GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
14 Şubat 2021 Pazar

Mermere can veren aşk!

Vaktiyle Kıbrıs’ta Pygmalion adlı bir sanatçı yaşamıştı. Hangi olay onu etkilemişse etkilemiş, Pygmalion, kadınlardan kızlardan nefret eder olmuştu. Ne bir kadınla görüşüp konuşuyor, ne de onlara karşı en küçük bir eğilim duyuyordu. Dahası, evlenmemeye de ant içmişti Pygmalion.

Pygmalion, gönlünde ve yaşamında kadınların bıraktığı boşluğu, kendini sanata vererek doldurmaya başladı. Her gün değişik sanat dallarında denemeler yapıyor, en çok da heykel yapımına ilgi duyuyordu.

Günlerden bir gün, bir kadın heykeli yontmaya karar verdi. Bilinçaltının istemiyle mi, kusursuz bir kadının nasıl olacağını insanlara göstermek istediği için mi, nedendir bilinmez, uğraştı, didindi, o güne dek benzeri yapılmamış güzellikte bir kadın heykeli yarattı.

Fildişinden yontulmuş bu heykelde hiç kimse kusur bulamazdı. Öylesine güzeldi bu heykel. Karşıdan gören bu heykeli canlı, hem de Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in ta kendisi sanırdı…

Heykeli tamamladıktan sonra, tüm eğlencesi o oldu Pygmalion’un. Çocuklar oyuncaklarıyla nasıl oynar, onlarla nasıl konuşurlarsa Pygmalion da kendi yapıtı olan heykelle oynuyor, onunla konuşuyordu. Bununla da kalmıyor, ona çeşitli armağanlar sunuyor, çeşit çeşit giysiler giydiriyordu.

Geceleri de heykeli yatağına alıyordu Pygmalion. Ona tatlı sözler söylüyor, aşk ilan ediyor, ona sarılmış olarak tatlı uykuya varıyordu. Düşlerinde de hep Galatia (Galatya) adını verdiği heykelin canlandığını görüyordu. Genç adam gülümseyerek uyanıyor, yatağındaki heykelin cansız olduğu gerçeğine dönünce, kahroluyordu. Bu böyle aylar, belki de yıllar boyu sürdü. Galatia, Pygmalion’un tek yoldaşı, tek sırdaşı olup çıkmıştı.

Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit, tüm bunları görüyor, genç heykeltıraşın tutkusuna saygı duyuyordu. Öyle ya; bir insan, bir başka insanı bile bunca ölümsüz, bunca içten sevgiyle sevemezdi. Tanrıça sevdalı delikanlıya yardım etmeye karar verdi.

***

Günler geçmiş, devran dönmüş, Afrodit bayramı gelip çatmıştı. İnsanlar, Aşk ve Güzellik Tanrıçası için kurbanlar kesiyor, şenlikler düzenliyor, şölenler veriyordu. Kavuşamamış sevgililer Afrodit’e yalvarıyorlardı. Öyle ya; sevenlerin muradına ermesi, Aşk ve Güzellik Tanrıçasının elindeydi…

Pygmalion da öyle yaptı. Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in Knidos’taki (Datça’daki) ünlü tapınağına gitti. Tanrıçaya adaklar sundu, karşısına yaptığı heykele benzer bir kadın çıkarması için yalvar-yakar oldu.

Akşam olunca, evinin yalnızlığına döndü Pygmalion. Her zaman yaptığı gibi kendi yapıtı olan heykelin karşısına çıktı. Bir süre söyleşti onunla. Afrodit şenliğinden, tanrıçaya yakarışından söz açtı. Sonra uzanıp dudaklarından öptü fildişi heykelin.

Ama o da ne?! Usta heykeltıraşın öptüğü dudaklar her zamanki gibi kuru, cansız değildi sanki. O güne dek kimbilir kaç bin kez öptüğü dudaklar bugün ılık ve ıslak gibi gelmişti ona. Delikanlı ürpererek geri çekildi. Yüreği güm güm atmaya başladı. Tüm gücünü toplamaya çalıştığı halde tüm bedeni titreyerek yeniden heykelin yanına sokuldu. Dokundu ona, dudaklarını öptü. Evet evet; Galatia’nın teni gittikçe insan sıcaklığına kavuşuyordu.

Gerçekten de bir mucize gerçekleşmiş, Pygmalion’un yaptığı ve sonra da taptığı heykel canlanmıştı. İşte artık Galatia, caymaz sevgilisinin sarılmalarını, öpmelerini karşılıksız bırakmamaya başlamıştı. Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit, Pygmalion’un sevgili yapıtı olan Galatia yontusunu canlandırmıştı.

“Değişişler” adlı ünlü yapıtında Ovidius’un anlattığı bu öykünün sonunda Pygmalion ile Galatia evlenir. Bir oğulları olur ve o da Kıbrıs’ın Baf kentine adını verir. Büyük İngiliz yazar ve düşünürü Bernard Shaw, ünlü yapıtı “My Fair Lady” nin konusunu bu söylenceden almıştır. Ben de Azra Erhat’tan aldım…  Ünlü ressam Jean-Baptiste Regnault'un 1786'daki tablosu bu aşkı anlatıyor. (Versailles Sarayı Koleksiyonu)

***

Uzun yıllardır 14 Şubat’ta yazı yazmıyorum. Bu sabah gelen hepimizi çok üzen terör haberlerinden sonra da yazmayacaktım.

Ama sevginin gücüne inanan bir insan olarak bu mitolojik öyküyü, “sevgi gününde” paylaşmak istedim.

Sevgiye, aşka inanın dostlar…