslında o bir nevi reklam gibi oldu. Facebook’un neler yaptığını, neler yapabildiğini, neleri maniple edebildiğine dair bir reklam gibi, duyuru gibi oldu. Birkaç gün sonra da Facebook hisseleri skandal öncesi noktayı bile aştı. Dolayısıyla o veriye hakim olmak, o veriyi toplayabiliyor, işleyebiliyor ve bir şekilde kullanabiliyor olmak bu şirketlerin piyasa değerlerini belirleyen bir unsur.

***

Aralık 2015'te Guardian Gazetesi, Amerikalı politikacı Ted Cruz'un ele geçirilen bu verileri kullandığını, veri sahibi kişilerin kişisel bilgilerinin şirketler tarafından satıldığından ve politikacılar tarafından satın alındığından habersiz olduğunu bildirdi. Mart 2018'de New York Times ve The Guardian, eski Cambridge Analytica çalışanlarından olan ve veri ihlalinin boyutu hakkında daha net bilgi veren Christopher Wylie'den alınan yeni bilgilerle daha ayrıntılı raporlar hazırladı. Raporda çalınan kişisel bilgilerin niteliği ve Facebook, Cambridge Analytica ve verileri kullanarak seçmen fikrini etkilemek için Cambridge Analytica'yla çalışan siyasi temsilciler arasındaki iletişim yer aldı… Vb. vb.

Söz konusu ihlal, sosyal medya şirketleri, siyasi danışmanlık kuruluşları ve politikacılar için etik standartlar hakkında kamuoyu tartışmasını teşvik etmek açısından önemli bulundu. Tüketici hakkı savunucuları, çevrimiçi medyada tüketici için daha fazla korunma ve gizlilik hakkı talep etti.

BU VERİLER NE İŞE YARIYOR?
Ne işe yarayacak Sosyal Dilemma belgeselinde  belgeselinde itiraf edildiği gibi şirketlere satıyorlar. Geçen de yazmıştım dünyanın en pahalı ürünü datalardır, verilerdir… Müşteri “veri” nimettir. Dünyanın en ünlü spor ayakkabı üreticisinin başındaki iştahı kabarık yönetici 18-24 yaş aralığında basketbol oynayan, NBA takip eden kitleyi belirleyip o veriyi nasıl alıyor, basketbol beğendiğini nasıl tespit ediyor sanıyorsunuz? Facebook’ta basketbol videoları izliyorsan, NBA beğenmişsen, Shaquille O’Neal’in sayfasını beğenmişsen, o bir küme oluyor, “Tamam bu basketbol hastası, biz bunu, bu profili, bu çocuğu pazarlayacağız” ve bunu spor ayakkabı üreticisine satıyor. Üretici de bunun için Facebook’a para veriyor.

İşin kötüsü Amerika’da özellikle de bazı eyaletlerde bu durum kanıksanmış durumda. Orada da Palu Ailesinin maceraları gibi hikayeler var mı, daha mı çok ilgi çekiyor bilemiyorum tabii ki. İnsanların Facebook’un bizim verilerimizi alıp şirketlere satıyor olması, dolaylı olarak o bağı kuruyor olması çok da umursanmıyor. Amerika orası deyip geçeceğiz…

İşin siyasi boyutu daha korkunç tabii ki. Siyasi amaçla siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, think thank’lar vs. siyasi arenada bir lobi yürüten oradan bir ekonomik rant devşirmeye çalışan, bunun için kamuoyunun desteğine, fikrine ihtiyaç duyan gruplar tarafından da bu verilerin alınıp, kullanılıp, anket şirketleri tarafından manipüle edilmesi de var tabii ki.

Anket şirketlerinin manipülasyonu da başlı başına bir dert… Oraya bir sonraki yazıda gireceğim. Hindistan ve Brezilya’da çok ciddi işler var ve takipteyiz. Halen pandemiye rağmen süren davalar var. Avrupa’da ve Amerika’da rekabet ihlalleri, kişisel verilerin gizliliği üzerine ayrı ayrı pek çok dava görülüyor. Uzun yıllar da devam edecek gibi görünüyor bu davalar…

Nihayetinde verilecek karar siyasi bir karar olacak. Mevcut siyasi otoriteler ABD’de, Avrupa’da bu şirketler lehine mi, yoksa halk, insanlar, kitleler lehine mi karar verecek? Bu karar gerçekten siyasi bir karar. Bilemiyorum Altan.