GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Ağustos 2018 Cuma

Mesele memleketse…

Türkiye hızla derin bir ekonomik krizin içine savrulurken medet beklenen siyaset kurumunun içine düştüğü tablo yine içler acısı. 

Ortak akıl zeminini kaybedip, kurulduğu 2001 ruhundan uzaklaşarak tamamen başka bir şeye dönüşen AK Parti’nin ülkenin bugünkü hastalığına değil çözüm bulmak, teşhis koyması bile zor görünüyor. Hamasi nutuklarla bir yerlere varılamayacağı dahası lafla peynir gemisinin yürütülemeyeceği bir kez daha anlaşıldı. 

Hani başkanlık sistemi gelince ekonomi şaha kalkacak, döviz düşecek, işsizlik azalacaktı. 

Dünya bizi kıskanıyor noktasından ekonomik bir savaşın içindeyiz noktasına gelinmişse birileri bazı gerçeklerle yüzleşmeye başladı demektir. 

Ama hala bu ülkede ‘dış güçler, üst akıl, büyük oyun’ masalına inanan ciddi bir kesimin olduğunu da biliyoruz. Neticede ‘majestelerinin medyasını’ izlemek zorunda olan ya da izlemeyi tercih eden önemli bir kitle var. 

Diğer taraftan gemi hızla su alırken bundan adeta zevk alanların olduğunu da üzülerek izliyoruz. Sosyal medyada yapılan sığ yorumlar da ülkede her iki cephede de gerçekte neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamayan, anlayamayan önemli bir kesimin varlığını kanıtlıyor. 

Doları bir papaz yükselmiş de 90 bin imam düşürseymiş türünden lakayt son derece konunun özünden uzak yorumlardan söz ediyorum. 

Bu türden yorumların ‘dünya bizi kıskanıyor, tüm bunlar üst aklın oyunu’ paylaşımlarından hiçbir farkı yok bana göre. 

Gemi hızla su alıyor ve hepimiz bu geminin içindeyiz. İşte soğuk gerçek bu!

Bu gerçekle başta bizi yönetenler olmak üzere herkes ne kadar erken yüzleşirse o kadar iyi… 

Ne mi yapılmalı? 

Güven verilmeli her şeyden önce… 

İç ve dış piyasalara güven verilmeli… 

Nereden başlanmalı? 

Hazine ve ekonomi yönetimi damattan alınıp ehli birine verilerek başlanabilir. 

Hukuk, demokrasi, basın özgürlüğü, insan hakları, müteşebbis hakları, bağımsız merkez bankası gibi son yıllarda uzaklaştığımız kavramları yeniden tesis ederek ya da etme sözü vererek devam edebiliriz. 

-Efendim dış güçler falan, filan… 

2002’de göreve geldiğinizde de dış güçler vardı. Ama yukarıda saydığım ilkeleri mümkün mertebe koruyarak, ekonomiyi, hazineyi görece daha ehil kimselere bırakarak, neredeyse 10 yılı aşkın süreyle dövizi baskı altında tutabildiniz. Bugün bir şeyler yanlış ve ters gidiyorsa suçu dış güçlerden önce kendimizde aramalıyız. 

Hamasi nutuklarla, önüne gelene posta koymakla ekonominin yönetilemeyeceği anlaşıldı sanıyorum. 

Üzülüyorum… 

Endişeliyim. 

Ülkem adıma korkuyorum. 

Asgari ücret son bir yılda 640 lira erimiş… Olan fakire, fukaraya, garibe gurabaya oluyor. 

Kısa sürede çok daha vahim gelişmelerin olmasından korkuyorum. 2001’e benzer bir krizin patlak vermesinden… 

Çözüm? 

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere herkesin bu acı tabloyla bir an önce yüzleşmesinde yarar var. 

Siyaset kurumunun hamaseti bırakıp olan bitene çözüm için kafa yorması gerekiyor. 

Gün iktidarından muhalefetine ekonomik bir seferberlik için harekete geçme günüdür. 

Büyük ölçekte bir ekonomik krizin sadece mevcut siyasi iktidara zarar vereceğine inananlar 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarına baksınlar. 

Halk faturayı TBMM’de bulunan tüm partilere kesmişti. 

Komşumuz Yunanistan’da yüzde 3-4’leri aşamayan Çipras’ın asırlık partileri sandığa gömmesi de benzer bir çaresizliğin eseriydi. 

Ne yapmalı? 

Krizi köpürten değil çözüm üreten bir dille iç ve dış piyasalara güven verilmeli. Ekonomik, hukuki ve diğer hassas konularda reform niteliği taşıyan adımlar bir an önce atılmalı. 

Fırsatçı değil gerçekçi bir siyaset izlenmeli. 

Mesele memleketse kişisel ve partisel öncelikler bir kenara bırakılmalı. 

Sorumlu siyaset anlayışıyla atılan her adım bu toplumun zihninde yıllar geçse de silinmez. Ama selden kütük kapma niyetindekiler de zihinlerden silinmez. 

CHP’de neler mi oluyor? 

Memleket yangın yeriyken bu soruya yanıt aramak bana göre abesle iştigaldir. 

Bu soruya yanıt arayanlar bir an önce bulsalar iyi olur. 

Aksi takdirde CHP’de nelerin olabileceğini hep birlikte üzülerek göreceğiz. 

Ülke yangın yeriyken, dolar 6 lirayı aşmışken kendi koltuğunu ya da geleceğini önceleyen siyaset anlayışı bu ülkede karşılık bulmaz. 

Ey CHP yöneticileri… 

Ey muhalifler… 

Belki de kılıçlarınızı kınına sokup memlekette olan bitene kulak kabartmanın vakti gelmiştir. Ne dersiniz? 

Bir üçüncü yol bulmanın ya da…